Günün Kitapları | Değerlendirme: Gazeteci Özkan Saçkan
Kitapçıların raflarında yer alan 6 kitabı sizler için yorumladım.
***
TEMMUZ 1914–SAVAŞA DOĞRU GERİ SAYIM: Tarihçi yazarın sarsıcı, kaçınılmaz olarak gerilimli ve ince ince detaylandırdığı olağandışı kitabı, felaketin ardındaki figürlerin portresini ustalıkla çizerek o mahvedici bir ayın hikâyesini neredeyse dakika dakika yeniden kurguluyor. Tarihin en büyük felaketlerinden biri olan I. Dünya Savaşı’nın çıkışını yeni bir bakış açısıyla ele alıyor.
AÇ MISIN KUZUM?:“Cumhuriyet tarihimizin içinden Yeşilçam’ı çıkarırsak çok eksik kalırız. Yeşilçam sinemasını tekrar tekrar düşündüğümüzde ve yeni tespitlerde bulunduğumuzda zenginleşiriz. Bu yüzden yıllardır bizi besleyen kültürel mirasımıza farklı açılardan bakmak ve hakkında düşünmek Cumhuriyet tarihimize borcumuzdur.”
YUVADA YEŞEREN YAŞA: Drahalm lideri Eqhim, önemli leshrin liderlerini öldürebilmek amacıyla Ağrı Dağı’nın eteklerine çok güçlü bir silah yerleştirir. Bu silahın yaydığı enerji dünyada çok sayıda doğal felakete neden olur. Artık hiçbir yer güvenli değildir ve insanların gezegenlerinden tahliye edilmesi kaçınılmazdır.
BİR AYLAĞIN HAYATINDAN: Yaşamını dar kalıplar içine sıkıştırarak sürdürmek istemeyen bir genç, yolculuk tutkusuna karşı koyamaz. Uzak diyarların baştan çıkarıcılığına kapılmıştır, babasının değirmeninde çalışmaktansa İtalya’ya gitmeyi tercih eder. Kemanını alıp evini ve bildiği her şeyi terk ederek yola çıkar. Niyeti, dünyadaki yerini bulmaktır.
NE İSTERSEN DEĞİL, NEYSEN ONU ÇEKERSİN: Bu kitap sayesinde, Kuantum Tezahür Ustalığı yolunda edineceğiniz bilgilerle zamanın ötesinde bir deneyim yaşayacaksınız, hem de saniyeler içinde.
SİYAH ALFABE: Dünyanın sonunu anlatan filmler izlemişti Elif, gökyüzünü yarıp gelen ateş toplarını, korkutucu dişleriyle iblisi andıran yaratıkları, kıtaları aşıp dört bir yanı saran salgınları, silahları, robotları izlemişti. Bunların hiçbiri değil şimdi.
İşte o kitaplar:
//Politikacıların çatışmayı körüklemeleri
SEAN Mc Meekin’den TEMMUZ 1914–SAVAŞA DOĞRU GERİ SAYIM. 28 Haziran’daki kanlı eylemle başlayan ve 4 Ağustos’ta Britanya’nın da dahil oluşuyla Avrupa’daki çatışmayı dünya savaşı haline getiren süreci bu figürlerin gözünden aktarıyor. Savaşın; kaderin bir oyunu yahut kaza sonucu değil, düpedüz çıkar peşindeki politikacıların çatışmayı körüklemelerini gözler önüne seriyor. Bununla birlikte sorumluluklarını yüklenemeyen yahut tansiyonu düşürmek için büyük çaba sarf eden haysiyetli figürlerin dramına da yer veriyor.
328 SAYFA (YAPI KREDİ YAYINLARI)
//Yeşilçam’ın en sevilen yemekleri
İLKAY Kanık’tan AÇ MISIN KUZUM? Donatın Masaları-Yeşilçam’ın Duygu Yüklü Yemekleri ve İçecekleri. “Ekmek yoksulluğun, simit umudun simgesi olur. Yoksul ve onurlu olmak köylülükle ilişkilendirilirken, kuru fasulye, tarhana çorbası ve bulgur pilavı bu bağlantıyı güçlendirir. Kuzu çevirme, pirzola ise statü göstergesidir, ağaların veya şehir zenginlerinin sofralarında görülür. Tavuk, Yeşilçam’ın en sevilen yemeklerinden biridir. Alkollü içki tüketmek, özellikle de rakı; dostluğun, kardeşliğin, birlikteliğin işaretidir. Zengin ve tekinsiz erkek ve kadın karakterler viski şişelerinin önünde, arkasında ve yanında kadraja alınır. Fakirler zenginliğin tadını anlamak için viskinin tadına arada sırada da olsa bakarlar.”
