ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Hataylı Sanatçı ve Edebiyatçılardan Expo Desteği | Müslüm Kabadayı

06.06.2021
651
A+
A-
Hataylı Sanatçı ve Edebiyatçılardan Expo Desteği | Müslüm Kabadayı

Hataylı Sanatçı ve Edebiyatçılardan oluşan heyet, Aralık 2021’de yapılmasına karar verilen Expo 2021 Projesini Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş’la görüştü.

İlk etapta 57 destekleyicisi olan Hataylı sanatçı ve edebiyatçı heyetinde; Müslüm Kabadayı, Ömer Özdal, Mehmet Ali Solak, Edip Yeşil, Tunay Devrim, Neslihan Kanuncu Seçkin, Yusuf Altunay ve Mehmet Oflazoğlu yer aldı.

Heyet adına önerileri sunan Yazar Müslüm Kabadayı, dünya tarihindeki adıyla Antakya kentinin, Hatay topraklarının; doğal, tarihsel, kültürel, sanatsal ve yazınsal açıdan Türkiye kadar Dünya’nın da önemli merkezlerinden biri olduğuna dikkatçekerek, Hatay’ın tanıtılmasında önemli bir yer tutacak Expo Projesiyle ilgili panel, sempozyum ve oturumlarla ilgili düşünceleri aktardı.

Zengin altyapı ve arka planına karşınHatay’ın ülkemizde ve Dünya’da hak ettiği ilgiyi görecek çalışmalarda yetersizlik olduğunun altını çizen Kabadayı, “Tarihsel arka planıyla Dünya’da bilinen Antakya odaklı olarak Hatay, jeo-stratejik ve jeopolitik bakımdan barış kültürünün merkezi konumundadır. Bunu besleyen değerleriyle gerek Ortadoğu’da gerekse Dünya’da barışın kökleşmesine ciddi katkılarda bulunacak potansiyele sahiptir” diyerek, HBB tarafından yürütülen EXPO çalışmasında Hataylı edebiyatçı ve sanatçıları bir araya getirecek bir çalıştayın yapılması gerektiğini, bu çalıştaydan çıkacak görüş ve önerilerin de EXPO projesine katkı sunabileceğini söyledi.

Uluslararası organizasyon olan EXPO’nun, Hatay’ın Dünya’ya tanıtımı açısından son yüzyılın en önemli çalışmalarından biri olduğunun altını çizen Hataylı sanatçı ve edebiyatçılar da, panel, oturum, sempozyum gibi etkinlikleri sıralarken, Arsuz’da yapılan HADO Projesiyle Mısır-Lübnan-Suriye-Ürdün-Filistin coğrafyasındaki edebiyatçı ve sanatçılarla kurulacak ilişkilerle ortak çalışma yürütülmesinin emperyalizmin kanlı projesi olan BOP nedeniyle Akdeniz’e kıyısı bulunan birçok ülkede yaşanan savaş ve iç savaşların yol açtığı yaraların sarılmasına, halklar arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesine katkıda bulunabileceğine dikkat çekti.

BİRLİKTE ÇALIŞMAYA HAZIRIZ

Hataylı sanatçı ve edebiyatçıların görüş ve önerilerini dikkatlice dinleyen HBB Başkanı Savaş, Expo’nun sadece Hatay projesi olmadığını, Türkiye projesi olduğuna işaret ederken, ortak çalışmaya hazır olduğunun mesajını verdi.

Expo alanını gezdirip proje hakkında geniş bilgiler veren Serkan Daştandır’ın sunumunun ardından Expo Genel Sekreter Yardımcısı Musa Eskiocak’la görüşen heyet, görüşmelerin Expo sürecine katkı sunacağına inandığı taslak çalışmaları paylaştı.

Bu durumda; Hataylı sanatçı ve edebiyatçıların 10 Aralık 2021-30 Mayıs 2022 arasında sürecek Expo Kültür-sanat-edebiyat etkinliklerinin planlanması ve hazırlıkları 9 Haziran HBB Meclisi toplantısından sonraya kaldığı kaydedildi.

