ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

İntihal şarkıların öyküleri | Kaan Çağlayangöl

13.04.2021
844
A+
A-
İntihal şarkıların öyküleri | Kaan Çağlayangöl

Kaan Çağlayangöl Odatv’ye yazdı:

“Bloke listeye” eklenmesi gerekenler…”

Son iki haftadır bestecisinin kim olduğu tam olarak belli olmayan ve intihal şarkıların öykülerini sizlerle paylaşıyorum. Bu tür öyküler birçok şarkı için yıllar boyunca yazılmıştır. Yazılmaya da devam edecektir. Çünkü müzik söz konusu olduğunda hep bir paylaşılamayan durum ortaya kendiliğinden çıkıverir. Bu gibi örnekler, defalarca müzik tarihi boyunca olmuştur. Yıllar önce Berkant’ın meşhur ettiği “Samanyolu” şarkısı için de benzer tartışmalar yapılmıştı. “Samanyolu” şarkısının bestecisi “Metin Bükey” olarak bilinir ama şarkının asıl sahibinin “Teoman Alpay” olduğu yıllardan bu yana konuşulmuştur. Bunun gibi daha birçok şarkı üzerinde ihtilaf vardır. Yıllar önce Sezen Aksu’nun sesiyle meşhur olan “Şinanay” adlı şarkı için de bir beste kavgası çıkmıştı. Herkes şarkının Onno Tunç’un bestesi olduğunu bilirken Fuat Güner bu şarkının bestecisi olduğunu canlı yayında açıklamıştı. Daha sonra bu konu üzerinde büyük bir polemik yaşanmıştı. Hatta süreç daha sonra mahkemeye taşınmıştı. Türkiye’de birçok sanatçı ile ilgili çalıntı ya da intihal şarkı iddiaları hep olmuştur. Ben size birinci ağızdan söyleyeyim; bu söylentilerin birçoğu da ne yazık ki doğrudur. Bu konular genellikle fısıltı gazetesi şeklinde kulaktan kulağa konuşulur ama birileri de çıkıp bu böyledir demez. Aslında bu konuların hepsi emek ile ilgili konulardır. Bir başka ifadeyle esas olarak konu; bir başkasının emeğinin üzerine oturmaktan başka bir şey değildir. Bu emek sömürüsü, bir şekilde yıllardan bu yana devam etmektedir. Bir şarkı düşünün; o şarkının gerçek sahibi beş kuruş alamazken şarkıyı bir şekilde, el çabukluğu marifet yoluyla meslek birlikleri kayıtlarında üzerine kaydettiren kişi yıllardan bu yana para almaya devam eder. Mahkemeler, davalar, iddialar, tanık ifadeleri derken yıllar geçer. 

MICHEL POLNAREFF&BARIŞ MANÇO

Benim 2018 yılının Kasım ayında kaleme aldığım bir yazımda, Barış Manço’nun “Ne Ola Yar Ola” adlı şarkısının Michel Polnareff’in “Le Bal Des Laze” adlı şarkısına çok benzediği ile ilgiliydi. Bu benzerlik daha sonra yasal platformlara taşınmış olacak ki MSG’nin internet sitesinde “eser arama” bölümünde Barış Manço’nun iki şarkısı “bloke” edilmiş durumda. “Lambaya Püf De” ve “Ne Ola Yar Ola” adlı şarkılar bloke durumunda. Aslında bloke edilmesi gereken daha birçok şarkı var. Daha önceki yazılarımda bu şarkıların isimlerini okumanız mümkün. Anonim türküler, iki kişinin birlikte yaptığı şarkılar ve daha nicesi… Belki önümüzdeki günlerde o şarkılar da bloke listesine dahil edilir ve telif hakları gerçek sahiplerine iletilir. Bu durum en doğal haliyle bir hakkın teslimi anlamında değerlendirilmelidir. Müzikte, bestecinin hakları ve o hakların doğurduğu teliflerin önemi bestecinin yaşaması anlamında çok önemli. Telifler, ödenmemesi gereken kişilere ödenince işte asıl sorun burada başlıyor.

