Edebiyat ve Sanat Dünyasından Kısa Duyurular
KERİM ÖZBEKLER / GAZETECİ-YAZAR-ŞAİR
Şair Hüsnü Sönmezer;Cuma günleri, saat.14.00’de. Kanal İzmir TV’de ”Yürekten Dökülenler” adı altında, ”Şiir-Edebiyat ve Müzik Proğramı” yapmaktadır. 0-532-6420520 nolu WhatsApp hattı üzerinden, adınızı ve soyadınızı yazarak mesajlarınızı gönderebilirsiniz. İlgilenenlere, önemle duyurulur.
*******
AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN BOSTON EYALETİNDEN YAYIN YAPAN VE DÜNYANIN HER TARAFINDAKİ TÜRKLERE ULAŞABİLEN TÜRKİSHNEWS YÖNETİCİSİ DİYOR Kİ;
Dünyanın neresinde olursanız olun Türk’ler, Türkiye veya Türkçe hakkında yazılar yazıyor, çevrenizde olup bitenlerle ilgili yerel yada global, bize haberler göndermek istiyorsanız, hemen şimdi Turkish Forum için yazı yazmaya başlayabilir, “vatandaş gazeteci” olabilirsiniz. Dilerseniz anonim kalarak da yazı yayınlayabilirsiniz.
https://www.turkishnews.com/tr/content/2020/10/29/vatandas-gazeteci-olun/
********
Kitap mı, yazdınız ?
Luna Yayınları-İçel Sokak, No.13/4 Kızılay-Ankara
Tel.0-312-4335070 E Posta.bilgi@lunayayinlari.com
Web Sitesi.https://lunayayinlari.com
/ Hizmetinizdedir.
*******
YILKAD YAYINLARI 1.ÖYKÜ YARIŞMASINI KAZANAN YAZARA 1.500, İKİNCİSİNE 1.000. ÜÇÜNCÜSÜNE 500 LİRA ÖDENECEK.(SON KATILIM TARİHİ.06 ARALIK 2020 PAZAR).
AMAÇ;
Saklı kalmış kalemleri keşfedip yüreklendirerek edebiyat dünyamıza soluk katabilecek yeni yazarlar ortaya çıkarmak ve Halide edip Adıvar’ın değerli anısını yaşatmak.
ÖYKÜ YARIŞMASI ŞARTLARI;
-Yarışmaya ülke geneli 18 yaş üstü bütün öykü severler katılabilecektir.
-Yarışmaya Seçili Kurul Üyelerinin birinci derece yakınları ile Yılkad Yayınları bünyesinde kitabı basılmış olan yazarlar katılamaz.
-Yarışmacılar yarışmaya bir öykü ile katılabilir.
-Yarışmaya katılacak öykülerin konusu serbesttir.
-Her yarışmacı, kendisinin yazmış olduğu bir öykü ile yarışmaya katılacak olup yarışmaya katılan eserin daha önce herhangi bir yerde yayımlanmamış olması gerekmektedir. Alıntı veya kopya olduğu tespit edilen eserler iptal edilecektir.
-Öyküler: Bilgisayar ortamında, Times New Roman yazı karakterinde, 12 punto ve 1,5 satır aralığında yazılacak olup 15 sayfayı geçmeyecektir. Kriterlere uygun olmayan eserler değerlendirilmeye alınmayacaktır.
-Yarışmaya katılan eserin sol üst köşesine rumuz yazılacaktır. Aynı rumuz “Başvuru Formu”na da yazılacaktır.
-Öykülerin hukukî sorumluluğu yazarına aittir. İntihal veya üçüncü kişilerin telif hakkı gibi durumlarda, sorumluluk yazara aittir.
-Yarışmaya katılan öykülerden dereceye girenler veya yayınlanması uygun görülenler, ek bir telif hakkı iznine gerek kalmaksızın, bir kitapta toplanacaktır.
ÖYKÜLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KRİTERLERİ ŞU ŞEKİLDEDİR;
-Öykü başlığının ilgi çekici olması ve öykünün içeriği ile uyumu: 10 PUAN
-Kurgunun etkililiği ve özgünlüğü: 10 PUAN
-Kurgu, karakter ve olayların uyumu /Zaman örgüsünün doğru işlenmesi / Öykünün inandırıcılığı /içeriğin bir bütün olarak sunulabilmesi: 50 PUAN
-Karakter, mekan ve çevre betimlemelerinin etkinliği: 10 PUAN
-Türkçenin etkin kullanılabilmesi: 10 PUAN
-Paragraf düzeni/ imla ve noktalama işaretlerinin doğru kullanımı: 10 PUAN
-Eserler, Word formatında hazırlanarak yilkadyayinlari.oykuyarismasi@gmail.com adresine yüklenecektir.
