Diclenin Kıyısı | Adar Korkmaz
Ruhumuzun çorak
yerlerine dağılmış bir mavidir aşk;
Herkes bilmez bu duyguyu
Herkes yaşayamaz sevgili
Yıllanmış hasreti ve sabrı
Herkes gösteremez umut için dirençli olmayı;
Şimdi sevgili şimdi
Hasret karası bir sürme çek gözlerine
Yusuf’un suretini çiz duvarlara Züleyha gibi
Heyelan gibi şehre süzülen bir dağın korkusunu
Kabullen
Ve haykır dünyaya bir aşkın nasıl büyüdüğünü……
Şimdi biri bir türkü çığırsa da
Sesine sesim eklense;
Çok bekledik yaramızın kabuk bağlamasını
Çok istedik toprağa kan yerine yağmurların akmasını
Esmer tenli çocukların da hakkıydı yaşamak
De hele sevgili
En çok yara almış anamdan dinleyebilirmisin hikayemizi……
Uzaktan ne hoş gelir kulağa değil mi davulun sesi
Şimdi gülün bülbülü eksik
Şehrimin ışıkları bir de
Bir yanılgı resm edilmiş gözlere
Yıprandı oysa her şey sevgili
Yıpratıldık
Çoktan bölünmüş ülkem
Çoktan paylaşılmış bize biçilen ömür
Ve içimde bir Pirin yangını şimdi
Yüreğim yüreğine mühürlenmişken böyle
Hangi şiir
Hangi hayal
Hangi anı seni yanılgından döndürebilir ki,
Ey beni Mem sanıp
Zin’in suretine bürünen sevgili
Yeni filizlenen bir tohumu ezer gibi
Ezip geçtin aşkımı yüreğinden
Sokaklar talan
İzlerimiz muamma artık
penceremde mavinin tüm tonlarıyla bir gök
Uzanır içerime bir ölü sessizliği şimdi…………….
Martı’n son mısralarını döküyor
Çokça gecikmiş bir bahar bu
Esmer tenli çocukların ölümü kadar masum
Şimdi bir çiçek daha kopar baharımdan
Kulak arkana takıver sevdam gibi
Mutlu bitmeyen bir masal daha salınsın zamana…..
Adar korkmaz
Gecenin omzuna yaslanmışım
Sonuna kadar açık sessizliği
Sessizliğim geceninkinden açık…..
Sanki hiç bir hikaye düşmemiş
Sanki bir nefes (bile) içilmemiş aşka ve yaşama
dair
Öylesi derin
Öylesi derinlerindeyim karanlığın….
Bir köpek, bir şeyler aranıyor
Rüyasında kim bilir kaç ırza geçmiş karşı komşu
Horlamasından köpek bile ürküyor
Ve çok uzak bir çığlık
Kim bilir kimin yüreği yandı yine….
Bir hikayenin yerini
Bir şiir alıyor şimdi
Bir mektubun yerini
Bir şiir
Gecenin siyah deminde
Bir kelebek kozasından çıkıyor
Bu vakitler mektup yazma zamanıydı sana;
Neden değişti ki (şimdi) mevsimler
İnsanlar ve haller….
Kaç mısra astı kendini bu karanlıkta
Kaç duygum öksüz yetim kaldı
Kaç yıl yaşlandım kim bilir bu gece
Ahh! duymuyorsun m/adam,
Ahımı figanımı duymadın hiç bir vakit;
Lale zamanı da geçti
Kurudu düştü cesetleri penceremde
Şimdi kan tutan bir tambur
Gecenin en mahremine uzanıyor
Kirpiklerimden sen
En kuytusuna karanlığın
Uzadıkça kayboluyorsun
Uzadıkça kayboluyorum
Kaybolup gidiyorum bu çığlık çığlığa sessizlik içinde….