Gizimera’ya Notlar-6 / Gökhan Barış Pekşen
Eşlik eden ruhundan öperim..
Karanlık bir hayatın sunduğu yaşamdan ne beklenebilir ki –
sadece trajedi ve gözyaşı
birazda kusulan tuvaletlerin o mide bulandırıcı görüntüsü..
Kalabalık ve yılğın bir şehir burası Gizimera
kendi ıssızlığınla baş başa,
kendini arıyor insan
kendinden bir parça –
zamansız bir yaşantı
karanlık bir adamı doğuruyor..
24:50 – Kadıköy/ Kadife sok. No:16
İçim titriyor Gizimera
ne zaman ısınacak bu beden?
– 42 sene önce çöktü bu karanlık sana Barış..
Hemde sayfalarca kelimelerle,
yazdığın o beyaz kağıtların üstüne kayan bir meni gibi,
yağmur taneleri gibi şehre çakıldı bu kelimeler..
İnanmıyorum sana Gizimera
biliyorsun –
her zaman inandım,
ama bu sefer –
bu söylediklerine inanmıyorum..
01:20 – Kadıköy/ Rexx’in sokağı
– Kalk yerinden Barış,
hadi kalk..
Senin zarif parmaklarının üzerine çıkarken o son kadeh,
o filmin son sahnesi gibi parmaklarının uçlarında dönmeye başlasın zaman..
Gerek yok etrafına üşüşen insanlara bir şeyleri göstermeye..
02:40 – Kadıköy/ Hera
Karanlık oda da sallanan bir sigaranın tende bıraktığı acı kadar sahteydi o an Gizimera..
Gerçek olan tek şey,
gözlerimin arasına sıkışmış sevgiydi..
05:20 – Kadıköy/ Rıhtım cad. No: 62
– Bu sabah senin hakkında konuşalım Barış..
Hatta bu sabah ”Çağrı” diyelim..
Varoluş diyelim..
Bu sabah tamamen senin olsun..
Sen istenmeyen tüm muhabbetlere ortak olurken,
olmamış sayalım..
Kitaplarla,
şarkılarla
ve
şiirlerle..
Silah yerine kalem..
Acı yerine kağıt olmuş gibi yapalım..
Şiirlerle süsleyelim bu sabahı,
Güneşe ve tüm insanlara haykıralım..
Orda mısın Barış?
Hadi,
sana diyorum..
Uyan artık –
odanın içinde delicesine dönmeye başladığında,
bende yitik düşlerim ve bedenimle eşlik ettim sana..
08:10 – Kadıköy/ Rıhtım cad. No:62
Unutma bu günü Gizimera,
koca bir devrin gününü unutma..
Barış’ın doğmamış çocuklarını..
Söylesene Gizimera –
Barış’ın doğmamış çocuklarını..
Varoluş,
Tanrı olabilmekti Gizimera..
Güce bu kadar ihtiyaç duyan varlığın bir cümlesiydi belki de..
Düşüncelerimin içinde kayboluyorum Gizimera..
Sanki zaman,
evrene tecavüz etmiş gibi yerde yatıyordu..
Gözyaşlarım yanaklarından yere düşüyor ve uçurumun kenarına doğru yavaşça yürüyordum..
Hımm,
hımm
”diyerek, kendimi sivri kayalara bıraktım..
Sanki özgürlüğü hissediyor
ve öylece yüzüme çarpan rüzgarı dinliyorum..
Özgürdüm ama ölüyordum Gizimera..
Çünkü!
Ölüm,
özgürlüğün bir başka nedeniydi..
Ve ben artık bıraktım;
yaprak olmayı istemeyi..
Savrulmak istemeyi..
Üzerini kapatmaya çalıştığım her şeyin üzerine yeni bir sayfa aramayı bıraktım..
Bu son sayfa,
son yaprak ve savrulmak..
Dedin ya,
yaşıyorsun,
yaşıyoruz..
Bir bomba patladı içimde ve öldü tüm fotoğraflar,
insanlar..
Ben bildiğimi sanırken,
Tanrılar tarafından gönderilmiş bir acıya eşlik eden uzun süreli aşk tekrardan dirildi ruhumda bu sabah..
– Gökhan Barış Pekşen
– Gizimera’ya Notlar/6
– 09122018