Gel Sevgilim | Ömer İdris Akdin
Gel sevgilim biraz
soluklanalım. Çok düştük biraz soluklanalım.
Maviye çalan bir çocuk geçsin gözlerimizden. Kara bir günü daha ifşa ettik mavilenelim.
Bir geceye daha sızdığımızın resmidir bu, bir karanlığı daha patlattığımızın.
Çok sesli bir koro orotoryomuzu yapın.
Cümlelerin arasından sızıp bulanık bir ırmakta sır olalım.
/ Son virdine yataklık
yapacağımız bir derviş bulalım.Çıtı pıtı bir kente, tedavülden kalkmış ağır
nefeslerle girelim. Ve kenarı çentikli bir bilboardın tam ortasına bağdaş
kuralım.
Gel sevgilim, kapısı çalınmış evleri, yüzüne bakılmayan yetimleri hırkamızın
altında, yüreğimizin boşluğunda saklayalım. /
Ah toprak künhüne varamadığımız
rüyalar, kaç yerinden çatladı bir tohum, sis neden ellerimizden akar, hangi
işaret bu kumpası bozar ve gözlerin neyin rengine çalar?
Bir geceyi daha bölelim, bir dilim sana bir dilim aç kurtlara…
Dudaklarım mühürlendi sevgilim sandım yeryüzü mühürlendi. Tenimde zahit bir
ateş.
Ey aşk suretinde gelen yalan. Kocaman bir yüreğe değer gibi geçtin
sokaklarımdan.
Ne kadar da sırnaşık bir heyüla göğümüzde asılı kalan güneş.
Dışın zaptedilmez harami. İçin sevgilim uyut beni.
Ruhumuzu darp eden isyan, erimez
de saçaklarımızdan sarkarsa ihanet.
Cinneti o zaman sözlerinde tutuklu kalmış susuşlarım say.
Kabil emziren bir zamanla sürgit yoldaşların kahrı düşlerimizi kundakladığında
bir sen bil herkes değilsin.
Ruhumuzun aynasında saklı kalan
bir vahadır örgütlenmiş bu bahar.
Sen bilirsin bu kokuyu, yusuf’un zindanındaki küf, bu buğu.
Üzerimize serpilmiş kıyımdır; ya coğrafyamız talan ya da sevincimizin atıldığı
bu dipsiz kuyu.
Alnımızın çatından sarkıtılmış sarkaç mahşerin tam ortasından geçip hüznümüze
dokunuyor.
Ve ruhumuz sevgilim ölüm görmüş yalnızlıklara gömülüyor.
Uzatmalı bir iklim bu. Hiçbir
şey kadar masum.
Buğday teninde bir sözcük düşer kalbine. Başak renginde bir bahar çağır.
Ağlayan coçukların gözyaşlarnı çal. Sıkılmış bir yumruğun öfkesini tasdik et.
Ve öğret bana sevgilim demirin ve mizanın kavlince
Nedir sabrımızın gergefine takılıp kalan bu ayrıksı
Bu sukunet…
Ömer İdris Akdin
Yolcu Dergisi
Sayı: Kırk