Ç A K I L | Necdet Arslan
Sabahın tuvalinde üç görkem
Parlament mavisi nefesin,çağlayan gülümseyiş
Ve sen
Günlerden herhangi bir
cumartesi
Hangisine takılı kaldıysa aklın
Billur gibi bir şiiri ezberden
okuyorsun
Biliyorum kumsalı güneşten
başka bir şeyin
kavurduğunu.Bir kelebeğin
uçtuğunu,feraha
muhtaç dudaklarının pervane
kıpırdanışı içinde
olduğunu.
Ölçüyorum içinde salınan
dalgaların şiddetini
Bir kızıllık boyuyor
arzularımın baş edilemez açlığını
Ve seni
Uyur uyanık gülücüklerinden
emziriyorsun siluetini
ve duyumsatıyorsun dişil bir
suçu içinden geçtiği gibi
bölüşmek isteyişini
Bir alev tüneline dalmak
vazgeçilebilir olmaktan
müebbede çarptırılırken kaç
arayışın tedirginliğiyle
şaşırmadan dolaşıp duruyorum
sokaklarında farkında
değisin.
Son güz de gelip çatsa bu
sürgünün en ucundan
aşk patlar diyordum ki
yanılmamışım.
Birdenbire sen ve birdenbire
gökyüzüne damgasını
vuran martı kaşların zamanın
bana şaşırtıcı sunumudur
Uçarı bir dilenci şimdi
Kum saati gibi dolup dolup
boşalan tutkularım
Pastırma yazının herhangi bir
sabahına en kumralını
savuran saçların
Yutkunuşlarımı tutmayı
zorlaştıran davetkarlığın….