Gül-i Hamrâ | Mehmet Feti Ceylan
Biliyor musun gül-i hamrâ?!.
Yüreğime ışık olan o efsuni bakışların yoktu!..
Ama odama sinmişti yine gül kokun.
Perdede asılı kalmış, huzur veren tebessümün…
Kapı eşiğinde, virdindeydi sükûtun…
Bilirim gül-i hamrâ!..
Diyar diyar gezip aranılana vefa,
Özlemi ve hasreti çekilene sevda,
Engin bir gönülde “yok” olana âşık derler.
Maşuk için goncagüldür madde üstü gönüller.
Bilirim, gönlü engin olanın sevdası derin,
Vefası temiz olanın aşkı “hiç” olurmuş.
Bilir misin gül-i hamrâ?!.
Yüreğimdeki sancı kaçıncı hasadın arifesinde?
Ömür ki!..
Yaşanmamış baharın keşkeleriyle,
Akıp giden zamanın dönen dairesinde…
Bilirim gül-i hamrâ!..
Mevsimler geçse de…
Bir hüznün kıyısında buluşur elbet yarım kalmış hayaller.
Düş’te kalmak da var,
“Ömrüm” dediğin bir sabaha uyanmak da…
Ömür ki!..
“An” kadar yakın, “dem” kadar uzak…
Ömür ki!..
Hep seni sevecek, hep seni bekleyecek…
…
Memdoğlu