-Eserini belirtilen adrese yükleyen eser sahibi yarışma şartnamesinde belirtilen kuralları kabul etmiş sayılacaktır.
-Kitaplaştırılacak eserlerin basım, yayın ve telif hakları Yılkad Yayınları’na ait olacaktır.
BAŞVURU;
Yarışmaya katılacak eserler, yilkadyayinlari.oykuyarismasi@gmail.com adresine, 6 aralık 2020 günü, saat 24:00’a kadar gönderilmelidir. Başvuru formu eserle birlikte aynı e-posta adresine gönderilmelidir. Eserlerin ilk sayfasının sol üst kısmında ve Başvuru Fomu’nda belirtilmiş olan rumuz yazılı olmalıdır.
FAALİYET TAKVİMİ;
Eserlerin Son Teslim Tarihi: 6 Aralık 2020
Dereceye Girenlerin Açıklanması: 1 Ocak 2021
ÖDÜLLER;
Birincilik: 1500 TL
İkincilik: 1000 TL
Üçüncülük: 500 TL
İlk üç dereceye giren öyküler ve seçici kurul tarafından basıma uygun gören öyküler kitaplaştırılacak olup basım sonrasında yarışmacılara birer adet ücretsiz olarak gönderilecektir.
*******
ÜMİT KAFTANCIOĞLU ÖYKÜ YARIŞMASINI KAZANAN YAZARLARIN ÖYKÜLERİ KİTAP OLARAK BASILACAK.(SON KATILIM TARİHİ.31 ARALIK 2020 PERŞEMBE)
ÜMİT KAFTANCIOĞLU ÖYKÜ YARIŞMASI ŞARTLARI;
-Eser sahipleri yayımlanmamış ve ödül almamış tek öykü ile katılacaklardır. İsteyen tek öykü ile de katılabilir. Konu sınırı yoktur.
-Öyküler (bilgisayarda yazılmış) en az 2 en çok 14 sayfa olacaktır.
-Öykülerin yazılı olduğu dosyanın sağ üst köşesine büyük harflerle rumuz yazılacaktır. Kesinlikle gerçek ad ve soyadı belirtilmeyecektir.
-Katılımcılar öykülerini 4 kopya olarak gönderecekler ve gönderinin içine ayrı bir dosyada kısa özyaşamı, adresi ve telefon bilgilerini belirteceklerdir. Aksi durumda öyküler değerlendirmeye alınmayacaktır, yarışmaya isteyen herkes katılabilir.
-Değerlendirme 1., 2., ve 3. şeklinde olacak, ilk 10’a giren öyküler kitap olarak basımı yapılacaktır. Dereceye giren katılımcılar plaket ve kitap seti ile ödüllendirileceklerdir
-31 Aralık 2020 son katılım tarihidir. Gecikmelerden ve kaybolmalardan düzenleyen kurum sorumlu değildir. Öykü yarışması sonuçları 01 Nisan 2021 tarihinde basın yolu ile açıklanacaktır.
-Yarışmaya katılacak olan tüm katılımcılar dereceye giren öykülerin kitap olarak basımını kabul etmiş sayılır.
SEÇİCİ KURUL;
Adnan Özyalçıner
Osman Şahin Zeynep
Aliye Mehmet Güler
Öner Yağcı
Feyza Akbulut Öner
Hakan Cucunel
Öztürk Tatar.
TESLİM VE GÖNDERİM ADRESİ;
Öztürk Tatar
2021 Ümit Kaftancıoğlu Öykü Yarışması
Yüzyıl Mahallesi, Barbaros Caddesi, No.109-A
Bağcılar-İstanbul
TEL.0-531-6084033
*******
İhsan Sert
Kastamonu Sanat Evi
Şiraze Yazı ve Şiir Dergisi
Cumhuriyet Mahallesi, Yasemin Park Sitesi, K-7. Blok, D.11
Osmangazi-Bursa
Tel.0-542-7267189
E Posta.irtibat@sirazedergisi.com
Web Sitesi.sirazedergisi.com
NOT.Dergi adresine, yayınlanması için yazı ve şiir iletebilirsiniz.
