Dolar 34,9529
Euro 36,7097
Altın 2.996,67
BİST 10.046,29
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 17 °C
Parçalı Bulutlu

Kabahat Kimde? Suçlu Kim! | İbrahim Uysal

23.04.2022
380
A+
A-
Kabahat Kimde? Suçlu Kim! | İbrahim Uysal

Geçen yıl denk geldikçe, bu yıl için “önümüzdeki yıl kuraklık çekilecek” diyenler olduğu gibi, “yok yok, bu yıl ayva bol, dalları kırılacak gibi, kış/zemheri sert geçecek” diyenleri de duymuştum.

Güngörmüşler derler ki; “Halep oradaysa, arşın da burada.

Açıkçası ben de “ya kuraklık olursa” diye kaygı duyanlardandım.

Hele bir de “yılbaşında” Ankara dolaylarına kar yağmayınca, bu düşünce bende de katmerleşti. Uluslararası salgından sonra bir de bu kuraklık eksikti, işte o da geldi çattı diye.

Neyse, bir kar bir kar yağdı ki sanırım gelecek seneye bile yeter.

Şaka bir yana, yıl onudur da dondurdu da kime ne denk gelirse?

Örneğin, elektrik dağıtım şirketlerini ondurdu. “Para peşin, kürk meşin“. Elektrik kullanan yurttaşları ise faturaların yüksekliği ise milleti canından bezdirdi.

Bu bezginlik o kadar yükselmiş olmalı ki CB Erdoğan bile fatura ödeme düzenlemesine müdahale etmek zorunda kaldı.

Evlerde, az ısıda idare edenler bile şanslı oldular. Isparta, bu sezonun ülkenin en şanssız ili oldu. Tam dört gün bilmem kaç saat elektriksiz kaldı.

Süleyman Demirel ve Erkan Mumcu’nun siyasi etkin olduğu dönemde her türlü devlet olanağı Isparta’ya sağlanıyor diye, Batı Akdenizlileri ve Göller yöresi yaşayanlarının, “kıskandıkları” Isparta’ya nazar değmiş olmalı ki; bu karlı, buzlu ve ayazlı günlerinde ülkenin son yıllar en uzun süreli elektriği kesilen ili oldu.

Özellikle son yıllarda, Ankara’da kamuda bir dağınıklık gözden kaçmıyordu. O yüzdendir sık sık bakan değişikliği görüldü.

Aslında yönetimde “bakan değişikliği” ilkesel, genel bakış açısından önemlidir. Durumu idare eden, yöneten ise kamu bürokrasisidir.

Bazı CHP yöneticilerinin de ara sıra söyledikleri, “CV topluyoruz” gibi yaklaşımlar ile de mevcut siyasi iktidarın, her bakanlığı ölmüş ağa babanın oğulları arasında pay edermiş gibi tarikat ve cemaatlere pay etmesi de çok yanlıştır. Sonuçlarını uygulamalarda… Sabahtan akşama kadar, adam değişikliklerinde görüyoruz.

Tabi burada yönetenlerin bir sorunu olmaz. Makam odaları sıcak, koltuklar havalı, sekreterler, servis elemanları, bürokrasinin tüm çalışan ve olanakları emrinizdedir.

Böyle sisli ve puslu dönemlerde, “kurdun puslu havayı sevmesi” gibi, bürokrasi de bu tedirgin havayı pek sever. Sorumluluk üstlenmez, bakan ne derse, “söylediğiniz doğrudur efendim” der.

Bürokrasi de memnudur durumdan.

İlk aşamada, uzmanlık alanları dışında çalıştırılıyor olmak canlarını sıksa da bir süre sonra “sallabaşını, al maaşını“da onlar da alışır.

Isparta’da elektrikler kesilmiş, İstanbul’da özelleştirilenlerde dâhil birçok yol kapanmış, onların umurunda olmaz. Çalışanların siyasi yönetime her zaman bir mazereti vardır ve olur. Olay geçiştirilir.

Eeee… Devleti yönetenlerin keyfi yerinde, kamu çalışanları durumu idare ediyorlar, “ek elden, su gölden“, ne sorun olur ki.

Pek,i sorun kimin sorunu?

Sorun YURTTAŞIN SORUNU. Bir kez daha söyleyeyim, sorun senin sorunun.

Sen bu sorunu o kadar görmezlikten, duymazlıktan geldin ki daha ne dileyebilirim?

Taaa 1947’de Nazım Hikmet’in dediklerini bile duymadığın gibi:

“Akrep gibisin kardeşim,/ korkak bir karanlık içindesin akrep gibi./ Serçe gibisin kardeşim,/ serçenin telaşı içindesin./ Midye gibisin kardeşim,/ midye gibi kapalı, rahat./ Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim./ Bir değil,/ beş değil,/ yüz milyonlarlasın maalesef./ Koyun gibisin kardeşim,/ gocuklu celep kaldırınca sopasını/ sürüye katılıverirsin hemen.”

Görüleceği gibi, yarım asırdan fazla zaman geçmiş, “garp cephesinde değişen bir şey yok”.

Ey yurttaşım, seçtiklerin memnun ve mutlu; yönetenler, memnun ve mutlu. Peki, ortada senin için sorun ya da sorunlar var mı? var.

Eeee be kardeşim, oturup bu sorunun kaynağı ne çözümü ne ben nerde yanlış seçimler yapıyorum, dedin mi? yok. Olsa, neden sana laf edelim ki!..

Sözün özü: “Ve bu dünyada, bu zulüm/ senin sayende./ Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer/ ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak/ kabahat senin,/ — demeğe de dilim varmıyor ama —/ kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!” demiş Nazım.

 

….

 

ETİKETLER: , , , , ,
ibrahim uysal
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.