Müslüm Kabadayı
Müslüm Kabadayı
Ömrün Altmışında | Müslüm Kabadayı 1960 restorasyonunda doğduğumda Hatay Kışlak’ta Köyümüz yurtsever kafalarla koşuyormuş aydınlığa O dönemde bırakmış babam ocak söndüren kumarı Anam derdi, senin gözlerin verdirdi ona bu kararı Elimde kitapla çobanlık yapardım, Keldağlıydı suyum Bir kamyonla ilk kez Amanoslar’ı aştığımda altıydı yaşım Ve Misis tarlalarında çalışırken pamuk çalısı kadardı boyum On birimde Düldül Dağı’ndan sızan kanımdı Sabunçayı Düziçi İlköğretmen Okulu’nda bilgi çiçeklerimi suladı On altımda öğretmenlik hakkım için çıktım boykota MC’nin sürgün okuyla fırlatıldım Çanakkale Boğazı’na Büyük kavga suları dar boğazlardan süzüldüm On sekizimde Ankara’da DTCF’ye yazıldım Yirmi ikimde “Mamak Üniversitesi” zindanına atıldım Kaybettiğimde elli yedisindeydi ayağı kesik babam İğnenin deliğinden Hindistan’ı görürdü, şekere yenildi tamam Elim iş, aklım güç tuttuğundan beri yüklerim hep ağırlaştı 12 Eylül zulmüyle ülkem kararırken, vicdanlar sağırlaştı Gölbaşı’nda başladım teknik işe yirmi beşimde, işim çizim ölçüm Yirmi altımda “Yoğunluk Sanat Kitabı”nda yer aldı ilk öyküm Yirmi yedi yaşımda atandım çok istediğim öğretmenliğe Üç ay sonra gbt’yle atıldım teknik ressamlık mesleğime Acılar ve zordan süzüldü balım, özümü bağladım hilesiz alın terime Ülkemde ilk kez gbt’yi çöpe attırdım, mahkemede bir yaz tatilinde Trabzon’da tiyatroya giderek, şeytanın bacağını kırdık öğrencilerimle O yıl sevdalandım bir Laz kızına, kar teptim saatlerce ona kavuşmak için Meydanlarda keskinleştirdim sınıf bilincimi, karanlıkla savaşmak için Polatlı Tahtaköprü’de, yeni evli küçük kardeşimizi toprakladı elektrik Gök ekinimiz biçildiğinde harlanan acımızla hepimiz şekere kesildik Sürgün yediğimde Maçka deresine, kentli ve dağlı dostlar kazandım Kuzeyhaber, Hamsi ve Kıyı’da kalemi yüreğime batırıp yazandım Hayatın uzun sokaklarında yürüdüm, mücadele estetiğinden aldım haz Otuz ikimde baba oldum, kucağıma verildiğinde çonamız İlkyaz Esmer bakışlı gözünün ışığında, hiç sönmeyecek gibi duruyordu faz Otuz üçümde yerleştik, Asi’nin meltemiyle nefeslenen Antakya’ya Burada savaş açtım, sendika başkanlığımla olağanüstü kuşatmaya Otuz beşimde İnsancıl dergisi temsilciliğiyle şahlandırdık sanatı Eski ve yeni kuşak yoldaşça buluştuk, bozuldu paranın saltanatı Akrepler, ekmek teknemde kuyruk salladılar durmadan Yüreğim daralsa da aştım engelleri, beynimi burmadan Hiç yüksünmedim, eskiyeni yıkıp ileri olanı kurmaktan Otuz sekizimde Subaşılı öğrenci cıvıltısına karıştı sesim Kırkımda eşimden vurdular yüreğime, sandım kesildi nefesim Kırılsam da sardım yaralarımı, kopmadım hiç kızımdan Ne geldiyse başıma, sınıfa sınıf savaşımındaki hızımdan Aynı yıl gördüm emperyalizmin çöplüğünü New York’ta Yedi candık, uygarlıklar beşiği Antakya’yı çoğaltmakta Anamızı verdiğimizde