Hardal ve Köpek | Erhan Tığlı
Bir şeyi kabul ettirirken, en akıllı yol, söylenilmek istenileni,
kendi hasmına söyletebilmektir.
Bunu yaparken de amaçlanan görüşü, hasmın
kendi görüşü haline getirmek hünerini gösterebilmektir.
Kısaca sonuca
ulaşıldığında, hasım, neyi kabul ettiğinin farkına bile varmamalıdır.
Hikâyeye göre, bir Alman, bir İtalyan, bir Fransız ve bir İngiliz
aralarında köpeğe hardal yedirmek konusunda iddiaya tutuşurlar.
Alman önceliği alır, hardalı topak yapar ve köpeğin ensesinden
tutarak zorla ağzına tıkar.
Hayvanın ağzı yandığı için hardalı yemez ve çıkarır.
İtalyan hemen atılır, öyle olmaz der ve hardalı makarna şeklinde ufak
parçalar halinde bölerek,
köpeğe yedirmeye çalışırsa da, hayvanın ağzı yi
ne yandığından o da başaramaz.
Fransız da, konuya kendi açısından yaklaşarak, hardalı önce sulandırıp, sos olarak köpeğe yedirmek için uğraşırsa da,
bu uygulama ile de bir sonuç alamaz.
Sıra İngiliz’e geldiğinde, İngiliz önce köpeği okşayarak yanına çeker, sırtını sıvazlar,
sonra da hardalı topak yaparak hayvanın poposuna
yapıştırır.
Köpek ardı yandıkça başlar hardalı yalamaya, kısaca canı
yandıkça yalar, yandıkça yalar ve sonuçta yalaya yalaya hardalı bitirir.
Bazı ülkeler, hedef ülkeleri, istekleri çizgide tutabilmek için,
onlara hardalı öyle yedirirler ki,
o ülkeler, neyi, nasıl yediklerinin
farkına vardıklarında iş işten çoktan geçmiş olur.
__._,_.___