BU SORULARIN CEVAPLARI ÇOK ÖNEMLİ

Madem konu Barış Manço konusu, bu anlamda konuşması gereken bazı grup üyeleri sürekli aynı şeyleri anlatmak yerine öncelikle başka konuları anlatmalılar. Örneğin halen Kurtalan Ekspres’in üyesi olan ve 1976 yılından beri Barış Manço’nun tüm müzik yaşamını en yakından bilen Ahmet Güvenç’e buradan birkaç soru sormak istiyorum; belki cevap verir, biz de gerçekleri daha net bir şekilde öğrenmiş oluruz.

“Ne Ola Yar Ola” şarkısının kayıt edildiği 1978 yılında grup üyesiydiniz. Bu şarkının kayıtları ya da provaları sırasında söz konusu şarkının Michel Polnareff’in şarkısı ile olan benzerliğini biliyor muydunuz? Bilmiyorsanız öğrendiğinizde ne hissettiniz?

Kayıtlarında yer aldığınız diğer Barış Manço albümlerinde sizinle birlikte o albümlerde çalmış olan bazı müzisyenlerin albüm kapaklarına isimlerinin yazılmaması için neler düşünüyorsunuz? Bazı albümlerde keyboard ve synthesizer kısmına albümde çalmış olan klavyecilerin yerine niçin Barış Manço’nun adı yazılmıştı? O yıllarda ya da bugün, bu konu üzerine hiç düşündünüz mü?

Halen MESAM ve MSG kayıtlarında anonim türkülerin, aslında başkalarının yazdığı sözlerin veya ortak yapılmış olan bestelerin besteci kısmına niçin sadece Barış Manço’nun adı yazılıyor? (Tüm bu konular plak kapaklarında ispat edilebilir durumdadır)

Dönence’nin bestecileri arasında MESAM ve MSG kayıtlarında neden Bahadır Akkuzu’nun adı sonradan eklendi? Dönence’nin yer aldığı longplay’in arka kapağında (MESAM ve MSG kayıtlarında plak, kaset veya cd kapağı kanıttır) Bahadır Akkuzu’nın adı olmadığı halde sonradan kendisinin isminin eklenmesi konusunda bir bilginiz var mı? Bilginiz yoksa bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tüm bunların dışında özel bir sorum var; Gülpembe’nin synthsizer solosunu kim yazdı veya albümde kim çaldı? Barış Manço mu yoksa bir başka klavyeci mi?

KEITH RICHARDS VE ANLATTIKLARI

Gerçekleri açık bir şekilde konuşabildiğimiz takdirde bazı konularda da aydınlanmış oluruz. Yukarıda sorduğum tüm sorular, dünya basınında The Rolling Stones, Beatles, Supertramp, Bee Gees, Chicago, Deep Purple gibi gruplada sorulur ve hakkında da yazılar yazılır. 

Hatta küçük bir örnek vermenin faydalı olacağını düşünüyorum;

Kıssadan hisse;

Dünyaca ünlü gruplardan birisi olan “The Rolling Stones”un gitaristi ve en önemli üyelerinden birisi olan Keith Richards’ın Şubat 2013 tarihinde “Pegasus” etiketiyle yayınlanan “Hayat” adlı otobiyografisinden bir bölümü sizlere aktarmak istiyorum. Kitabın 494 ve 495. sayfalarında şunlar yazar; 