******
Fatih Dündar
Bayburt Tarih Kültür ve Edebiyat Derneği (BAY-DER)
Genç Osman Mahallesi, Muteber Sokak, Yeni Toki Konutları, No.2 Bayburt
Tel.0-458-2107050 veya 0-533-2548179
Faxs.0-458-2107050
E Postalar;
fatih_dundar@msn.com
69bayder@gmail.com
Web Sitesi.https://www.bayder.org.tr/
******
KİTAP VE MEKTUP BEKLEYEN CEZAEVİ MAHKUMLARI…
Önder Başpınar
E Tipi Kapalı C.İ.K. B-4 Koğuşu
Ümraniye-İstanbul
******
Ali Eyibas
Kayseri Kapalı Ceza Evi İnfaz Kurumu 2.Kısım3.Koğuş
Gültepe-Kayseri
******
Ali Rıza Sertkaya
Ermenek M Tipi Kapalı Ceza Evi, C-8 Koğuşu
Ermenek-Karaman
******
Kadem Kalın
İ.Tipi K.C.İ.K. A-55 Koğuşu
Kalkandere-Rize
******
Özkan Özbilen
Ceyhan M Tipi Kapalı Ceza Evi Koğuşu, A-13
Ceyhan-Adana
******
Harun Keskin
T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, A-1 Koğuşu
Boğazlıyan-Yozgat
******
Hüseyin Temirlioğlu
E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, C-1 Koğuşu
Nazilli-Aydın
******
NOT.Bilgiler, Posta Gazetesi’nden temin edilmiştir.
*******
SİSTEMLİ YAĞMACILIKTAN, DİJİTAL YAĞMACILIĞA GEÇİŞ…
Bülent ESİNOĞLU
bulentesinoglu@gmail.com
Bir üretenler vardır. Bir de üretilenleri gasp edenler. Bu yağmanın hikayesi, ta Orta Çağ’a kadar uzanır.
Günümüzde yağmanın işleyişi Dolar üzerinden inşa edilmiştir.
İmtiyazlı aşırı zenginler, ürettikleri dolar üzerinden kurdukları Finans Sistemi, çağımız yağmasının anahtarıdır.
Üretenlerin üretimine el koymanın meşrulaştırılması, para üzerinden yapılır. Finans sistemi denilen mekanizma; kâğıdı ucuza alıp, pahalıya satma düzenidir. Finans Sitemi değer üretmez, aracı bir sistemdir. Bir anlamda üretilene el koyma işlemidir. Değer üretmeyip değer gaspının yürütülmesinin yeni yolu Dijital Dolar olacağa benzer
Çin’in dünya finans sistemi üzerinde ki ağır etkinliği, Dolar dünyasında büyük bir türbülansa yol açtı.
Alibaba ile Dijital Yuan’ın kullanım alanını Çin genişlettikçe, Batı dünyasında bir para/döviz telaşıdır aldı yürüdü. ABD seçimlerinden çok bu konu tartışılıyor. Bu işin secime etkileri daha önemli oluyor.
İMF Başkanı Bretton Woods sistemine geri dönüş çağrıları yapmaya başladı. Hatta Çin’in, ABD ile ortalık yapmasını önerdi.
Dijital Dolar’a geçmek, Amerika’da orta sınıfı ve küçük bankaları alarm durumuna getirdi.
Esas itibariyle yeni para tartışması, bir yeni rejim tartışmasıdır. Dijital para ve dijital cüzdana geçilince, ticari bankalar aradan çıkacak, merkez bankalarıyla kişi ve kurumlar doğrudan muhatap olacaklardır.
Ancak, burada en kritik soru; Dijital Dolarları, imtiyazlı zenginler mi üretecek ve yönetecek? Yoksa merkezsiz bir konumda olan, Bitcoin’de olduğu gibi bir sistem mi oluşacak?
Ticari bankalar, ya kendilerine bir yol bularak adapte olacaklardır, ya da öleceklerdir.
Gelecek olan dijital döviz için iki önemli sorun vardır.
Birincisi ve her şeyden daha önemlisi; bu yeni para insanları özgürleştirecek mi, yoksa daha fazla köleleştirecek midir?
