ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Büyük Oğul Efsanesi / Öner Yağcı

Büyük Oğul Efsanesi / Öner Yağcı

KİTAPTAN ALINTILAR -1-

İki yıl sonra, Isparta TÖB-DER’in yiğit devrimcisi, yıllarını emeğin ve özgürlüğün yeşermesine adayan bir dayanışmacı, özverili yürek Mustafa Özdemir’le Soma yolundaydık…

Bahçesindeki bir rakı muhabbetinde konuyu açıp Tonguç destanını yazacağımı söyledim Mustafa Ağabeyime. Engin Ağabey’le nasıl konuşurduk? O iyi tanıyordu Engin Tonguç’u. “Birlikte gidelim yanına, Soma’ya” dedi. Soma’nın acısı tazeydi içimizde. Soma deyince aklımıza 401 madencinin orada can vermesi geliyordu. Mustafa Özdemir telefon edip ertesi gün buluşmayı kararlaştırdı. O gece konuğu oldum ve sabahleyin ver elini Soma dedik. Öğleyin Engin Ağabey’in alana bakan kartal yuvası evinde madencilerin başbakanı kovaladığı alanı seyrettik, anlattı. Sonra muhabbete başladık. “İsmail, Nasıl ‘Tonguç Baba’ Oldu?” yazımı okuduğunu, çok sevdiğini söyledi.

Söz açılıp Mustafa Ağabey konuya girince Engin Tonguç, babası hakkında çok şey yazıldığını, kendisinin kitaplarının da olduğunu söyleyerek sordu: “Niçin yazmak istiyorsun babamı?”

“O bir Anadolu efsanesiydi,” dedim. “İşte o yazıdaki düşünceyi romanlaştırmak istiyorum. Onun çocuk yaşta bir başına Balkanlardan geldiği bir ülkede nasıl Tonguç Baba olduğu, nasıl ve niçin efsaneleştiğini anlatmak istiyorum. Sizin anlattıklarınız, onun arkadaşlarının yazdıkları onun sıra dışı bir insan da olsa yaşamını aktarıyor. Siz o dönemleri yaşadınız. Asıl olan, sizden sonra gelen kuşakların, onun yaşadığı yılların tanığı olmayan kuşakların onu nasıl algıladığı değil mi? Onun ölümünden yarım yüzyıl sonra, onun, yaşamını adadığı ülkesinin çocuklarının onu nasıl tanıdığını aktarmak istiyorum. Adanmışlık değil miydi onun yaşamı. İşte o adanmış yaşamı geleceği kucaklamayı başarmış bir destan kahramanını daha ilerilere taşımaya katkıda bulunmak istiyorum. Onun büyük insanlığı, büyük devrimciliği doğru algılanmalı ki yalnızca, ah köy enstitüleri kapatılmasaydı ne iyi olurdu gibi bir alana sıkıştırılmaktan kurtarılmalı. O bir yeni yaşam tasarımının mimarıydı. Eski yaşamın suskunlaştırdığı, insanlıktan çıkardığı koşulları kaçınılmaz bir devrime yöneltmeyi amaçlamıştı. Bence Tonguç’un, ki benimsemeye bakın, 40 yıllık arkadaşım gibi Tonguç diyorum, aynı Atatürk der gibi, Nâzım der gibi… Bu, büyük insanların toplumlarıyla özdeşleşmelerinin sonucudur, yazgıları, umutları, düşleri aynıdır… Aynı sevdaya tutuşmuşluktur. Ben babanızın yaşamını romanlaştırmak isteğimle bu tutuşmuş sevdayı, bu büyük insan ve büyük devrimciyi bir kişiye bile aktarabilirsem mutlu olacağım.”

Görüşmelerimiz o gün başladı. Dört kez Soma’ya gittim. Kurgumu, onun yapıtından nasıl yararlanacağımı, çıkarabildiğim soruları hazırlayıp yanıtlarını sordum. Onun yazdıklarından yola çıkacağımı yineledim ama tüm yazılanları değerlendirerek damıtmak istediğimi, Tonguç’un kendi yazdıkları başta olmak üzere onunla birlikte çalışan devrimcilerin yazdıklarında yoğunlaşacağımı söyledim. İçinde yaşayanların yazdıklarıyla oluşan hazineki onlarca kitapla bir büyük sosyal devrim imecesine ayna tutacağımı söyledim.

Hürrem Arman Piramidin Tabanı’nda, toplumları bir piramide benzetip, en varlıklıların en üstte, en yoksulların en altta olduğunu, tepesinin sivri, tabanının düz olduğunu, çevrilse bile tabanın altta kaldığını, bunun için de toplumlarda eşitliğin sağlanamadığını keşfettiğini anlatıyor, piramidin köşelerinden kurtulması için neler yapılması gerektiğini düşünmeye başladığını yazıyordu. Piramitten farklı sonuçlara varmaya çalıştığımı anlattım. Hürrem Arman’ın piramidi doğruydu ama başka piramitler de vardı. Bir piramit varsıl-yoksul piramidi değil insan olma-olamama piramidiydi. Piramidin tepesinde bulunan insan olanlar, tabandakileri de nasıl insanlaştıracaklarını düşünüyorlardı. Bu piramidin tepesinde Tonguç’un hep “Yalnız Adam” dediği Mustafa Kemal vardı. Tepeden aşağıya doğru İnönü, Mustafa Necati, Saffet Arıkan, Hasan-Âli Yücel, Nafi Atuf Kansu giderek kalabalıklaşarak yerlerini alıyordu. Sonra Tonguç’la enstitü yöneticilerle piramit kalınlaşıyordu. Enstitülerdeki öğretnenlerden sonra boz elbiseli binlerce öğrenciyle tam ortasına geliniyordu piramidin. Sonra boz elbise giymeye büyüyen yüzbinlerce, milyonlarca kız ve oğlanla tabana ulaşıyordu insanlaşma eylemi… Bir başka piramit daha düşünülebilirdi. Asıl anlatılması gereken, tepesinde Tonguç’un olduğu, tabanında yüzyıllardır itildiği koyu karanlıklarda yoksunluklarla soluk almaya çalışanların olduğu bu piramitti. Bu piramidi anlatacaktım. 
Engin Tonguç, vakıfların, derneklerin, birçok gönül dostunun da yardımıyla bu işin üstesinden geleceğime inandığını söy

Kaynak: YazarEvi.com 

Administrator
Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.