Ne zaman birkaç ayı ayrı geçirip tekrar bir araya gelsek, çoğu zaman Mick’in müzik zevkinin ciddi değişiklikler geçirdiğini fark ederdim. Bana gittiği diskoların birinde duyduğu en son hiti dinletmeye çalışırdı. İyi de “oğlum bu zaten yapılmış”. 1983’de Undercover’i kaydettiğimiz dönemde, herkesten iyi disko müziği yapmak istiyordu. Yazdığı şarkıların hepsi bana bir gece, klubün birinde duyduğu bir şeyin azıcık değişmiş hali gibi geliyordu. Zaten 5 yıl önce, Some Girls’de “Miss You”yu yapmıştık, bütün zamanların en iyi disko şarkılarından biriydi. Fakat Mick müzikte moda olan şeylerin peşine düşmüştü. O dinleyicilerin ne istediğini tahmin etmeye çalıştıkça aramız epeyce açıldı. Bu sene bu müzik tutuluyor. Eee, önümüzdeki sene ne olacak peki dostum? Kalabalığa karışıp kaybolmaktan farksızdı. Hem zaten hiçbir zaman da bunları düşünerek işe koyulmamıştık. Hep nasıl yaptıysak bu albümü de öyle yapalım, bunlar hoşumuza gidiyor mu, diye soralım demiştik. Sınavı geçiyorlar mı? Aslına bakılırsa, Mick’le ilk şarkılarımızı mutfakta yazmıştık. Daha büyük bir yer istemez. İnsanların ne tepki vereceğini kafaya taksaydık asla albüm yapamazdık. Mick’in derdini de anlıyordum, çünkü solistler arasında hep rekabet vardır. Rod(Steward) ne yapıyor bakalım, Elton(John) ne yapıyor, acaba David Bowie neyin peşinde? Bunlar yüzünden Mick müzik konusunda süngerimsi bir zihniyet kazandı. Klubün birinde bir şey duyar, bir hafta sonra o şarkıyı kendisinin yazdığını düşünmeye başlardı. Ben de, “hayır, ciddi ciddi araklamışsın” derdim. Bu yüzden gözüm her an üstündeydi. Ona bulduğum melodileri, fikirleri çalardım. Güzelmiş, derdi, melodiyi şöyle bir kurcalayıp bir kenara bırakırdık. Bir hafta sonra gelip, “baksana, şöyle bir şey yazdım” diyordu. Bunu olanca masumiyeti ile yaptığını biliyorum, çünkü o kadar aptal olmasına imkan yoktu. “Anybody Seen My Baby”nin yazarları arasında K.D. Lang ve başka bir isim daha vardır. Kızım Angela arkadaşıyla birlikte Redlands’deydi, albümü çalıyordum, ikisi birlikte müziğin üstüne bambaşka sözleri söylemeye başladılar. Şarkıda K.D. Lang’in “Contast Carving’ini duymuşlardı. Bizim şarkıyı Angela ve arkadaşı enselemişti. Albümün çıkmasına bir hafta kalmıştı. Hay sıçayım, yine şarkı araklamış. Bunu bile bile yaptığını sanmıyorum; sadece sünger gibiydi işte. Bunun üzerine *Rupert’i, canla başla avukatları aramak zorunda kaldım. “Şunu hemen kontrol edin” dedim, yoksa mahkemelerde sürüneceğiz. Yirmi dört saat geçmeden telefonum çaldı; “haklısın, K.D. Lang’i de şarkıyı yazanlar arasına eklemek zorunda kaldık.*

Belki ülkemizde de bir gün Keith Richards gibi karanlıkta kalmış konuları yazacak müzisyenler çıkar. Kim bilir?

Sevgiyle kalın.

*Rupert: Prince Rupert Loewenstein: The Rolling Stones’un finans yöneticisi olan bir aristokrat.(1933-2014)