İkinci konu; demokratikleşmiş bir paraya mı ulaşacağız, yoksa servet sınıfı tarafından daha sıkı denetlenen toplumlara mı dönüşeceğiz?
Dedim ya para bizim özgürleşmemiz ve demokratikleşmemizin ana mekanizmasıdır. Üreten halktır, toplumdur, millettir. Ürettiğine karşılık gelen değeri kendisi mi belirleyecek, yoksa bu yeni para ile üretimine el mi konulacaktır ? (22 Ekim 2020 Perşembe)
*******
BACA TEMİZLERKEN ÖLDÜRÜLEN ÇOCUKLAR!…
1666 senesinde büyük Londra yangınında koca şehir tam 4 gün boyunca yanmış ve sonrasında oluşan büyük hasar, İngilizleri yangın ve bina güvenliği konusunda önlemler almaya itmiş. Yeni yürürlüğe konulan inşaat yönetmeliklerinin bir parçası olarak, ev bacalarının belirli bir şekilde, eskisine göre çok daha dar bacalar olarak inşa edilmesine karar verilmiş. Bunun yanı sıra bacaların tıkalı olmadığından emin olunması için, periyodik baca temizliği herkes için mecburî hâle getirilmiş.
Dönemin İngiltere’sinde de mantar gibi baca temizlikçileri türemiş. İngiliz baca temizlikçileri, çok dar ve yüksek olan bacaları temizlemek için küçük çocukları kullanıyorlarmış. Usta temizlikçiler, fakirlikten kırılan ailelerin çocuklarını satın alıp (!), çırakları olarak çalıştırıyormuş. Gerçekte ise bu çocuklar çıraklık yapmayıp, sadece karın tokluğuna, hiçbir maaş almadan çalışmak zorunda kalıyor ve birçoğu orta yaşlarını bile göremiyorlarmış.
Çocukların daha kemikleri bile tam gelişmeden sürekli girmek zorunda bırakıldıkları saçma sapan pozisyonlardan ötürü, hemen hepsinde gelişim bozuklukları ve gözle görülür fiziksel kusurlar ortaya çıkmış. Çocukların dizleri ve eklemleri en çok etkilenen bölgeleri olurken, ciğerleri zehirle doluyor ve gözleri iltihaplanıyormuş. Zalim ustaları, çocuklar fazla büyümesin diye bu çocukları özellikle gerekenden az besliyor, dolayısıyla ufak ve çelimsiz kalmalarını sağlıyormuş.
Kayıtlara geçen ilk meslek bağlantılı kanser vakaları da bu yavrucaklarda görülmüş. Baca temizliği yapan erkek çocukların birçoğunda, yetişkinliğe ulaştıklarında testis kanseri vakaları görülmüş ki bu o dönem için hem çok acı veren hem de ölümcül bir kanser türüymüş. Çocukların bir kısmı ise temizlemek için girdikleri bacalarda sıkışıyor ve türlü nedenlerden orada ölüyormuş.
Bu mazlum ve masum çocuklar genellikle usta temizlikçilerin bodrum katlarında, baca temizliği malzemelerinin dibinde uyuyormuş. Yaygın inanışa göre yılda sadece 3 kez banyo yapmalarına izin veriliyormuş ve gece gündüz çalışmalarına rağmen, yılda sadece 1 gün tatil yapıyorlarmış.
Yavrucakların bu çilesi yaklaşık 200 yıl boyunca sürmüş. 1875 yılında George Brewster adlı 12 yaşındaki bir çocuğun temizlemek için girdiği bir hastane bacasında sıkışması sonucu, çocuğu kurtarmak için bütün hastane duvarı yıkılmış olsa da, çocuğun aldığı yaralar sonucu ölmüş olması bardağı taşıran son damla olmuş. Sonunda, 200 yıl gecikmeyle çocukların baca temizliğinde kullanılması İngiliz parlamentosu tarafından yasaklanmış. 12 yaşındaki George, İngiltere’de baca temizliği yaparken ölen son çocuk olmuş…
******
125.000 LİRA MAAŞLI BÜROKRAT…
Mehmet FARAÇ
Yeniçağ Gazetesi
farac65@gmail.com
Siyasetin medya ile birlikte her şeyi örtbas etmek, muhalifleri sindirmek ve yaşamsal soruları bile bertaraf etmek için çırpındığı bir dönemde, kamu vicdanını yaralayan olayların başında sadece “özelleştirme” talanı gelmiyor…Son yıllarda köprü ve hastaneler üzerinde yoğunlaşan yap- işlet-devret rezaletinin, ülke bütçesini darmadağın eden, doğmamış çocuğu bile borçlandıran bir sinsi tuzağı var ki, vahamet her açıdan diz boyudur…Geçiş garantili köprüler, hasta garantili hastanelerle ilgili skandallar ardı ardına gazetelere yansırken ve bu ülkede her yurttaş gitmediği hastanenin- geçmediği köprünün borcunu ödemeye zorlanırken, işte bu skandalları sorgulama olanağı bile kalmayacak artık!..Çünkü torba kanuna konulan bir madde ile köprü, hastane ve benzeri yatırımlarla ilgili harcamaların içeriği ve boyutları açıklanmayacakmış!..
