Ay kırıntısı | Ayşe Dağlıoğlu
Kadife gözleri kadının
hasretin yumuşak hüznünü gizler
Ah o renkli umutlar yok mu
güzel kokar arada…
bakışlardaki fazlalıkları
dokunmadan siler
Kendinize de bırakmaz
biz denilen kabile,
hür bir yalnızlığa
yabancılaşmıyorsak hâlâ,
çığlığı kalabalıklarda
dinlemek için yine
yokluğuna yaşamalı
/Umut/
Bir gün
ummadığımız caddelerde göze almak adresleri
İçimize düşmüş bir kere
her mevsim
üşür durur,
Bastıracağız
bu yazı da
her kışın terini soğutmadan yine
beleyip kundağına
kimseler görmeden
yeni doğmuş her günü
Tam ısındık derken
Üşüyeceksiniz yeniden
kırılıyor her ince yeriniz,
göz göre göre…
Soran olursa,
yalnızlığa alıştı, dersiniz
/Uzun hikayeler
kısa ömürlü kelebekleri sever/
Onlar kısa ömürler kurardı
uzun zamanlar,
anlaşılabilmek için
“Beni hayatta anlamış olan
tek kadın sensin
Anna” diyordu
Mumlar
Renkli günler
Güzel bir sofra kurarsın
yıllarca
Beklediğin gelmez
Gelen ise bekleyenin değildir
Tutkusu gölgeye düşen ay
terk eden de güneştir
Her defa
Günaydınlarının şarkısında
sessiz
Ah o güzel kadınlar!
Bu kaçıncı, sizde
yıldızların
gizli gizli kayboluşu..
Ay tutulmuş diyorlar
Ayşe Dağlıoğlu