Julide’nin Bahçesi | Aylin Özgür
HİKAYENİN DEVAMI
…..
Tıp fakültesini derece ile bitiren Julide Doktor oldu sonunda…!
Aynı okulda okuyan, okul arkadaşıyla mecburi hizmetlerini yaparken ona bir teklifte bulundu, birlikte klinik açma teklifi.
Julide biraz düşündü bu teklifi.
Kliniğin bir tarafı yetişkin hasta diğer tarafı ise çocuk hastalar için olacaktı.
Arkadaşıyla oturup plan yaptılar.
Julide tamamı özel olsun istemedi.
“Devletle çalışsak, olmaz mı?” diye sordu
Olmazdı çünkü prosedürü çoktu.
Piyasaya da uymak zorundalardı, rekabet her yerde vardı artık.
“Hastane, klinik ne rekabeti” diye düşünse de.
Her şeyin bir üsülü vardı.
İşlemler izinler, bitmek tükenmeyen masraflar ve uyulması gereken kurallar ve standartlar.
Uygun bir bina buldular sonunda.
Daha işlerini tam oturtamadan
Yıllardır onu aramayan ailesi, doktor olduğunu öğrenince aramaya başlamışlardı.
Onu hiç sevmeyen babasının kanser olduğunu öğrendi.
Arkadaşı “Allahın sopası yok” dese de.
Julide boş ver, belli ki babası sevgisiz büyümüştü.
“Onun büyüdüğü ortamda kadınlara değer verilmediyse, nasıl olmasını beklersin ki” dedi Julide.
Her şeye rağmen ailesiydi.
Onları çağırmak istemedi yaşadığı yere, tam olarak düzeni yoktu.
Arkadaşıyla ortak bir daireyi paylaşırlarken.
Dedesi ve Babaannesi çok tepkiliydi onun ailesine.
Nasıl olmasınlardı ki.
Ne arayıp ne de sormuşlardı onu yıllardır.
Ailesinin yanına giden Julide, yol boyunca onların tepkisini düşündü
nasıl davranmalıydı onlara?
Ailesinin evini, başkasının yardımıyla bulmuştu.
Hem adresi sordu hemde utandı,evi gösteren kişiye, “nesi oluyorsunuz” deyince, “kızlarıyım” demeye.
Ege Denizi dibinde güzel bir köyde yaşıyordu ailesi
Julide için verilen yüklü başlık parasıyla alınan evde.
Julide kendini çok tuhaf hissediyordu.
Gelmesi mi iyi olmuştu yoksa onlara karşı tepkili kalmak daha mı iyi olacaktı?
Artık gelmişti onlara, ve kafasındaki yersiz düşünceleri kovdu önce. Ailesinin tepkisini merak ediyordu. Etmekle de haklıydı.
Çünkü tepkileri tam da korktuğu gibi olmuştu.
Daha selam vermeden, başladı sitemler, hiç tek güzel kelime duymadı. Her bir ağızdan ayrı ayrı çıkan sitemler birbirini kovaladı
Julide senelerin onda bıraktığı etkiye dayanamayarak haykırdı
“Susun yeterin”! diye.
Herkes şaşkındı kimse öyle bir tepki beklemiyordu.
Konuşma sırası ondaydı artık.
Yıllardır içinde biriktirdiklerini anlattı durdu.
Tek bir farkla o anlarda neler hissetmişti, anlatsa da anlamazdı kimse.
Son darbesi ise, “siz bana aile olmadınız, bana kol kanat geren hep dede ve babaanne oldu” dedi birden.
Ailesinin onun boşandığından haberi yoktu
Anlatmak da istemiyordu, çünkü artık onlara güvenmiyordu.
İnsan ona can verenlerden soğur mu? Sevgisini kaybeder mi? O kaybetmişti hepsini, geçen 7 yılda.
Onu susturmak istercesine, eşi çoluğu çocuğu neden gelmedi diye sorular sormaya başladılar.
Hiç bir cevap vermedi Julide.
Evleri güzeldi, içinden yine bir şeyler demek geldiyse de sustu
Ona asla sorulmayan soruyu sordu ailesine.
“Nasılsınız?
Hemen babası atıldı, mide kanseri olduğunu söyledi.
“Doktor olmuşsun artık beni iyileştirirsin” dedi.
Julide sinirden gülmek istedi
Herkes cevap verdi onun sorusuna
Ama kimse ona nasıl olduğunu sorma zahmetine girmedi.
Sanki tüm dünyada tek onlar kötü durumdaydı ve Julide iyi olmak zorundaydı.
“Doktor olmuş olsamda bu her konuda bilgim var anlamına gelmiyor, dedi birden Julide.
Raporlarını görmem gerek, burada uzman bir doktora gittiniz mi?
Babasının cevabı ise” Uzman arasaydık bulurduk, sen doktorsun sonuçta”.
“Bana bu teşhisi aile hekimiyle Gastroenteroloji uzmanı koydu”.
