ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

İstanbullu Amazonlar | Şebnem İşigüzel

31.10.2021
490
A+
A-
İstanbullu Amazonlar | Şebnem İşigüzel

– 1809 –

İletişim Yayınları, s.13-15

Esma Sultan aklına gelenleri, bilhassa pek yakın zamanda olanları sinek kovar gibi kovdu. Hakikat sinek kovar gibi ama ha! Böyle yapmak istercesine elini boşlukta salladı. Bileklerini, parmaklarını süsleyen ziynetler pek güzel sesler çıkardılar. Herkes bu yaptığına bakakaldı. O da onlara gülümsedi. Ağzı ve dişleri, taşkın göğüsleri kadar beyaz ve güzeldi.

Bir Frenk elçisinin kendisinden ve diğer kadın sultanlardan İstanbullu Amazonlar diye söz ettiğini duymuştu. Duyulan infial yaratmıştı. Kafes arkasına geçip bunu söyleyenin derde girmesinden korktuğu kellesini mendilinin içine gömerek silip kurulamasını seyretmişti. İşbu zındık, sultanın önünde, terini silmenin adaba aykırı olduğunu bilmez miydi? O vakit Mustafa mıydı tahttaki? Yoksa olanlar olmuş Mahmud taht bahtını görmüş müydü?

Kendisinden öte diğer İstanbullu Amazonlar gelmemişti, huzura çağrılıp biçare hal vaziyete düşmüş elçinin savunmasını dinlemeye. Haberleri bile olmamıştı. Sultan kızı olup bu işlerle gereğinden fazla ilgilenen kendisiydi. Diğer kadın sultanlar kendi köşelerindeydi. Şimdilik. Bir kere daha dairenin kendisine lütfedildiğini vurgulamak babında, “Bana,” demeyi düşündü. Ancak bunun aptallık olacağını bildiğinden vazgeçti. Akıllı olduğu için buradaydı. Bilmem yazmaya gerek var mı? Gücünün, insanları etkileyen tavrının farkındaydı.

“Keşke şehzade doğsaydın.”

Kadın olmaktan memnundu.

Şehzadeler başa belaydı. Büyük atası Fatih Sultan Mehmet Han bir şehzadesi daha olduğunu öğrendiğinde çocuğu beşiğinden kaptığı gibi yere fırlatmış, kardeşlerin taht uğruna birbirine düşeceğini iyi bildiğinden, “Yine mi erkek?” demiş. Anlatılan o ki Cem Sultan’ın şehlalığı babası tarafından yere çalınmasıyla hasıl olmuş. Bugün olsa doğacak şehzade pamuklara sarılırdı. Çünkü doğmuyordu. Uzun zamandır sarayda erkek bebek avazı duyulmuyordu. Tahtta oturan ve akabinde indirilen Mustafa’nın da, tahttan indirilecekken kendi rızasıyla inen Selim’in de, sırasını beklerken kendisini tahtta buluveren Mahmud’un da erkek evladı yok idi. Esma hiç gebe kalmamıştı. Sebebi sarayda görünen ve kökü kazınamayan salgın hastalıklar olabilirdi. Kendisi dahil İstanbullu Amazonlar olarak nam salan kadın sultanlar, Hatice ve Beyhan Sultanlardı bunlar, güya salgınlardan kaçmak için kendilerine Boğaz kıyısında sahil sarayları yaptırmış idiler. Her ikisi de duldu ve bu Fransız karılarını onlar da kabul edip ağırlıyorlardı. Ayrıca, Hatice Sultan koynuna Melling adında bir gâvur ressamı almıştı ve pekâlâ Fransızca konuşması yetmezmiş gibi kendi dillerini Latin alfabesiyle yazma alışkanlığı geliştirmişti. Esma’ya Fransızca saymasını öğreten oydu. Esma kurumuş değildi. Cinsi münasebet anlamında olduğu kadar aklen ve manen de böyleydi bu. Ölen kocası kaptanıderya olduğundan, onun biricik Kaputanıderya Paşa’sı olduğundan, levendleri beğenirdi. O vakit hayat su üstünde geçerdi. Kürek çekme müsabakaları tertip edilirdi. Bir gün Hatice Sultan, Melling’i de getirmişti. Uzağına oturtmuştu ama gözü civanının üzerindeydi. Esma adamı çelimsiz bulmuş, Bonapart’ın Mısır işgali sebebiyle İstanbul’daki Fransızlar Yedikule zindanlarında hapsolduğu halde bunun hürriyetine şaşmıştı. Ressam, yarışları çocuk gibi merakla seyretmiş, gelin görün ki bunlar gibi bağdaş kurup oturamamış idi. Frenklerin yapamadığı bir şey varsa o da yere çöküp oturmaktı. Fransız Sefire kıpırdandı. Sıkılmış değildi. Sadece ayakları birbirine dolaşmış, bin dirhem et üstünde oturmasına rağmen kıçının kemikleri, anlaşılan, batmıştı. Dikkatle bakma sırası şimdi Esma’daydı: Eteklerini ayaklarının altından çekiştiren sefirenin ayağındaki potinleri işte o zaman gördü. Fransız Sefire onun neye baktığına bakarken, gösterisine devam edip elindeki yelpazesini şak diye açtı. Esma çocuk gibi şaştı. Güldü. Esrarlı bir güzelliği vardı. Kaşı kirpiği az olmasına rağmen bal rengi gözleri uzaklardan elmas getirenlerin anlattığı kaplanlarınkisi gibi seçiliyordu. Kaplan denen hayvan sadece anlatılırdı çünkü saraya hediye edileni İstanbul ikliminde yaşayamayıp ölmüştü.

Yelpazeleri de seviyordu ama potinlere bayılmıştı.

“Bunlardan ben de istiyorum,” dedi.

Annesi atıldı: “Ben de.”

Böylece saray için iki çift topuklu kadın potini sipariş edilmiş oldu.

***

Şebnem İşigüzel kimdir?,

1973 doğumlu. Antropoloji eğitimi aldı. İlk kitabı, Hanene Ay Doğacak, 1993 yılında yayınlandı ve Yunus Nadi Öykü Ödülü’ne değer bulundu. Ardından sırasıyla şu kitapları yayınlandı: Öykümü Kim Anlatacak ? (öykü, 1994) Eski Dostum Kertenkele (roman, 1996) Neşeli Kadınlar Arasında (deneme, 2000) Kaderimin Efendisi (öykü, 2001) Sarmaşık (roman, 2002) Çöplük (roman, 2004) Resmigeçit (roman 2008) Kirpiklerimin Gölgesi (roman, 2010) Venüs (roman, 2013) Gözyaşı Konağı Ada 1876 (roman, 2016) 1998 yılında kızı Tamar’ı dünyaya getirdi, anne oldu.
2011 yılında oğlu Ararat dünyaya geldi. Romanları yayınlandığı dillerde çok sevildi, çok okundu.
Şebnem İşigüzel, İstanbul’da yaşıyor ve hayatını yazarak sürdürüyor.

Administrator
Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.