Dolar 34,5055
Euro 36,4583
Altın 2.955,93
BİST 9.084,29
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 18 °C
Az Bulutlu

Her şey o gün başladı | İbrahim Uysal

03.07.2023
290
A+
A-
Her şey o gün başladı  | İbrahim Uysal

Bu yazı, hem yazın yaşamımın hem de siyasi yaşamımın dönüm noktası olacak.

Yazacaklarım biraz hüzünlü, ama sebebi ben değilim.

Malûm sol, sosyal demokrat bir siyasi eğilimim; diyalektik düşünen de bir kafam var. Biraz şansım olsa da her zaman değirmenin taşının dönmesi için yıllarımı verdim. Kamuda, sosyal amaçlı derneklerde, (Antalyalılar Derneğinde yıllarca Başkan ve yönetici, Antalyalılar Evinde de kurucu başkanlığı yaptım). Projelerimizin bir kenara konsa da yıllarca akıllı ve mantıklı süreçler yönetmeye; ben merkezli değil, toplum merkezli, sosyal ve siyasal olmaya çalıştım, emek verdim.

   Her şey o gün başladı.

Bir gün telefonum çaldı. Bir zamanların Kamu Bürokrasisinde ve SHP’de üst düzey yönetici olarak görev yapmış Ablam saydığım bir Hanımefendi, aradı. Torunu için yurtiçinde ve yurtdışında iş aradıklarını, çalmadıkları kapının kalmadığını söyleyerek ne yapabileceğimi sordu. Ben de etrafa şöyle bir bakındım. Kişisel ilişkilerim ile pek yakında bir çözüm üretmek üzereyiz.

Yine geçen hafta, yıllarca Avukatlık ve Milletvekili olarak görev yapmış bir Ağabeyim aradı. Benzer bir konuşmayı o da yaptı. O, doktora yapmış kızı için “neler yapabiliriz?” dedi.

Onun için de görüşmeler yapıyoruz, bir çözüm üreteceğiz.

En sonunda Ankara’da Uğur Mumcu Parkında bir arkadaşım ile dolaştık, sohbet ettik. Ondan ayrılıp başka bir arkadaşım ile buluştuk. Anlattıkları, başka bir şok yaşattı.

Onun kızı okumuş ve açtığı bürosunda bir şeyler yolunda girmemiş. Önce büyük bir şehrin yerel yönetim birimlerinin birinde olmayınca, babasının da bakan ve milletvekili olarak önemli görevler üstlendiği, hatta üstlerinde emekleri olan partili bir Belediye Başkan tarafından ters çevrilmiş.

Oturdukları semtin yıllarca siyasi mücadele ettikleri Belediye Başkanı ile tesadüfen karşılaşırlar.

Kendisine muhalif eski bir Bakan ve Milletvekilinin üzüntülü durumunu gören ilçe belediye başkanı, odasına çağırır ve kendilerini misafir eder.

Daha sonra da konuyu anlayınca, ilgili Başkanını çağırır ve konuştuktan sonra, “torununuz yarın istediği işine başlasın”, der.

Görüldüğü gibi hiç bir olayın doğrudan tarafı değilim. Mağdurların paylaştıkları siyasi düşünce dışında…

Sonunda ilgili Hoca hem aday hem de Belediye Başkanı oldu.

Peki, kendisine bu iyiliği dokunan adama Belediye Başkanı ne yaptı derseniz?

İlk ayının onunda Sayın Başkan Türel’in işe aldığı yeğenimin işine son verdi.

“Kardeşim, bu işler hep eş, dost ile mi oluyor?” diye sormak gerek.

Biz de yıllarca hem kamu görevimizi adam gibi yaptık. Hem de eşin, dostun derdine derman olduk.

Özel sektörde çalışırsınız kendinize kazanırsınız. Kamuda ise kendinize değil herkese çalışırsınız. Bu konularda kişisel ricalar yanlış, yersiz değildir.

Bu sevdayı emek verenlerin de bir kenarda hüzünlü hüzünlü oturacaklarını, düşünüyorum.

Üzüntüm bunlar değil, üzüntüm Mustafa Kemal Atatürk’ün;

“Benim iki büyük eserim var, birisi Türkiye Cumhuriyeti, diğeri de CHP” dediği yapılar…

Bizim Toroslar’da böyle durumlarda: “Bence mala, davara zararı yok” derler.

Bence de. Gönül bu, koptuğu dala bir daha zor konar.

 

 

ibrahim uysal
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.