toprağa kırk birimdeydim bahar yeli esiyordu Doğa dışımızda yeşerirken, anasızlık testere olup içimizi kesiyordu Damar damar işleyip toprağımızı, dişe diş dirençle çevirdim çarkımı “Hatay Bibliyografyası”na ekledim “Amik’ten Amanos’a Alkım”ı Kardeşleştik “Karadeniz Karşılaştırmalı Sözlük Denemesi”yle salkımı Amik dergisinde dostlarla harmanladık, yerelle evrenselin biderini Düşünmedik hiçbir zaman, halkamızı çoğaltan emeğin giderini Kırk ikimde komşu halkla sınırları kaldırdım, Şam’a giderek Ortak damarları buldum her adımda, Arvad Adası buna bir örnek Palmira’da onurlandım, Zenobya kafa tutarken Roma’ya Basitburnu’nda selam durdum, kadim dost Cebel-i Akra’ya Kırk bin yıllık aşka kavuştum, Aşkdeniz’den çıktığımda Üçağızlı Mağara’ya Bir kurda zengin Arap dilinin eşiğini adımladım, Besime öğretmenle Beyrut ve Amman ışıklandırdı Adonis’i, yanımdaki çevirmenle Kırk üçümde ikinci kez sevdalandım, Divriğili bir kıza Bir ömür sığdırdık, sönük Ankara’da koşarken bir yaza Kırk altımda “Yoğunluk”ta dirilttim yirmi yıl önceki sanat kitabını Kırk yedimde “Suriye Günlüğü”nde sordum düşmanlıkların hesabını Kırk dokuzumda “Hataylı İki Aşık”ta verdim ozanların imgelerinden Sevdanın harını, ayrılık ve ölümün soğukluğunu dilin belinden Her dönemin devinimi, ivme kattı yürek ve beynime Yıllar sonra onun için döndüm öğrencilik kentime Pişmanlık hiçbir zaman uğramadı gergefli semtime Harlamayı sürdürdüm partide, sendika ve dergilerde üretkenlik ateşimi İlkyaz’ımızla Avrupa’dan döndüğümüzde, burada yitirdim ikinci eşimi En verimli ellili yaşlarımda, sevdalım oldu bir Kürt kızı Çatışmalı ve fışkırmalı diyalektik, oya’ladı bilincimdeki hızı Her taşa vurulduğumda bilendim, hayatı yeniden kurmaya Marifet yüklendik yürekten, başladı Bağlaç dergimiz filize durmaya Hata ve yanlıştan arınmak için başvururum kendimi sorgulamaya Arka arkaya Aşkar abimi, Mustafa canımı, Sabahat ablamı aldı ölüm Elli üçümde “Salkım Saçak Keldağ”la fışkırdı, sularından ilk öyküm Art arda sökün etti kitaplı öykülerim “Közlü Yürekler”, “Dirilten Duyunçlar” “Çölüngelini”nde küllerinden doğdu Zenobya, “Kaplan Ali”yi sevdi dağlılar Elli üçümde Taksim’de Gezi Kitaplığına bağışladım kitaplarımızı Haziran direnişinde embriyolanan Diren’imiz, doldurdu kucaklarımızı Evin’imiz ikiledi kardeşliği, Devrim Stadyumu’nda katıldı İlkyaz’ın mezuniyetine Kuşakların atardamarlarını, ben’lerinde imgeleştirsinler dilerim genişleyen evrene Gezdim, sezdim, eylemledim ve yazdım, mutluyum yaptıklarımdan Altmışımda kronikliğimle koronaya yakalanmadım, umutluyum yarından Sevda’yla yarattık “Avrupa’nın Yüzleri”ni, memnunum can dostlarımdan Ömür bu, çizik-yazık-keşkeyle değil, insanlar yeniden (t)üreterek paylaşsın Bir gün toprağa düştüğümüzde, ışıklı çocuklarımız meşalemizi taşısın…
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.