ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Bedros Dağlıyan Hocam’la Söyleşimiz | Yelda Karataş

23.09.2019
1.405
A+
A-
Bedros Dağlıyan Hocam’la Söyleşimiz | Yelda Karataş

3. BÖLÜMÜ HÜZÜN ÜZERİNE

Sizce Hüzün bunların hepsi midir?

Hüzün en namuslu duygularımızdan biri. Bir gün insan hayatından çekilmesini umut ettiğim. Hüzün hissedebildiğim kadarıyla mutsuzluk kadar mutluluğu da kucaklıyor. Bütün karşıt duyguları potasında eriten bir duyarlılık. Bir fark ediş. Belki bu nedenle hiç eksilmeyecek insan hayatından. Pek çok duyguya katalizör olan bir garip duygu, mor rengi yüksek.

Sizce nedir hüzün? Bir de neden hüzün…


Yukarıda da açıkladım. Ama biraz daha açayım. Hüzün gülün kokusudur bana kalırsa. Rengini cismini hissettiğimiz bir gerçeğin varlığını kanıtlayan en güçlü ipuçlarından. Bir farkındalık durumudur hüzün. En uzun süren duygu ve duyarlılık durumu olduğunu düşünüyorum. Alanı geniş, derinliği büyük. Yakıcı ve ansızın vuran ve etkisi giderek azalan duygularımız var. Hüzün ise zamanla birlikte giderek tortulaşan bir duygu. İçinde onlarca duygumuzu barındıran… Eski fotoğraflara baktığımızda her ayrıntıda bizi kucaklayan geçmişin kalbimize akıttığı o yüce duygu.

Saf bir duygu yok biliyorsunuz. En güçlü hissedişlerimiz bile birçok duygumuzun bileşkesidir diye düşünmekteyim… Bir eylem kendini öfke duygusu ile açığa vurabilir. Ama o öfkenin asıl sahibi bir başka duygudur, örneğin aşktır ya da kırgınlıktır. Ya da ikisi birden. Hüznün bize en çok yakıştığını söyleyen Sevgili Hilmi Yavuz da bunu hissettirmeye çalışıyordu sanırım. Bir şairin, onca duygu arasından hüznün bize en çok yakıştığını söylemesi öncelikle çağının insanını işaret etmesidir. O duygunun değeri üzerine yürek yormasının ifadesidir ayrıca. Bir de bu söylemin kendisinde bile bir hüzün taşıdığını fark etmesidir. Hüzün, hayatı boyunca insanın peşini bırakmıyor diye düşünüyorum.

Zamanın kısa tarihi Bing bang ve kara delikle başlıyorsa, Hüznün Kısa Tarihi bu coğrafyada hangi olayla ne zaman başlamıştır?

İşte tam o zaman başlamış o hüzün de. Büyük patlamanın sesi bile hüzünlü. Hüzün insanın en eski duygularından biri. Kanıtı da mağara duvarına çizili. Hüznü olmayan bir canlı sanat yapamaz.

Hüzün en çok kadınları mı, erkekleri mi vurur, ya da kime yaraşır sizce?


Ben hiçbir duygunun bir cinsin tasarrufunda olduğunu düşünmüyorum. Ötekiler daha hüzünlü yaşıyorlar dünyada. İnsani değerler konusunda bilinçli olan herkes hüzünlüdür bana kalırsa. Hüzün sizi gevşetmez, aksine diri tutar hayata karşı. Sebep ve çözüm arama itinizi güçlendirir. Hüzün romantik bir duygu değildir. Soğuk su ile duş almak gibidir hüzün hissiniz. Uyandırır. Ayağa kalkar bilinciniz. İnsanı asıl uyuşturan öfkedir, kindir. Kendine yabancılaştırır, kibri körükler ve uyuşturur diğer duyarlılıklarını. Hatta üstünü örter. Hüzün öyle değil. Bütün duygularınıza kılavuzluk eder. Sizi koluna takar öyle yürür. İnsana yaraşmayan pek çok duygu var. Ama hüzün öyle değil. Üstelik cinsiyetsizdir aslında bütün duygularımız gibi.

****

Hüznün Kısa Tarihi

Yelda Karataş

KARA KARGA YAYINLARI

Kalbim Ege’de Kaldı, Dert Faslı, Hoş Geldin Hüzün, Rakkas, Davet, Son Sardunyalar, Yarası Saklım, Aşkları da Vururlar, Avare…
Sezen Aksu’yla birlikte imza attığı şarkı sözleriyle hafızamızda ve kalbimizde derin bir izi var Yelda Karataş’ın.
 
“Yelda Karataş, yıllardır ince bir sızının şiirini yazıyor. Keder, isyan, kırgınlık, öfke… Bu şiir hayattan kopamamanın şiiri. Tüm ölümlere rağmen. Duygularıyla yaşayanlar bu sözleri mutlaka bilmeli. Ağır bedeller ödemeden sahici bir edebiyat yapılmaz ki zaten.” -Mario Levi

Yayın Tarihi 2019-07-01
ISBN 6057865212
Baskı Sayısı 1. Baskı
Dil TÜRKÇE
Sayfa Sayısı 634
Cilt Tipi Karton Kapak
Kağıt Cinsi Kitap Kağıdı
Boyut 13.5 x 21 cm

Yelda Karataş
Yelda Karataş
Yelda KARATAŞ (1954 ) 14 Ocak 1954'te Zonguldak'ta doğdu. İstanbul Kız Lisesi'ni parasız yatılı okudu. Galatasaray İşletmecilik Yüksek Okulu'ndan mezun oldu. Bir süre radyoculuk yaptı, Hür Fm’ de, bir yıl boyunca “Şairler Korsandır” programını hazırladı. Daha sonra reklamcılık sektörüne geçti. Önceleri reklam yazarı olarak çalıştı, yirmi yıllık süreçte Yaratıcı Yönetmenliğe yükseldi. Kristal Elma ve Başarı Ödülleri kazandı. Şarkı sözü yazarlığı yaptı, Anjelika Akbar, Can Atilla ve Sezen Aksu gibi sanatçıların albümlerine söz yazarı olarak katıldı. Bahçeşehir Üniversitesi Kariyer Merkezi’nde eğitim danışmanı, Deulcom International’da öğretim görevlisi olarak çalışmalarını sürdürüyor. Yazın yaşamına şiirle başladı. Şarkı sözü ve deneme de yazan Karataş'ın şiirleri 80'li yılların başından itibaren dergilerde görünmeye başladı. Denemeleri ve şiirleri; Varlık, Gösteri, Adam Sanat, Sanat Emeği gibi dergilerde yayımlandı. Yapıtları : Alacaydınlık Enel Aşk Ürperme Bir Kadının Kalemin’den Şems İstanbul Bir Dişi Orospu 2. Oyun Yazma Yarışması 2007 Gençlik Oyunları Ödülleri: 1996 Orhan Murat Arıburnu ödülü 1998 Dünya Kitap Şiir Ödülü 2007 10. Mainichi Haiku Yarışması Büyük Ödülü
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.