Günün Kitabı | Düşlerin Çığlığı | İbrahim Ülger
Çağdaş Rus romanının çeşitliliğini, hiç bir şey, Fransa’da aynı zamanda yayımlanan iki roman, ‘Vladimir Dudintsev’in “ İnsan Yalnız Ekmekle Yaşamaz”ı ile ‘Boris Polevoy’un “Altın’ı kadar iyi anlatamazdı. Bu kitaplardan birincisi üzerine koparılan gürültüler, siyasal heyecanlara düşkün okurları ikinci kitaptan uzaklaştıramayacağı gibi, “… Ölmeyen Toplumcu Gerçekliği…” vurgulanmasına bir anlamda, okurları yakınlaştırmıştır!
“… Varsayalım ben suçluyum, kötüyüm, hainim. Suç bireyseldir. Benim suçumdan ötürü size zulmetmeye ne hakları var? Kadınlara hakaret etme hakkını kimden alıyorlar? Anama, babama, size kötü davranmalarına gerek var mı? …” (**)-(sy.225).
“… Toplumcu Gerçeklik…” Romanı, bilimsel anlamda yazdığı kurgusallıklarla salt üst paragrafla biraz anlatmaya çalıştım. Ayrıca kitaptan alıntısı olan pasajı kısa tuttum. Çünkü bu kitap hakkında söylenecek o denli sözlerim var ki… Açıkçası anlatımlara ağırlık vererek, alıntılara açıklamalarımı boğmak istemedim!
Sanatta biçim içerik ilişkisi üzerine yapılacak her tartışma ilk bakışta gereksiz bir zahmet gibi görünebilir. Çünkü sanatı yalnızca bir biçim oyunu gibi görenler, hiç duraksamadan, sanat biçimdir deyip kestirip atarlar. Buna karşılık, sanatı belirli bir içeriğin sonucu sayan içerikçiler ise sanat içeriktir diyerek konuyu artık kesinlikle kapattıklarına inanırlar…
Oysa ; ‘Düşlerin Çığlığı’ kitabını, içerikleri bir roman tadında ve felsefi yükselmelerle okuruna aktardığı duygu selinde yazar ‘İbrahim Ülger’ düşüncelerini tam olarak da üst paragrafa göre vurgulamıştır! Çünkü sayfa ve anlatım ile konu bütünlüğüne baktığımda akıcı bir üslup ve bellekte enteresan diyebileceğim duyguların yüklü olduğunu görüyorum. Bu nedenle ‘Ülger’ bu kitabında; okurun düşünceleri tasavvur ederken, nicelik az ve nitelik varsıllığında pekiştirmeyi, adeta yazımında ön plana almış!
Gerçek şu ki, biçim-içerik tartışması yüzyıllardır yapıla gelmiş, günümüzde de yapılmakta ve yapılmaya devam edecektir. Çünkü biçim içerik tartışması, basit bir, yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkar bilmecesi olmaktan uzaktır. Eğer hala aynı şey, değişik toplum ve kültür koşullarında değişik çağlarda tartışılmaya devam ediliyorsa, bu şeyin bir başka şeyin göstergesi olması gerekir. Acaba neyin göstergesi?
Bu tür soruların yadsınamayacağı ve bilgi dağarcığınıza yeni ufuklar yükleyecek, yanıtları da çoğaltacak bir kitap ‘Düşlerin Çığlığı’…
(*) ; ‘Düşlerin Çığlığı’ / İbrahim Ülger
(**) ; Kitaptan alıntı
(***) ; Ulak Yayınları / Doğu Kitapevi