ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Depremle Bir Yok Oluş Hikayesi | Nevra Çağlayan

22.04.2023
355
A+
A-
Depremle Bir Yok Oluş Hikayesi | Nevra Çağlayan

Deprem sonrası, bu acı hepimizin.

Unutmayacağız, unutturmayacağız…

“Bir sevap dokuduk bütün günahlara inat.

Alnımıza çizilmişti kara yazı!

Kaderi sildik defterden.

Yine de gölgesi kaldı sevaba inat!”

Nevra Çağlayan.

Deprem sonrası, kardeşlerimle birlikte Hatay’a gittik.

Benim canım annem Antakyalıdır. Canım Babam emekli olduktan sonra “Yaşanası kent” dediği Antakya’ ya yerleşti.

Antakya; çocukluğumun geçtiği, Atamızın bize armağan ettiği ve “Benim şahsi meseledir”

dediği, kadim kentimiz!

Ne yazık ki aylar sonra yok oluşunu izlemek çok acıydı.

Bulutlar hüzün gözyaşlarını döküyordu yıkık ve yalnız kentin üzerine.

Kent diyorum fakat kent yoktu ortada.

Arabadan indim toz ve toprak dolu sokağımda yürüdüm, yürüdüm..

Her gün karşılaştığım, selamlaştığım gülümseyen insanlar yoktu.

Eşim dostum akrabalarım yoktu. Hatay tarihini yazan değerli araştırmacı- yazar ve beni yetiştirerek bu günlere getiren hocam Sn. Mehmet Tekin yoktu!

Sabah kahvelerini hoş sohbetler içinde yudumladığım dostlarım; ressam arkadaşım Şahnaz Yılmaz, KAGİD Derneğinde yıllarca birlikte çalıştığım Rana Atalay, yan Apartman Komşularım; öğretmen Kemal Tazeaslan ve değerli öğretmen eşi, yine komşum ve arkadaşım

Nuray Bulgurcu Beşerikli ve Mehmet’ in sevgili kayıp kızı ve torunu aylar geçmesine rağmen bulunamadılar.

Arka sokak komşum Ebru Sönmez ve güzeller güzeli kızı da yoktu ne yazık ki!

Yan Apartman komşumuz Nilgün ablamın güzeller güzeli kızı sevgili Betül Gündüz, eşi, kızı ve oğlu da yoktu. Antakya’nın en iyi mühendislerinden biri olan Ahmet Levent Özer ve sevgili eşi Hatice Özer de yoktu artık.

Daha isimlerini sayamadığım binlerce can bir anda yok oldular.

Ya toprak altında kaldılar ya da kayıplara karıştılar!

Yüreğim üşüyordu, sessiz çığlığım boğazımda düğümlenip duruyordu!

Apartmanımızın önüne geldiğimde; 3. kattaki kırık dökük cam balkonumuzda tıpkı eski günlerdeki gibi çaylarını yudumlayan, rahmetli anneciğimi ve babacığımı gördüm.

“Üzülme”der gibi bakıyorlardı bana.

Gözyaşlarım yağmura karışıyor, yanaklarımdan aşağı süzülüyordu.

Bu bir yok oluş hikayesiydi.

Ne yazık ki ben, bu hikayenin isimsiz kahramanlarından biriydim.

Toprak altında yitirdiğimiz canların anılarını yaşatacak olan isimsiz ve yalnız bir kahraman!

Siz hiç yaşarken ölmenin ne demek olduğunu biliyor musunuz?

Ben biliyorum! Maalesef yaşayarak öğrendim.

Benim yaşam felsefem; insanca yaşamak ve yaşarken yaşatmaktır.

Ama bu yok oluş hikâyesinde kimseleri yaşatamadım.

Ben öldüm canlarım, ben yaşarken öldüm!

Anneciğimin ve babacığımın bize sunmuş oldukları o muhteşem güzel günler, o günleri yaşadığımız sıcak yuvamız, hoşgörü nün, sevgi, dostluk ve kardeşliğin doyumsuzca yaşandığı, paylaşımın tüm ülkeye ulaştığı modern, çağdaş Atatürk ilkelerinin yaşandığı, buram buram tarih kokan; ters akan nehri gibi bazen çılgın, yemyeşil Harbiye’si şelaleleri gibi bazen coşkun…

“Ezan- Çan- Hazzan” birlikteliğindeki gibi paylaşımcı…

Defne kokusunun her yanı sardığı, müzeleriyle, mozaikleriyle yaşanası kent Hatay!

Tüm yaşanan acılara karşın yeniden ayağa kalkması gereken; yıkılan Meclis Binası’nın, yıkılan Ulu Cami’nin, yıkılan Habib-i Neccar Cami’nin, yıkılan tarihi Kiliselerin ve yıkılan tüm kentin yeniden yaşaması ve yaşatılması gerek.

Yaşatılması gereken o kadar çok şey var ki!

Yıllar önce çok severek çalıştığım, evimizin tam karşısındaki eski iş yerim, “TRT Hatay Radyo” Binası da yoktu artık.

Şu anda yoklar kenti olan Hatay sokakları hiç tanıdık değildi benim için.

İşte dün bu yok oluşun acısını yaşayarak dolaştım hüzün kentinde.

Toprak altında ki canların “Kimse yok mu “ çığlıkları yankılanıyordu her yanda!