Julidenin haklı olarak sabrı tükenmeye başladı.
Yıllardır kendini, istenmeyen evlat gibi hissetmişti. Yeri geldi üvey evlat mıyım sorgulamasını bile yaptı.
Ona gerçekten en güzel değeri eski eşinin dedesi ve babaannesi vermişti.
Julidenin içi soğumuyordu bir türlü.
Ailesine dönerek, onkoloji doktorundan randevu almak istediğini belirtti, “tedavi yöntemini onlar bilir, benim dalım farklı” diyerek son noktayı koydu.
Neyse ki ailesinin yaşadığı yere yakın vardı bir klinik hep birlikte gittiler.
Julide gerekenleri yapınca,
Kliniğin bahçesine indi orada da yine güller ona “merhaba” diyordu.
Oturdu aralarına, ve “ben ne yapıyorum, burada” diye sorgulamaya başladı.
Güllere bakıp, kendi bahçesi geldi aklına.
Ağlamaya başladı.
O anda babaannesinin dedikleri geldi aklına:
“Mesleğin çok kutsal, yeri gelecek belki düşmanını ya da sevmediğin, ya da tartıştığın birini tedavi edeceksin, sakın ola ki o an intikam alma duygusuna kapılma, insanlığın için gerekenin en iyisini yap, gerisini Allaha havale et”!!!demişti.
Ailesinin yanında kalmak istemedi Julide, biraz şaşırdılar, biraz iğneleyici söz de duydu ama sessiz kalmadı Julide.
“Gereken randevular alındı, benim burada kalmama gerek yok, ben dönüyorum işlerim var diyerek düştü yollara. İçinde sanki yüreği ile beyni kavga ediyordu.
Vicdanı da onlara hakemlik yapar vaziyette.
İlk mola yerine ulaştıklarında dükkanları gezerken kitaplara denk geldi.
Rastgele bir kitap seçti.
Hayal kurarken, farkında olmadan uykuya dalmıştı otobüste, ruyasında evlendiğini ve düğününde ailesi herkesin önünde ondan özür dilediğini gördü.
Uyandığında “gerçek gibiydi, ama asla gerçek olmayacak kadar da ruya”. dedi kendi kendine.
Aldığı kitaba göz atmak istedi, belki düşüncelerinden biraz uzaklaştırdı.
Kitap kişisel gelişim kitabıydı ve konusu da affetmeyle ilgiliydi.
Bazı sayfalarda okudukları, onu ve yaşadıklarını o kadar çok tarif ediyordu ki, ağlamamak için kendini zor tuttu.
………………………………………….
Ailesinin ziyaret etmesinin ardından Julide istediği kliniği açmayı başarmıştı.
Okul arkadaşıyla birlikte şikayet etmeden işlerini en şekilde yürüttüler taa ki. Kimliği belirsiz kişiler
kliniğin önüne yaralı bir kadın bırakana kadar.
Onu bulduklarında baygın olan kadın, çok yara aldığından belli ki kan kaybından bilincini yitirmişti.
Yaşayıp yaşamayacağı belli değil’di.
Klinik çalışanları, Kadını yaşatmak için ellerinden gelenini yaptılar.
Ama kadını kaybettiler, bir çok organında iç kanama meydana gelmişti.
Kliniğin önünde öfkeli bir kalabalık vardı.
Kadını klinik çalışanları öldürdü iddiaları ile kliniği basmaya gelmişlerdi.
Polis kalabalığı engellemeyi bir süre başardı.
Her şey yolunda giderken, neden bunları yaşıyorlardı?
Julide çok huzursuzdu. Kadının ölmesi onların suçu değildi. Birileri, gece klinik önüne kadını ağır yaralı olarak bırakıp gitmişti.
O anda tek ihtiyacı gül bahçesine gidip biraz huzur bulmaktı, kendini ve doğayı dinlemeyi özlemişti.
En son diplomasını aldığı gün gitmişti gül bahçesine.
Şimdi ne olacaktı? Klinik, mesleği, ailesi? Bir çok soru vardı kafasında.
Olay sonrasında soruşturma açılmıştı klinik hakkında ve ihmal olup olmadığını anlamak için kliniği kapatmıştı bilir kişiler.
Julide babaannesi ve dedesine gitti.
Biraz dinlenmeye ve düşünmeye ihtiyacı vardı.
Soluğu Gül bahçesinde aldı, mevsim güz olmasına rağmen güller açmaya ve mis gibi kokmaya devam ediyorlardı.
Babaannesi, çok üzüldü Julideye, ve ona moral vermek istedi.
“Julide kızım, bu güllerin hepsi iki gün önce açmaya başladı, sen gittikten sonra hepsi aynı anda soldu ve pek de açan olmadı, biliyor musun” dedi birden Julideye anlamlı bir şekilde bakarak.
Julide bir müddet daha, bahçede gezdi bakındı, güllerle sohbet etti, yeni kararlar aldı……
Hep o yenilmeyecekti hayata!!?
………………………….
Aylin Özgür