Hoşgeldin | İsmail Tekin
Gözlerim özlemiş seni…
Hoşgeldin,
Gel otur ömrüme,
dinlen biraz…
Neredeydin,
merak ettim,
anlat biraz…
Gelirsin umuduyla
İskelede geçti koca bir yaz…
Sonra Eylül’de sararmış,
Dökülmüş yapraklar arasında
Bulmuştum en son hatıralarımızı…
Sonbaharın azizliği işte;
Herşeyi götürürken,
Seni getirecek hali yoktu ya bana…
Ve tabii ki kışı getirdi,
Hiç yabancı değildi kış…
Sokaklar kar altında kalmış…
Soğuk bir yandan,
Açlık bir yandan,
Zor uçan bir kuş,
Komşuya uzanan çatıya konmuş,
Zavallı donmuş…
Penceremin önünde
Biraz ekmek kırıntısı,
Bir tas içinde ılıkça su,
Senden bir haber getirir mi kuşlar?
Hiç bilemedim doğrusu…
Bendeki de umut işte…
Ne de olsa;
Umut fakirin ekmeği…
Ekmeğim benim, suyum
Kendi kendime en beğendiğim huyum…
Ben seni unutur muyum?
Her gözümü kapattığımda;
Yeşilin binbir tonu,
Çeşit çeşit çiçekler,
Su üstünde nilüferler…
Baharı müjdeleyen bir perdede,
Küçük bir su birikintisinde
Dans ederek yüzen,
Bembeyaz bir kuğu gibisin…
Keyifsiz gördüm seni;
Bütün kış sokağı izlediğim,
Pencerenin camında,
Nefesimin bıraktığı buğu gibisin.
Hemen geçecek gidecek gibi,
Hemen gidecek misin?
Lütfen, lütfen…
Hemen gitme…
Son bir yıldı sana anlattığım,
Daha çok şey anlatacağım…
Biraz dur…
Dur ne olur…
Baharı saçlarında yaşamak istiyorum.
Gülüşlerinden papatyalar toplamak,
Başına taç yapmak istiyorum.
‘Gitme dur ne olursun,
Gitme kal yalan söyledim’
Bir şarkıdan daha ziyade,
Bir hikâyeydi belki de anlattığım…
Oysa hikayede anlattığım;
Ben seni
Başıma taç yapmak istiyordum…
Şimdi bu kadar kısa ve netim;
Sen ki benim cennetim,
Açıkça söylüyorum;
Ben seni
Başıma taç yapmak istiyorum…
İsmail TEKİN