Eylül Sızısı | Metin Soydeveli
Ne olursun alıştırma beni sensizliğe
Ölümün bir başka halidir sensizlik
Lamba desem, is desem kim bilip anlayacak
Fitildeki alevin tir tir titrediğini rüzgârın nefesiyle
Kör karanlıklardan, kör kuyulardan su çekmeye
Kimse ikna edemezdi beni. Böyle uysal, kırılmış bir su
Yangın sonu yorgunu bir duman sızısı olmazdım
Ağustos yorgununu yüreğimde olmazdı bir eylül sızısı
Hiç erik çalmadım başkalarının bahçelerinden desem yalan olur
Bal tadında yemişler koparmaya sen çağırdın beni ağustos bahçelerinden
Sen alıştırdın şarap rengi gözlerine eylül akşamlarında
Şaraba ekmek bandırıp yemeyi senle öğrendim
Ben alışkın değilim böylesine durgunluğa
Yükseklerden geliyorum bayır aşağı koşa koşa
Dilimde akarsuların şen şakrak türküleri…
Hapis olamam böyle bezgin bir göl durgunluğuna
Bilirsin ateş bile usanır yanmaktan, sonu kül
Kül bir dinginlik halidir aşk ateşiyle yanmasını bilene
Kimse avuçlamak istemez kor halindeyken közü
Kulağımda rüzgârın sesi, hadi diyor eylül: uçurayım seni
Dizelerime sinen hasret senin gurbet akşamlarından
Dünya üstüme çökmüş altında kalan yalnız benmişim
Boz bulanık sularda kalmışım, düşlerinde bile yerim yok
İstesen bağışlardın cenneti bana, şimdi ölümden öte köy yok
İşte, sen gidiyorsun, ardında bıraktığın eylül sızısı!
Metin Soydeveli
14.09.2020 İzmir