GEL | Gülçin Yağmur Akbulut
Sana gel demek
metrelerce kör kuyuya
düşürmek içimdeki
helezon çizen
umudu
avazınca haykırmak
dağların zirvesinde
sana git demek
Seni özlemek
en fırtınalı gecelerde
altında devinmek sağanakların
iliklerine dek ıslanmak
hayta bir afacanın
mahcup gözlerinde uslanmak
Biliyorum ki seni çağırmak
esrik tren katarlarının
dizi dibinde ezilmek
bulanık seherlerin
avucumda erimesi çiğ tanesiyle
gecenin bitmek bilmemesi
güneşin unutması doğmayı
Sensiz gülmek munis bir kedidir
soba başında gerinen
seni düşünüyor olmak
gonca gül dikeninin
yüzlerce kez batması aynı yerden
ardına bakmadan gitmen
evladı anneden
koparmak gibi gelir bana
ağacı kökünden sökmek gibi
Senin hasretine düşmek
beynime sürülmüş
kuyruğu beş boğumlu
akrepler misali
hani kalbimi kör halatlarla
demir pençelerle
sökmek emsali
damarlarımı kesip
oluk oluk kaynatmak timsali
Seni özlemek
bakır menziller arkasına
bir köşeye kıvrılıp
umarsız sönmek gibi
Hadi kalk gel
dağları delmeyeceksin
parmaklıkları kırmayacaksın
güneşi ayı eline almayacaksın
güllerle değil bana
dikenlerle gel
ateşten yalımlarla gel
gel de
ölümlerle gel
Karakedi Dergisi Sayı 39