Ay Suskun | İsmail Çifçi
Bir pazar yerine dönmüş dünya
Kim kimi satıyor belli değil.
Renkler birbirine karışmış
Siyah mı – beyaz mı hiç ayrı değil
Aşklar vardı bir zamanlar
Nisan çiyi damlaları gibi duru vede temiz aşklar
Şimdilerde Islak dolaşır olmuş,
Aşıklar bir makinenin sahte yağmurlarında.
Ama gök yüzü kuru mu kuru.
Ay da suskun,
Şavk’ ı yok..
Bu günlerin gecelerinde garip bir ıssızlık var
Dolaşırlar oldu insanlar
Kendi kendilerinden hiç haberleri yok.
Ahlar-vahlar çeker durur ömrüm,
Çaresiz çaresiz…
Duygu yüküm ağır bu gece,
Sürükler beni anılarıma.
Çokça laf eder oldu insanlar
Kulaklarım sağır,
Dilim lal olur.
Hüzünlü bir türkü misali,
Duygularım yorgun mu yorgun.
Çok sürmez, bir şafak vakti bu dertle giderim
Bu âlemden ağır ağır…
Olsun be arkadaş!
Bir şairin dizeleri arasına katsınlar beni.
Bir gül misali,
Solarken şu çileli ömrüm giderim.
Bütün yaşanmışlıklarımı,
Ve hiç yaşayamadıklarım…
Bir kez daha belki görmem,
Göremem…
Bir bebeğin o saf ve duru gülüşünü,
Nehirlerin çağlayışını,
Dumanlı dağlarını memleketim?
Belki sezemez artık yorgun gözlerim?
Şimdilerde ki sahte gülüşleri,
Rol çalmak için ölümüne yarışanları.
İşte bundandır
Yüreğimin kanaması hep
Evet, bundan…
İsmail Çifçi