Haftanın Kitabı | Semerkant | Emin Maalouf
ANA TEMASI:
Ömer Hayyam‘ın Semerkant‘a gelişi; burada yaşadıkları ve tarihe damgasını vuran eserinin oluşması.
ÖZETİ:
Roman 11. yy’da yaşamış olan İranlı bilge ozan Ömer Hayyam‘ın hayatı ve Rubaiyat ‘ının öyküsünü anlatmaktadır.
Kitap iki bölümden oluşmaktadır. Ömer Hayyam bilgeliğiyle ve şairliğiyle her tarafta tanınan birisiydi. Onun tüm hayali Semerkant ‘ı görmek, oranın güzelliğini keşfetmekti. Gittiği yerde başından geçen birtakım olaylar sonucunda kadıyla tanışması ve onun tavsiyesi üzerine eserini bir kitapta toplar. Onun bu şairane ve bilge kişiliği kendisinin devletin en üst kademesine kadar yükseltir. Herkesin takdirini toplar ve kitabını her türlü koşullara rağmen tamamlar.
Kitabın ikinci bölümünde de Benjamin Ömer adındaki bir Ömer Hayyam hayranı bu şaheseri bulmak için birçok zorlu yoldan geçer ve macera kitabın Titanic gemisinde kaybolmasıyla son bulur.
ANA FİKRİ: Tüm zorluklara rağmen insanlar hayallerini gerçekleştirmelilerdir.
DEĞERLENDİRMELER:
Ömer Hayyam: Bilge, filozof gökbilimci, matematikçi, herkesin güvendiği, olaylara tarafsız bakabilen bir kişilik.
Hasan Sabbah: Zeki, araştırmacı, azimli fakat bilgisini ve yeteneklerini kötüye kullanan birisi.
Benjamin Ömer: Araştırmacı, maceracı ve kendini Rubaiyat‘ı bulmaya adayan birisi.
GÖRÜŞLER
Kitap geçmişteki olaylarla bizlere dersler veriyor. Tarihin bizler tarafından fazla bilinmeyen yönlerine ışık tutuyor.
YAZAR HAKKINDA:
1949 ‘da Lübnan ‘da doğdu. Ekonomi ve toplumbilim okuduktan sonra gazeteciliğe başladı. 1976 ‘dan dan beri Paris ‘te yaşıyor. Çeşitli yayın organlarında yöneticilik ve köşe yazarlığı yapmış olan Maalouf, bugün vaktinin çoğunu kitaplarını yazmaya ayırmaktadır.
ESERLERİ:
Arapların Gözüyle Haçlı Seferleri, Afrikalı Leo, Semerkant, Doğunun
Limanları, Tanios Kayası, Ölümcül Kimlikler
ESKİCİNİN OĞULLARI ÖZETİ – ORHAN KEMAL
1962’de yayınlanan romanda bir ailenin dramı ve toplumsal şartların onlar üzerindeki etkisi anlatılmaktadır. Ailenin bu şartlara mahkûm oluş sebepleri, ezilmişlikleri sorgulanır.
Başlıca Kahramanlar:
Eskici: Zengin bir ailenin çocuğu iken tüm malını kaybetmiş, savaş yıllarında da topal kalmış bir kişidir.
Ali: Eskicinin çok sevdiği küçük oğludur. Çalışkan, hırslı biridir.
Mehmet: Eskicinin büyük oğludur. 0 da çalışkan, hırslı, olgun bir kişidir.
ÖZET
Topal eskici, oğulları Mehmet ve Ali ile birlikte ayakkabı tamiri yapan bir dükkân işletmektedir. Eskici, önceden zengin bir ailenin çocuğu olduğu için varlıklı bir hayat yaşamıştır, ayakkabı tamirciliğinden kazandığı para onu hiç memnun etmemektedir.
Bir gün, tam karşısına aynı işi yapan bir başka dükkân daha açılır. Dükkânın sahibi Yugoslav göçmenidir. Dükkânın açılması ile eskicinin dükkânı artık aileyi besleyemeyecek hâle gelir. Eskici, işini kaybeden, üç çocuk babası olan oğlu Mehmet’in yeniden bir iş bulması gerektiğini düşünmeye başlar. Bu fikrini küçük oğlu Ali’ye söyler. Ali, babasına çok sinirlenir. Kendi çıkarları için öz oğlunu fazlalık gibi görmesine kızar. Olgun bir kişi olan Mehmet durumu öğrenince üzülmez. Babasını haklı bularak karısıyla gitmeye karar verir. Ali de bunu duyunca ağabeyiyle evden ayrılmayı düşünür.
Eskici, oğullarının bu başkaldırısına çok içerler. Üst üste şarap içer ve sarhoş bir hâlde oğlunun evine gider ve orada ağlar. Ali, karın tokluğuna çalıştığı hâlde hakaret gördüğü babasından bıkmıştır. Dükkânda babasıyla kavga eder ve ağabeyiyle gideceğini söyler. Eskici, önce bir sürü kötü laf sayar, sonra yalnız kalacağını düşünerek ağlamaya başlar. Mahallede de eskicinin karısı, oğlu ve gelini hakkında dedikodu eder ve onların evden ayrılışını kabullenemez.