Yoktu, kimse yoktu!

Kimsesizler kentimin kimsesi olmak için dolaştım durdum saatlerce!

Yüreğim yanıyordu, yüreğim kırgındı ama ben kimsesizliğe inat, ölüm kenti olan

Hatay’ın yaşayanı olarak yitiklerimizin anılarını yaşatmak için dolaştım saatlerce…

 

  1. Nisan 2023/ Antakya- Hatay

Nevra Çağlayan

 

Nevra Çağlayan
Nevra Çağlayan
Antakyalı olan Nevra Çağlayan; Niğde Eğitim Yüksek Okulu’nu bitirdikten sonra “Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Beden Eğitimi Bölümü’nü” kazanarak; ritmik jimnastik, bale ve halk dansları dalında eğitim gördüğü okulundan, 1994 yılında mezun oldu. 2002 yılına kadar beden eğitimi öğretmenliği yapan Çağlayan; Adana’daki “KTV” kanalında; üç yıl süreyle “Çam Kokusu” adlı edebiyat ve şiir ağırlıklı kültür-sanat programını hazırlayıp, canlı yayında sundu. Şair bir annenin ve yazar dayıların etkisinde kalan Çağlayan’ın, aileden gelen yeteneği olan yazarlık tutkusu ağır basınca; 2000 yılında “Adını Sevgi Koydum–1 ve 2’’ adlı şiir kitaplarını yayımladı. 2004 yılında “Şarap Rengi Düşler’’ adlı 3. Kitabı da yayınlanan Çağlayan; 2010 yılında; yazar arkadaşlarıyla‘’Dünya Sevgililer ve Öykü Günü’’ne ithaf ettikleri “Ve Tanrı Aşkı Yarattı’’ adlı ortak bir kitaba daha, yazdığı öyküyle katıldı. 2002 yılında, bakanlıklar arası geçişle öğretmenlik mesleğinden TRT’ye geçiş yapan Çağlayan; önce “TRT Hatay FM’’ de, daha sonra “TRT Çukurova Mersin Bölge Radyosu’’nda çalıştı. 2004 yılında; “Türk Dil Kurumu Başkanı” ”Prf. Haluk Akalın’ın” verdiği, Türk Dilini Doğru Kullanma-Diksiyon Eğitimi”ne katıldı. Bu eğitimi de başarıyla sonlandırdıktan sonra; 2007 yılında Ankara’da yapılan; ”TRT SES OLURU” seçmelerine, yaptığı sunumla katılarak; TRT’den “Ses Oluru” almaya hak kazandı… Çağlayan, halen; 2012 Yılından itibaren; Mustafa Kemal Üniversitesi, Basın-Yayıncılık ve Gazetecilik Yüksek Okulunda; “Dil Becerileri-Diksiyon” dersleri okutmanı olarak, görevini sürdürmektedir. ”MKÜ Radyo Üniversite”de; “NAĞMELER” adlı, Türk Sanat Müziği Programlarını hazırlayıp sunmakta ve radyo için sunucu adayları yetiştirmektedir. 2016 yılı Şubat ayı itibariyle, Mustafa Kemal Üniversitesi Radyosu’ nda “Nevra ÇAĞLAYAN’ la BESTEKÂRLARIMIZ” adlı yeni programını hazırlayıp, sunmaktadır. İlerde bestekârlarımızı tanıttığı program metinlerini kitaplaştırmak için çalışmalarını sürdürmektedir. Türkiye çapında düzenlenen şiir etkinliklerine katılarak, şiirsel faaliyetlerini sürdüren Çağlayan; halen yaşanmış öyküler yazmakta, gelecekte bir öykü kitabı çıkarmak için çalışmalarını sürdürmektedir. Ayrıca önemli günler ve toplantılarda sunum yapmaktadır 2015 yılında Alanya Güncel Sanat Dergisi’ nin açmış olduğu yarışmada; “La Paloma Efsanesi” adlı şiiri ile Alanya Kale Ödülü’ nü kazandı. 2016 Yılında 16 yüreğe dokunan kadın yazarla birlikte; Gülseren AKDAŞ’ ın hazırladığı“Yüreğe Dokunan Kadınlar “ adlı öykü kitabına” Şilan’ ın öyküsü” adlı öyküsü ile katıldı. Yine 2017 Yılında 16 yüreğe dokunan yazarla birlikte; Gülseren AKDAŞ’ ın hazırladığı“Yüreğe Dokunan Kadınlar Özgürlük ve Barış Öyküleri “ adlı öykü kitabına “ Umuda dokunmak” ” adlı öyküsü ile katıldı ve yapılan yarışmada 4. Oldu. 2018 Yılında yazar arkadaşları ile birlikte; Gülseren AKDAŞ’ ın hazırladığı“ Her Şehir Bin Öyküdür“ adlı öykü kitabına “ Anavarza’nın Gizemi” adlı öyküsüyle katıldı. Yakında ilk öykü kitabını çıkaracak olan ayrıca öykü, şiir ve roman çalışmaları yapan Nevra Çağlayan diyor ki; “İnsan olarak, en önemlisi kadın olarak; insanca yaşamanın onurunu omuzlarımda taşıyor, sevginin ve paylaşımın önemini vurgulayarak, üretmeye çalışıyorum…”
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.