160 SAYFA (ALFA YAYINCILIK)
//Narin bir tohumdan engin bir ormana
KEMAL Sinan Özmen’den YUVADA YEŞEREN YAŞA. (Döngü Üçlemesi/Üçüncü Kitap) Yeni topraklara, yeni iklimlere, yepyeni yaşamlara akacağız. Bir daha filiz verdiğimiz o gün yıldızlara baktığımızda gözyaşlarımızla sulayacağız köklerimizi, unutmayacağız. Drahalm lideri Eqhim, önemli leshrin liderlerini öldürebilmek amacıyla Ağrı Dağı’nın eteklerine çok güçlü bir silah yerleştirir. Bu silahın yaydığı enerji dünyada çok sayıda doğal felakete neden olur. Artık hiçbir yer güvenli değildir ve insanların gezegenlerinden tahliye edilmesi kaçınılmazdır. Peki insanlar, çağlar sonra yeniden yuvalarına dönebilecek, yuvalarında yeni bir yaşam yeşertebilecek midir? Döngü Üçlemesi’nin son romanı, narin bir tohumdan engin bir ormana dönüşecek insanlığın son direnişini resmediyor.
386 SAYFA (BİLGİ YAYINEVİ)
//Doğrudan okurun kalbine sesleniyor
JOSEPH Von Eichenderff’ten BİR AYLAĞIN HAYATINDAN. Şifreli yazılarımı tuttuğum hatıra defterimi ve ilk şiirlerimi Macaristan’da bıraktım. Erkek kardeşlerimi, annemi babamı, haber bile vermeden, bir veda bile etmeden geride bıraktım. Ama hepsinden de önemlisi o gün, 1956’nın o Kasım sonu, bir halka olan aidiyetimi kesin olarak kaybettim. Yazarın tek otobiyografik metni olan Okumaz Yazmaz ölçülü, kısa cümleleri, ne eksik ne de fazla sözcükleriyle doğrudan okurun kalbine sesleniyor. “Bu kitap küçük bir mücevher.” KirkusReviews. “Kristóf yaklaşık elli sayfada, başkalarının bütün bir kariyeri boyunca hedefleyebileceği şeyi başarıyor. Katıksız bir deha.” MaxPorter.
128 SAYFA (CAN YAYINLARI)
//Tezahür etmek, irade meselesi değil, bir sanattır
AYŞE Tolga’dan NE İSTERSEN DEĞİL, NEYSEN ONU ÇEKERSİN. Gördüğümde inanırım, inandığımda görürüm. Artık bir dönüm noktasındayız. Kuantum fiziği, evrenin görünenden ibaret olmadığını kanıtlayarak, kendi yaşamlarımızın yaratıcıları, hatta sanatçıları olduğumuzu da ortaya koyuyor. Tezahür etmek, var etmek, sadece irade meselesi değildir, aynı zamanda bir sanattır. Bu kitap sayesinde, Kuantum Tezahür Ustalığı yolunda edineceğiniz bilgilerle zamanın ötesinde bir deneyim yaşayacaksınız, hem de saniyeler içinde. İç dünyanızda başlatacağınız devrimsel dönüşümleri, içinde yaşadığınız dünyada tezahür ettirmeye başladığınızda, hayatın olasılıklarla dolu bir sahne olduğunu anlayacaksınız.
200 SAYFA (DESTEK YAYINLARI)
//İnsanları birbirinden ayıran öyküler
ÖZNUR Yalgın’dan SİYAH ALFABE. İlk kitabı Ağırküre (Everest, 2020) ile yarattığı öykü evrenini Siyah Alfabe ile genişleten yazar, hayatın içini çektiği anları özgün bir gözlem gücüyle ve zamanı tersyüz eden bir yaklaşımla hikâyeleştiriyor. İnsanın kendi sınırları ile insanları birbirinden ayıran sınırların gerilimine odaklanan bu öyküler, başlangıçlar ve sonlar arasında, kalmak ve gitmek arasında, yerliler, yabancılar, evler ve eşyalar arasında savrulanların içindeki çukura kulak veriyor. Dünyanın sonunu anlatan filmler izlemişti Elif, gökyüzünü yarıp gelen ateş toplarını, korkutucu dişleriyle iblisi andıran yaratıkları, kıtaları aşıp dört bir yanı saran salgınları, silahları, robotları izlemişti. Bunların hiçbiri değil şimdi. Sarsıntıyı yaşıyor, çökme sesini, yarı canlı örtünün kayaların aralık ağzından aşağıya kayışını izliyor. İçini çekiyor hayat, Elif’in bildiği hayat.
112 SAYFA (EVEREST YAYINLARI)
//