Kara, Kapkara | Mahir Akarsular
Bir tutam gülümseme, hayatı güzelleştirir…
Osmanlı döneminde, liman cüzdanını kaybeden kaptan yenisini çıkarmak için Liman Reisliği’ne gitmiş…
Memur başlamış sormaya:
“Adın ne?”
“Kara Dursun oğlu Kara Ali “
“Nerelisin?”
“Karabigalı”
“Geminin adı ne?”
“Kara Yunus”
“Nereden geliyorsun?”
“Karadeniz’den”
“Yükün ne?”
“Karalahana”
“Nereye gideceksin”
“Karamürsel’e”
Memur, ya sabır demiş:
“Dönüşte bizim limana uğrayacak mısın?
“Hayır. Orada gemiyi baştan kara yapıp karaya çekeceğim, Karaman’da Karadağlı, Karamustafa’yı gördükten
sonra, karadan Mekke-i Mükerreme’ye gidip, kara donlu Baytullah’a yüz süreceğim!”
Memur lahavle çekmiş:
“İnşallah oradan yüzünün akıyla dönersin!”
“Yüzümüz ak mı kara mı çıkar, bu ancak kara toprağa girdikten sonra belli olur!”
Sinirden çıldıran memur dayanamamış:
“Zift mi kesildin be mübarek !” …..
——-