Dolar 34,9466
Euro 36,7211
Altın 2.977,22
BİST 10.125,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 15 °C
Açık

Göç Yollarında, Sular Durulmuyor | Engin Günay

15.08.2021
504
A+
A-
Göç Yollarında, Sular Durulmuyor | Engin Günay

Denizler, göç yolları, mülteciler… Neyseki, dünya üzerinde hala duyarlı insanlar var.

“Kısa bir nefes almak için suyun yüzeyine çıkmak ve sonra tuzlu suyu emmiş giysilerin ağırlığıyla yeniden sulara gömülmek; bunlar birbiriyle yer değiştirirler. Önceleri daha çok nefes almak ve daha az su yutmak sözkonusudur. Sonra oran tersine döner; daha az hava, daha çok su. Bir an gelir ki beden çırpınmayı bırakır, ciğerler hava kabarcıkları salar, boşalan yeri daha fazla tuzlu su alır. Bunu ölüm izler, beden hafifçe bükülerek denizin derinliklerine doğru yavaşça çekilir.”

Yukarıdaki başlık ve kısa alıntı bir gazetecinin denizlerde boğularak can vermiş binlerce insana ithafen yaptığı konuşmasından.* Neyseki dünya üzerinde hala duyarlı insanlar ve WatchTheMed AlarmPhone**, Sea-Watch, Sea-Eye gibi sivil kurtarma misyonları var. Onlar sayesinde ölümlerin sayısı azalmasa bile, bir ölçüde artışı engellenebiliyor.

Ege’nin, Akdeniz’in hırçın sularına açılmış uyduruk bir bottan kendilerini sahile atarak canını kurtarabilmiş cehennem yolcuları, bu dünyanın lanetlileri onlar. Ya denizin öte yakasına ulaşabilenler? Onlar için yolculuğun sonu gelmiş midir? Kaçıncı etaptır bu? Ulaşabildikleri her yerde bir hayal kırıklığı bekler onları. Yunanistan’ın, İtalya’nın, İspanya’nın, Fransa’nın sahil kentleri hep daha ötelere ulaşmaya çalışan mültecilerle doludur. Hep daha ötelere! Umut tükenmedikçe umuda yolculuk bitmez. Hedefe varmış olsalar bile yolun sonu anlamına gelmez bu, gerçekte “yolun sonu” hiçbir zaman görünmeyecektir. Dikenli çelik telleri, duvarları, denizleri aşmış olsalar bile onları bekleyen yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve ötekileştirmedir.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı Engin-Gunay-Gocer-Dunya-kitabi-yazar-goc-hikayeleri-saiir-2.jpg

Devletler açısından rakamların ve pazarlıkların konusudur onlar. Aylin gibi, ölü balıklar misali sahillere vurmuş çocuklar bile katılaşmış vicdanları uyandırmıyor artık. Belki medyada küçük bir haber ya da sosyal medyada anlık görüntüler olarak geçip gidiyorlar, hepsi bu. Geçtiğimiz günlerde Siirt doğumlu 22 yaşındaki Barış Yazgı müzik eğitimi almak için Belçika’ya ulaşmak istiyordu, aralarına katıldığı mültecilerin yazgısını paylaştı. Cesedi, yanında götürdüğü keman kutusuna sarılmış halde bulundu, kemanı onu suyun yüzeyinde tutmaya yetmemişti.

Barış’ın yazgısı gösteriyor ki, sorun sanıldığından çok daha karmaşık. Bugün dünya üzerinde çeşitli nedenlerle yaşadıkları ülkeleri, toprakları terkedip geleceklerini başka coğrafyalarda arayan insanların sayısı on milyonlarla ifade ediliyor. Devletlerin bulabildikleri çözüm ise; sınırları kapatmak, duvarlar ve tel örgülerle çevirerek kendilerini güvenli bölgeler haline getirmek. Oysa bunun bir çözüm olmadığı açık, göç dalgalarının arkası gelmiyor ve gelmeyecek. Bilim insanları önümüzdeki dönemde sadece savaşlar değil, iklim, kuraklık, açlık gibi nedenlerle onmilyonlarca insanın daha yollara düşeceğini söylüyor.

Avrupa Birliği, Türkiye ile yapılan göç anlaşmasına benzer pazarlıkları şimdi Libya gibi ülkelerle sürdürüyor.

Açıkçası; Türkiye’nin şantajlarına mecbur kalmamak için alternatif yollar peşinde. Oysa Libya’da merkezi otoritenin yokluğu, Büyük Sahra çöllerini aşarak oralara gelebilen insanların kabilelerin, çetelerin, kadın ve çocuk tacirlerinin eline düştüğü biliniyor. BM raporlarına göre onbinlerce çocuk şimdiden kayıp, bunların akıbeti bilinmiyor.

Peki Türkiye milyonlarla ifade edilen mültecilerini ne yapacak? Bu insanların günün birinde ülkelerine geri döneceğini ummak boş bir beklentidir, çoğunluk dönmeyecek. Siyasi iktidar onları şimdilik çift yönlü bir şantaj aracı olarak kullanıyor. Avrupa’ya karşı; üzerinize salarım tehdidini savuruyor, içeride muhalefete karşı ise yandaş kazanacağı bir oy potansiyeli olarak görüyor. Oysa bu insanların ihtiyacı olan eğitim, meslek ve iş edinme olanakları.

Yüzbinlerce okul görmemiş çocuğu ne yapacaksınız? Şimdiden kayıp kuşaklar yetişiyor. Buna karşın halk arasında bu insanlara karşı bir düşmanlığın oluştuğu görülüyor. İşte en tehlikeli olan da bu. Düşmanlık ve nefret, karşı düşmanlığı ve nefreti besler! Fransızların bir zamanlar eski sömürgelerinden gelmiş vatandaşlarına; Cezayir ve Magrip kökenlilere yaptığını yaparsanız, şimdi sokaklarımızda mendil satan, itilip kakılan, merdiven altlarında karın tokluğuna çalıştırılan, evlerde kuma olarak kullanılan ve böyle pazarlanan çocukları şehir varoşlarında arabalarınızı yakarken veya potansiyel canlı bombalar olarak görebilirsiniz.

*) Meli Kiyak, 19. Eylül 2015, Berlin’de TAZ Panter Ödülü’nü aldığında yaptığı konuşmadan.

**)WatchTheMed AlarmPhone (Akdeniz Gözlem Alarm Telefonu) denizlerdeki yoğun ölümler başladıktan sonra Ekim 2014’te aralarında bu botlardan sağ kurtulmuş gönüllülerin de olduğu uluslararası aktivistler tarafından oluşturuldu.

KAYNAK: 2017 Mukavemet Dergisinde yayımlandı… & http://www.e-guenay.ch/

—-

Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.   http://yaziatolyesi.com/   Editör: Hatice Elveren Peköz   Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com   GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.