Hangisi Efendi, Hangisi Köle? | Hilmi Yavuz
Rodin ve Claudel, Salome ve Rilke:
Jean Baudrillard, ‘Baştan Çıkarma’ [La Seduction] adlı o kışkırtıcı kitabında, cinsellikle [sex], baştan çıkarma arasında radikal ayrımlar yapar: Cinsellik doğal, baştan çıkarma kültüreldir; cinsellik eril [masculin], baştan çıkarma, dişil’dir [feminin]; kadının gücü, cinselliğinde değil, onun baştan çıkarma iktidarında aranmalıdır.
Baudrillard’ın söyledikleri bunlar, ama hemen eklemeliyim: Bu durumda baştan çıkaran dâimâ Efendi; baştan çıkarılan ya da ayartılan ise, dâimâ Köle’dir.
İki tipik örnekten yola çıkarak konuyu açıklamaya çalışayım: Auguste Rodin ile Camille Claudel ilişkisi ve Lou Andreas Salome ile Rainer Maria Rilke ilişkisi! Claudel, Rodin’le birlikte olmaya başladığında arada neredeyse 30 yaş farkı vardır. Başlangıçta ilişkileri, usta-çırak ilişkisidir: Claudel, heykel alanında büyük usta bellediği Rodin’in yanında çalışma başlamış, ama daha sonra ilişki cinsel birlikteliğe dönüşmüştür. Baudrillard’ın belirttiği gibi, cinsellik eril’dir ve bu birliktelikte, baştan çıkarma yoktur. Baştan çıkarma’nın olmadığı durumda, yine Baudrillard’dan yola çıkarak söylersem, dişil bir iktidardan, yani Camille Claudel’in iktidarından söz edilemez. Burada iktidar, Rodin’dir: Rodin Efendi’dir, Camille Claudel, Köle! Cinsel bağlamda bu Efendi’likte, iktidar bir mülkiyet ilişkisi olarak Camille Claudel’in Beden’i üzerinde inşa edilmiştir.
Tuhaf, tuhaf olduğu kadar ilginç bir rastlantı: Paris’te bulunduğu dönemde bir süre Rodin’in sekreterliğini yapan şair Rainer Maria Rilke’nin, Lou Andreas Salome ile olan ilişkisi! Bu ilişkide Efendilik ve Kölelik konumu, Rodin’le Claudel ilişkisinin tam tersidir: Salome Efendi, Rilke köle’dir.
İlginç olan, Efendilik konumunun Rodin ve Salome’de yaşama geçiriliş biçiminin tipikliğidir;-şöyle: Rodin, Camille Claudel’in bedeni üzerinde cinsel bağlamda Efendilik konumundan nasıl kolaylıkla vazgeçebiliyorsa, Salome de, Rilke’nin bedeni üzerinde değil, ama zihni üzerine inşa ettiği baştan çıkarma bağlamındaki Efendi’lik konumundan aynı kolaylıkla vazgeçebiliyor!. Köleler , yani Claudel ve Rilke, bu terk edilişten dolayı büyük acılar yaşarken, onların acıları Rodin ve Salome’nin umurunda bile değildir…
Bu, deyiş yerindeyse asimetrik ilişkiler, hem Efendilik ve Kölelik hem de Beden ve Zihin farklılıkları ile felsefî bir kavramsal okumaya olanak verirler. Eril Efendinin [Rodin], kölesi [Claudel] üzerindeki iktidarı, cinsellik[sex] bağlamında dişil beden üzerinde inşa edilirken, dişil Efendinin [Salome], kölesi [Rilke] üzerindeki iktidarı, baştan çıkarma [seduction] bağlamında eril zihin üzerinde inşa edilmektedir. Efendi/Köle ilişkisinin Hegel’in, Beden /Zihin ilişkisininse Descartes’ın Beden ve Zihin düalizmine gönderme yaptığını düşündürten bir durum…
Salome’nin Efendiliği sadece Rilke üzerinde değildir. Ona Kartezyen anlamda bir zihin olarak kölece bağlananlar arasında Freud ve Nietzshe de vardır: Salome’nin köleleri! Salome’nin , elinde bir kırbaç, Nietzche ve arkadaşı Paul Rée’yi, deyiş yerindeyse güderken [evet, güderken!],çekilmiş fotoğrafın, onun Efendiliğinin simgesel gösterisi olmasının yanısıra, elbette Nietzsche’nin Böyle Buyurdu Zerdüşt’te ‘Kadınlara mı gidiyorsun, kırbacını unutma!’ sözünün öcünü almak, tam tersine ‘kırbaç benim elimde’yi vurgulamak gibi bir anlamı da vardır.
Freud’a gelince: Salome’ye yazdığı bir mektup, bir zihin olarak onun, Freud’u nasıl baştan çıkardığını gösterir. Uluslararası bir psikanaliz kongresi söz konusudur: Salome, psikanaliz öğrenimi de görmüştür ve bu kongreye bizzat Freud tarafından ayrıcalıklı bir konuk olarak dâvet edilir. İzleyicilere ayrılan ilk sırada, tam kürsünün karşısında bir koltuk ayrılmıştır Salome’ye…
Ve Salome bu toplantıya katılmaz. Freud’un, ona bu konuda yazdığı mektupta şöyle bir cümle yer alır: ‘Konuşmamı, o boş koltuğa bakarak yaptım!’
Salome tam da bu boş koltukla, Kartezyen bir zihin olarak, uzam’da [mekan] bir yer tutmadığını, bir ‘yer tutma’ya indirgenemeyeceğini mi göstermiş oluyor? Kimbilir!
….