Haftanın Kitabı | Ters Ayin | Barış Çiçek
Kapak Yazısı: İmran Kartaloğlu
Her şeyi ardında bıraktıktan sonra arkana yaslanıp yalnızlığın, kimi zaman içini delen kimi zaman tarifsiz bir huzur veren tik taklarını işitmenin yaklaştığı vakitlerdir. Tüm gürültülerden daha kıskanç olan sessizliğin sana karnındaki ağrıların anlamından bahsetmesi karşılığında; o harika kuşları göğü yırtan nağmelerinden çocuk neşesinin çığlığından var kıldığın tarafsız umuttan dahası, rüzgârın tüm rikkatiyle yaprak gövdelerinden yaptığı taptaze bestelerden vazgeçmen gerektiğini kulağına fısıldadığı gerçek ve çıplak sesi… Kalbinde tasfiyesine karar verilen her sahiplenişin zamanın da yardımıyla yerinde bıraktığı ize alışmanın yahut tümüyle kaybolması için başlanan uzun bekleyişlerin kapı eşiği.. Bir yarayı iyileştirmek için kimilerinin yalnızca sakince seyretmek kimilerinin ayak basılmamış dağ doruklarının göz değmemiş yemişlerinden merhem karmak, kimilerininse yaralı uzvu tümüyle kesip atmak gerektiğine inandığı garip bir evrenin ilk fark edilişi… Yüzünden ayrı sevinip gözünden gizli süzülebilen biri belli ki tüm hesap defterlerini kendi ile kalbi arasına sığdırabilmiştir.
Peki ben şimdi yerini hiç değiştirmeyeceğim bir saksı çiçeği satın alsam her sabah penceremden sızan ışığın ona hep aynı açıyla vurması güneş’i mutlu edecek mi? Heybesini yıldızlara asan bir keşiş ile rızkını, yerin gece ile gündüzün ayırt edilemediği derinliklerinden çıkaran madencinin kaderi nerede kesişir? Hiç çekinmeyecek mi rahibe kibri, duru gülüşlü fahişeden?
Zindanı kalplerinde taşıyan karanlık
adamlarla kalbinin hürriyetine pranga vurulamayan yalnızları ağırlayacak bir
yeryüzü mahkemesi var mı? Soğuğun kestiği ellerinden kimseyi sorumlu tutmayan
o, gözleri delice parlayan ihtiyarlar kalmadı belki ama şimdi şurada, genç
kalbine asırlık ezgiler söyleten kömür kaşlı suskunluklar titriyor.. Ne ki
insan ağrısı, menkul bilgiden derlenmiş mısralardan değil derecesini teniyle
ölçebildiği ateşten, bizzat devşirdiği kelimelerden yükselir. Elbette onları
temkinli bir sabırla avlayıp, derdini edebe tabi kılmış özenli kalemlerden
Ya yolda usulca ilerleyen gölge
sadakatiyle yahut gölgesiz bir ağacın asaletiyle sarartmalı insan zamandan
payına düşeni ki belki ancak o zaman giyebilir soylu gençliğin dokunulmaz
tacını…Rengini geceden alan sözlerle ecelini közden soran güller kader
birliği etmişlerse bir minderde,zamanın fanusunun çatladığı o yerde bir an için
olsun göz göze gelmeleri mukadder ise de derman ne kenan ilinde ne de
gömlekte…
**
Burada iki kapak arasında duranlar bir toplumun üzerinden birbiri ardınca fütursuzca geçen acıların esmer buğusudur. Gölgeler geçidi olan ömürde demeden edemediği izlerdir şairin. Coğrafyasının kederini, kalbindeki aşkla mayalamak şiirin kaderi olmuştur.
“oysa aşk çıplaktır soyut
mat ve ölü
ve aşk bir halkı severken aşktır”
İmran Kartaloğlu