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nun ilk gündem maddesi, AKP’li milletvekillerinin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunulan 17 maddelik, “Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” olmuştu…İktidar istediği için, bundan böyle bütçe hazırlama sürecinde “fonksiyonel sınıflandırma tablolarına” yer verilmeyecekmiş…Bu da bakanlıkların bir sonraki yıl ödeneğinin nerelere harcanacağının gizli kalmasına neden olacakmış…Velhasıl, iktidarın köprü, şehir hastanesi, yol, hizmet binası gibi yerler için müteahhitlere yaptığı ödemelerin içeriği bir daha öğrenilemeyecekmiş…Düzenlemenin Anayasa’yı ihlal anlamına geldiğine dikkat çeken muhalefet milletvekilleri torba yasadaki çok sayıda maddeye itiraz etmiş ama bu ülkede herşey oldu bittiye getirildiği için, Meclis’teki gücünü kullanan AKP her yasayı rahatlıkla geçiriyor ve bildiğini okumaya devam ediyor…İşte kuşkulu harcamaları gizleyecek olan yasa maddesine dayanılarak, milli kaynakların hangi uğurda, ne için ve kimler için harcanacağı sorgulanamayacak, Türkiye’de bürokratik örgütlenme, yatırımlar ve harcamalar konusundaki karanlık giderek daha da büyüyecek…
Peki, torba yasadaki bu madde tepki çekerken, Meclis’te ve kimi yerel yönetimlerde, gizlilik ve suskunluk konusunda neler yaşanıyor acaba?.. Bu konudaki iki örnek de çok çarpıcıdır…Eti Maden karartması!..Türkiye, cumhurbaşkanının maaşının 6750 TL zamla, 88 bin liranın üzerine çıkmasını tartışırken ve ülkedeki 10 milyonu aşkın emekliye yüzde 3.5 ile 4.5 arasında zam yapılması planlanırken, önceki akşam Meclis’te yaşanan tartışma yeni bir skandalı daha ortaya çıkardı…İşte o tartışma sırasında, “Sen gerçeklerden kopuksun” diye bağırıyordu biri…Bir diğeri ise “buraya provokasyon yapmaya mı geldiniz” diye haykırıyordu…Ve bir başkası da “özel hayatın gizliliği”nden söz ediyordu!!!Bu tepkilerin nedeni, bir CHP milletvekilinin Eti Maden’de çalışan bürokratların uçuk maaşlarını sormasıydı…”Gerçeklerden uzaksın” diyen AKP’li vekil o kadar komik bir yanıt vermişti ki, kendisine soru soran vekilin, gerçeğin tam da peşinde olduğunun farkında bile değildi…Oysa CHP Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, Sayıştay raporlarına dayanarak Eti Maden’de bir bürokratın 13 bin 500 euro, yani 125 bin lira maaş almasının nedenini öğrenmek istemişti…Soru çok basitti ama AKP’liler konuyu oldu bittiye getirmekle kalmadılar, CHP’li vekil ve arkadaşlarına ağızlarına geleni söylediler sonra da komisyon toplantısını terk ettiler…Velhasıl muhalefet milletvekilleri, bir bürokratın uçuk maaşının gerekçesini öğrenmek isterken dayak yemedikleri kaldı…Oysa bu tartışmadan geriye kahredici bir gerçek de kaldı; Milyonlarca insanın açlık sınırında yaşadığı bir ülkede, devletin bir bürokratı 125 bin lira maaş alabiliyor ve iktidar milletvekilleri bunun üzerini örtmek için çırpınıyorlarsa, yazıklar olsun…Evet; gizlilik, karanlık, örtbas yalnızca Meclis’teki Eti Maden tartışması ile sınırlı değil… Bir de Balıkesir’deki ilginç vaka var…Balıkesir’de