Eylül | Yılmaz Pirinççi
Ahh yüreğime düşen öpüşlerin sızısı
Nasıl kanıyor tenime düşmeyen dudaklarının izi
Ellerim nasıl böyle kötürüm
Nasıl çekiliyor canım.
Bir bilsen.
Eylül
Uzayan gecelerin mevsimi
Hasretin sarısı Eylül
Bir de iç kanatan özlemlerin mevsimi.
Şimdi hangi denizin mavisinde o çocuk çığlıkları.
Tepemizde uçuşan kuşlardan ne kaldı geriye
Hangi yağmurları biriktiriyor zaman
Küfredilesi bu yalnızlık niye hep bize
Üşüyor ruhum cehennem sıcağında.
Ertelenmiş her şey doldurmuştur artık miadını.
Tersine esen bir rüzgar çarpar bütün sesleri
Yüzünde ikindi gölgesi bir sessizlik.
Şimdi.
Kendine dağ olmak zamanı.
Hadi ,öp yalnızlığını alnından.
Kutsa kendini kendinde.
Eni sonu bir hayat işte.
Vur, kır,parçala yüreğini satırlara düşen gözlerin sunak kaselerinde
En iyi sen oynadın bu intiharı.
Şimdi, kendine ses olmak zamanı
Eylül
Ölmelerin zamanı.
Kan kızılı bir özlemdi oysa
Adını koyamadığın acılarda adını haykıran.
Seni bütün hasretlerinden öpen o ses.
Eylül.
Şimdi yeniden doğmaların zamanı.
Yılmaz Pirinççi
….