Demlenmiş | Yaşar Üstün
an-KARA
anı-kara
yumruğumuz
havada hep
kalbimizin sol yanıyla yaşadığımız
gri puslu bu kent
bir tabuta zorla sığdırılmış
küçük bir çocuk cenazesi
gibi
ölüyor ellerimizde
….
yıkılan kapı önlerinde
viran kalmış
kilidi bozuk beynimizde
sihirli bir parmak ucu
hiç yaşanmamış gibi
ince ince dokunuşlarla
fabrika ayarlarına döndürüyor bütün umutları
bu kentte
…
oysa…
cebeci köprüsünün
tahta basamaklarını
kimler eskitmedi ki
çirkin aldatmalarla
dolu gecelerinde
bembeyaz karlarında
kimler
yaşadığı aşka iz bırakmadı ki
yalnızlık kimin gecelerini tek tek yoklamadı ki
ve…
hangimiz
sofranda
karın doyurmadık ki
hangimiz soframızda
yoksul ağırlamadık ki
hangimiz sokaklarinda
çelik çomaklarla
tut da
şimdi demir olup
can alan cam bilyelerinle
oyun oynamadık ki
hangimiz
eski sıkışmış
evlerinde
hiç kirlenmeyelim diye
sabunu daha çok köpürte
köpürte
teneke çamaşır
leğenlerinde
yıkanmadık ki
…
at üzerindeki miskinliği
artık
kara kent
güneşe dönsün
gri yüzün
soyun metropol yeşiliyle
donanmış sahteliginden
bir sakarya caddesine
sıkışmışlığından kurtul
tükür yüzüne heykeline tükürenlerin
ölülerimizin
gökyüzü ve yıldız olduğu
yere bırakılmış
karanfillerimiz tekmelenmesin
…
senden…
neyi terk etmeli
neyi bırakmali
günü tükenmiş yarınına
…
koskoca ömrümüzde
bir bahar bile saklamadın
anacak
sıcaklıklarla yaktın
kavurdun gül dolu
gülüşleri
“Deniz” lerin suyunun bitmesi gibi
tükürüldü yüzüne
tarihini taşıyan heykellerinin
sustun
zamanı unuturcasına
dallarina konmadı hiç
kanadı kırık bir kuş
kollarını kapattın
….
ey ihanet
ey hainlik
ey ellerini çamura bulamış vicdan
parmak uçlarımızla silemediğimiz
cam buğularında
kaldın
duvarlarının arasına kapatılmış pencerelerin
…
bu acılarının…
kabul edilebilir
bir tarafı
var mı ki
merhametsizce
hep bizimle
…
travma icindeyim
her tarafim kırık dökük
yalnız değilsin
yalnız değiliz
dilimde
yanmış bırakılmış
silkelenmis kül tadı
güldürerek ölenlerden
önce
öldürerek gülenler kalıyor
hayatta
….
yaşamaksa
sevdamız işte
n’aparsin…!
…
beni geceden çıkaracak
eliniz var mı
an-KARA’ya…
anı-KARA’ya…
Yasar Üstün
16.10.2015