Beyaz da Bitti | Aziz Kemal Hızıroğlu
-Annemin mırıldanmalarından esinlenerek-
(birinci pencereye)
usul usul dar alana sığıyor suret
evlerin ardına gizleniyor deniz
pencere utanıyor yalnızlığımdan, bakımsız bahçe
taşa renk veriyor, içinin sılasını döktü dökecek
kimsem yok işte Sakarya kıyısındaki şarkıları çağrıştıran
kuş akışlı çocuk seslerinden başka
sonra nedense akşam oluyor
ve komşular güneşle birlikte çekiyor çocuklarını
(kendi içine)
‘biliyorum balkon kokularına su vakti gelmiştir yine
eteklerimde ana menekşenin şükran sözleri
ah hanımım diyecek, son korsanlar ve senden başka
bu kadar yalnız bırakılmamıştır kimse’
(ikinci pencereye)
usul usul uçuruma dönüşüyor gök
bir kapı sesi, bir telefon uğruna kaç gün geçiyor
gece olmayagörsün, hasımdan hem zorlu
hem yoksul bıçak
gece işte boylu boyunca gece
yakınlarda bir yerde bağdaş kurmuş baykuşlar
camı tıklatan rüzgar, araba sesleri, sabrını yitirmiş tespih
yine yatacağım şimdi, yine o geç kalmış rüyalar
(kendi içine)
‘biliyorum hayır ve şer birlikte gelmiştir
bardaktaki suda direnen tuz
çözülmeyi unutmuştur acının tortusunda
yalnızlık rüya tabirlerinde tutarlılık olmuştur’
(eşiğe)
usul usul toprağa sokuluyor ev
ah şimdi çocuklarımdan biri olsaydı yanımda
bomboş sokaklarda ay peşine düşseydik
med ve cezirler yaşasaydık küstürmeden yıldızları
fısıldaşsaydık, taa yirmibeşli yaşlarıma dönseydim
sızıları, tıkanmış damarları bıraksaydım sedirde
dönüşte nasıl olsa beni bulurdu her biri
ah bir çocuğum yanımda olsaydı bu gece
kıyısında dolaşsaydım düş kedi gibi
(kendi içine)
‘biliyorum aynaların örtülme vakti gelmiştir
saçımdaki beyaz da bitti, ipek tülbendin ölümü
anlıyorum artık tozun da, tuzun da, közün de
kalmamıştır kül kadar hükmü…’
…
Aziz Kemal Hızıroğlu
(*) Beyaz da Bitti, Tümzamanlar Yay, Temmuz 2002
—