İyi Misin? | Yılmaz Pirinççi
İyi misin diye sordu bir dost geçenlerde.
İyiyim dedim.
Herhalde…
Gelen giden olmayınca ben de pek sormaz oldum halimi,
Ama yiyim.
Aynalarda yüzüm hep aynı kederi gülümsüyor.
Hep o görünmeyen yerimden kanıyorum ince ince.
Şen, şakrak bir ses tonu satın aldım kendime en içli şarkılardan.
Varlığın, yokluğun ve ben.
Yaşayıp gidiyoruz.
Başkasının sürdüğü her ilaç emanettir insanda.
Sana senden iyi gelecek hiç bir şey yok bu dünyada.
İyi misin? diye sormuştu ya.
Ağız dolusu bir küfür gibi kocaman bir yumru düştü boğazıma
Gülümsedim yine o en sahtesinden.
Dilimize yamaladığımız sözcükler değmiyor işte yüreğe,
Bazen bir çiçeğin kokusuna düşüyor başımız.
Bazen kederli bir renge bürünmüş salkım saçak saçların rüzgarına.
Duyulmayan kahkahalar duvarlarda bir gölgeyi sürüyor ardımızdan
Soran olduğu zaman iyiyim diyoruz.
Kaç yüz yıl sürer bir çilenin törenleri
Kaç sunak’ta aktı kanımız bilen var mı?
Kendine cellat olan korkar mı ölümden
İyiyim ben,
İyiyim.
Soran var mı?
Yılmaz Pirinççi
…