belediyeler susuyor?..Pazartesi günü bu köşede, Gömeç’in merkezinde, 3 yaşlı kadına ait “değerli bir arsa üzerinde birileri oyun mu oynamak istiyor, belediyeler bunun farkında mı” diye sormuştuk ama konunun muhatabı olan Balıkesir ve Gömeç belediyeleri susmayı tercih ediyorlar!..Oysa soru çok basitti; Gömeç’te, Çanakkale-İzmir karayolu üzerinde 11 bin metrekareden fazla bir arazi, çevresinde konut alanları bulunurken nasıl olur da ısrarla “tarla” vasfında tutuluyor ve bu konudaki kuşkuları giderecek belgeler niçin arsa sahiplerine verilmiyor?..Bu sorularla birlikte, arazilerinin gerçek durumunu dilekçeyle öğrenmek isteyen vatandaşa, “Kurumumuz arşivinde yapılan incelemede, Mithatpaşa Mahallesi 482 ada- 1 nolu parsele ait 1/5000 ölçekli nazım imar planı bulunmamaktadır” diye yanıt veren Balıkesir Belediye Başkanlığı’nı konuya açıklık getirmeye çağırmıştık…Gömeç’te neler oluyor?..Evet; arazi spekülatörlerinin tarla vasfındaki arazileri ucuz fiyata kapatarak ve imar oyunlarıyla arsaya dönüştürerek büyük paralar kazandığı bir ülkedir burası…İşte bu yüzden, Gömeç’te babadan kalma arazilerini korumak için çırpınanBuket Kalkan’ın kardeşleri Muhteşem ve Füsun Telsiz’in sorularına Balıkesir ve Gömeç belediyelerinin yanıt vermemesi de tuhaflıklar içeriyor!..Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz ile Gömeç Belediye Başkanı Mehmet İrem Himam, Mithat Paşa Mahallesi’ndeki 482 ada- 1 nolu parseldeki arazinin gerçek niteliği, geleceği ve kadastro geçtikten sonraki tuhaf durumuyla ilgili soruları yanıtlamadıkları sürece, arsa spekülatörleri ile imar cambazlarının yol açtığı kuşkular da büyümeye devam edecek…Nasıl oluyor da, bir yanında küçük sanayi, diğer yanında konutlar-alışveriş merkezleri- hastane bulunan değerli bir arazi, tapusu değiştirildikten sonra da “tarla” olarak tutulabiliyor acaba?..Gömeç Kaymakamı Akgün Corav’a geçtiğimiz pazartesi günü yaptığımız çağrıyı da yineliyoruz; Kaymakamlığın yanıbaşında, üzerinde kuşkular bulunan arsaya uğrayıp neler olup bittiğini öğrenirse, hem kamu vicdanı rahatlayacak hem de arkasında siyaset gücü olmayan ve devletin adaletine sığınan yurttaşların endişeleri ortadan kalkacak…Vatandaş ısrarla yanıt bekliyor, biz de buradan sormaya devam edeceğiz. (23 Ekim 2020 Cuma)
******
EMEVİ KOMUTANI KUTEYBE BİNLERCE TÜRK’Ü ÖLDÜRTMÜŞTÜR…
Emevi komutanı Kuteybe;”Kim bana bir Türk kafası getirirse, 100 dirhem vereceğim.” deyince, akşama kadar 10.000 Türk’ün kellesi getirilir. Türk katilinin türbesi, Özbekistan’ın Fergana vadisinde. Andican vilayetinin, Pamuklu Köyündedir. Dedelerini doğrayan bu sapığın mezarına, ”Allah Dostudur.” diye gidip dua ederler.
Emevi komutan Kuteybe, Türkleri müslüman yapmak için 10 binlerce Türk’ü öldürmüştür…
Tarihçi Doç.Dr.Fatih Şeker;”Kuteybe bir dahidir, demir yumruğu ile Türkleri keserek müslüman yapmıştır.”
Prof.Dr.Erhan Afyoncu;”Kuteybe, Türk katliamı yaptı ama İslamı getirdi.”
Kendi ırkının katliamını, nasıl akılsızlıkla savunur. Bizim aklımız almıyor, bunlar akademisyen olamaz.(Uygar Cengel)
******