Kaan Çağlayangöl

Kaynakça: Odatv.com

Gazeteci Yazar Dursaliye Şahan
Gazeteci Yazar Dursaliye Şahan
Yazı Aölyesi Edebiyat ve Sanat Platformu Dursaliye Şahan / Biyograf Özgeçmiş: Dursaliye Şahan Sivas’ın Geyikpınar Köyü’nde doğan Dursaliye Şahan; dört yaşında ailesiyle birlikte İstanbul’a göç etti. İstanbul’daki banka memurluğunu, Londra’da temizlik işçiliği, öğretmenlik ve gazetecilik takip etti. Göçmenlik yıllarında, kadın, ırkçılık ve göçmenlik temalarının ağır bastığı öyküler, tiyatro oyunu ve romanlar yazan Şahan; uzunca bir süre Birgün Gazetesi'ne ve Avrupa Gazetesine röportajlar yaptı. Ayrıca Karikatürist Semih Bulgur ile birlikte, ‘Zabit Londra’da’ isimli haftalık bant karikatürünü hazırladı. Zaman zaman, çocuklar, engelliler ve yetişkinler için yazı atölyeleri düzenleyen Şahan, Anadolu Üniversitesi Radyo Televizyon Bölümünden mezun. Birçok öyküsü İngilizceye çevrilen yazar ayrıca hazırladığı sinema projesiyle 2012 yılında Kültür Bakanlığından senaryo yazım desteği aldı. Dizi projeleri de hazırlayan yazarın, çocuk gelinleri anlatan Güvercin isimli projesi ATV’de Sıla, Samanyolu’nda Küçük Gelin olarak oynadı. 2011 yılında Dr. Yahya Kanbolat Kısa Film Öykü Yarışmasında ve Türk Onkoloji Derneği’nin düzenlediği öykü yarışmalarında seçici kurul üyesi oldu. Yayımlanmış Eserleri: Şerbet (roman – 2020,)Benekli Vakvak (çocuk masalı – 2018 Sola Yayınları) Ayarsız Kadınlar Cemiyeti (roman – 2018 Sola Yayınları) Parantez Aşklar (öykü – 2017 Sola Yayınları) Tottenham Çocukları (roman – 2016 Sola Yayınları) Ah O Kadınlar (öykü 2016 Akademisyen Yayınları), Hikâye Hırsızı (2012- İşçi Edebiyatı Öykü Ödülü) Zabit Londra’da (Karikatür), Uçan Halı (Çocuk hikâyesi – Hatay Belediyesi sosyal proje) Fakir Cennet (öykü 2007 Crea Yayınları), Döndü (Halkevleri 1988 Öykü Ödülü) Düzenlediği kitaplar: Asi’den Taşan Öyküler, Ve Tanrı Aşkı Yarattı, Yahya Kanbolat Anısına Öykü Ödülleri Ödülleri: 2019 Cumba Kültür ve Sanat Platformu Öykü Ödülleri mansiyon (Ayşegül) 2019 Platform Avrupa Öykü Ödülleri birincisi (Asiye) 2019 İstiklâle Vefa Öykü Ödülleri / OKUNMAYA DEĞER ÖYKÜ 2016 Hematolojik Onkoloji Derneği ‘Kökten Değişen Hayatlar Öykü Ödülü’ (Hatice’nin Canı) 2012 Hikâye Hırsızı öykü kitabına; Abdullah Baştürk 2012 İşçi Edebiyatı ödülü 2007 Afyon Kocatepe Öykü Ödülü ('Alev') 2006 Hollanda Türk Evi, Hikaye ödülü. (Sakine) 2006 KASİAD(Kadının Sosyal Hayatını Araştırma ve inc. Dern.) Öykü ödülü (2068'de Bir Aşk Hikayesi.) 2006 Anafilya Öykü Ödülü (Kırro.) 2006 Edebiyat Dünyası Öykü Ödülü (Çay Şekeri.) 2005 CullTurkey Okuma Kulübü Öykü Ödülü (Takıntılı Kadın.) 2005 SES (Sağlık Emekçileri Sendikası) Öykü ödülü (Parmaklar.) 2004 SBS Radyosu Avustralya Öykü Ödülü (Parmaklar.) 1998 Halk Evleri Öykü Ödülü (Döndü kitabına.) 1996 Toplum Postası Türkçe Hikaye Ödülü (Kale) 1995 İmece Kadın Derneği Kadın Öykü Ödülü (Parmaklar.) 1987 Güneş Gazetesi Türkiye Öykü ödülü (Leo.) 1972 Hayvanları Koruma Cemiyeti Türkiye Orta Öğretim Hikaye Ödülü (Aynı.) Üye olduğu kuruluşlar: The Foreign Press Association, İngiltere Göçmen Sanatçılar Derneği, Türkiye Yazarlar Sendikası, Kadın Yazarlar Derneği, İLESAM, Türkiye Yazarlar Birliği dursaliye@gmail.com
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.