Ali, Mehmet’in evine gider. Babasının hakaretlerini anlatır. Artık dükkâna ve eve dönmeme kararını açıklar. O sırada kütlü amelesi toplayan elçi gelir. Mehmet, Ali ve Mehmet’in karısı avans alırlar. İki kardeş karar verirler. Kütlüden kazandıkları para ile seyyar bir eskici dükkânı açacaklardır. Eskici, oğluna yaptığı hakaretten pişmanlık duymaktadır. Karısını Ali’ye gönderir, dönmesi için her yolu dener. Ali dönmez. Mehmet bir ara babasının dükkânına uğradığında ağzından kütlü işine girdiklerini kaçırır. Babası önce çok öfkelenir. Sonra Mehmet’e, Ali’yi benden ayırma diye yalvarmaya başlar. Mehmet planlarını anlatır babasına. Eskici, biraz ikna olur. Oğullarının kazandıkları ile kendilerininkileri birleştirince ‘ısmarışçı’ dükkânı açabileceklerini hayal eder. Böylelikle eski zengin günlerine geri dönebilecektir. Mehmet, herkesin bu zengin olma zaafından yararlanarak onları kütlü işinde çalışma Ana Temasında ikna eder. Anne bile çalışacaktır. Evin kızı Zeliha ikna olmaz yalnızca. Asil bir soydan gelen ailesine bunu yakıştıramamaktadır.
Aile, kötü bir kamyonla çalışmak için tarlaya doğru yol alır. Bu yolculuk esnasında Zeliha ile kamyonun şoförü Ünal arasında bir ilişki başlar. Aile, bir çadırda kalmaktadır. Sefil bir hayat vardır. Gece Zeliha ve Ünal buluşurlar. Birbirlerinden ayrılmayacaklarına söz verirler. Bu arada ailenin yiyecekleri tükenmek üzeredir. Herkes elçinin gelip avans vermesini beklemektedir. Elçi yerine Ünal gelir ve içki, yiyecek Atebrin hapı getirir. Aileye sıtma musallat olmuştur. Zeliha ve Mehmet’in çocukları ateş içinde yanmaktadır. Yine de aile pamuk toplamaya devam eder. Çünkü eski varlıklı günlerine dönebilmeleri için bu şarttır.
Eskici ile Ali yine kavga eder. Bunun üzerine eskici tarladan dükkânına geri dönmeye karar verir ve damadı gibi görmeye başladığı Ünal’a birlikte çalışmayı teklif eder. Ünal için bu çok iyi bir tekliftir. Fakat Ali ve Mehmet’ten çekinir. Herkes, Ali’yi Mehmet’in kışkırttığına inanmaktadır. Eskici Mehmet’e tokat atar, onları evlatlıktan reddettiğini söyleyerek karısı, kızı ve Ünal ile şehre döner. Tarlada ailenin yiyeceği tamamen tükenmiştir. Elçi gelince avans isterler, elçi ise az pamuk topladıkları için onlara kızar. Pamuklar tartılır ve toplanan pamuk avansın yarısını bile karşılamaz. Elçinin getirdiği usta işçiler onlara verilen tarlaya dalıp pamuk toplamaya başlarlar. Yeni gelen ailelerden birinin kızı olan Zeynep, sıtmadan harap olmuş Mehmet’in ailesine yardım eder ve Ali ile aralarında bir aşk başlar.
Eskicinin öfkesi geçmiştir. Ünal’ı bir hayvan gibi görmekte ve oğullarını özlemektedir. Bir gün Ali’nin dükkânının kapısına yığılıp kaldığını görür. Eskici onu kucaklar ve ağlamaya başlar. Mehmet, Ali’den daha kötü durumdadır. Mehmet’i hastaneye götürürler. Fakat yer bulamazlar. Eskici dükkânını satıp parayı oğullarının iyileşmesi için harcar. Gelin Zeynep, damat Ünal’ın fabrikada iş bulmasıyla roman sona erer.
Orhan Kemal,1914 yılında Ceyhan’da doğan Orhan Kemal’in asıl adı Mehmet Raşit Öğütçü’dür. Babası, Adana’da kurduğu Ahali Partisi yüzünden ortaya çıkan kargaşa sebebiyle Suriye’ye kaçmıştır. Bu yüzden Orhan Kemal’in öğrenim hayatı son bulmuştur. Pamuk fabrikasında işçilik, kâtiplik yapmıştır. 1950’den sonra hayatını kaleminden kazanmaya başlamıştır. Bulgaristan ve Romanya Yazarlar Birliği’nin davetlisi olarak gittiği Sofya’da, 1970’te, beyin kanamasından ölmüştür.
Romanlarında konu ve kişi bulmakta zorluk çekmemiş, zengin bir şahıs kadrosuna ve konuya yer vermiştir. Olay ve malzemeye önem vermiştir. Tabilik ve gerçeğe uygunluk eserlerinin başlıca özelliğidir. En önemli eserleri: Ekmek Kavgası, Arkadaş Islıkları, Bereketli Topraklar Üzerine, Mahalle Kahvesi, Tersine Dünya, Çamaşırcının Kızı, Bekçi Murtaza, Kardeş Payı, Önce Ekmek’tir.
Zambak, 100
Temel Eser Özetleri