ARAMA BENİ | Josef Hasek Kılçıksız
Savurduğun küller geri döndü Nora
Tüm yenilgiler geri döndü
Keşkeler kımıldandı asırlardır hareketsiz.
Dehşet içinde anladım ki
Yenik ve yaralı bir militan gibi hep seni beklemiş yüreğimin ihtilali
xxx
Bizi en iyi bilen sendin
Sendin en iyi anlayan, irkiltili atın kaburgalarını kıyıya kusan ırmağın yokuş yukarı akışını.
Gölgeler görürdük sabah bahçelerinde
Bellekte Cezanne rüyası bir izlenim
Özledim Nora, çok özledim, mürdüm eziklerini gözlerinin bulutunda
Sırça fanusun içinde saka kuşu bir bulut ki
Kanatları yolun alnında bir kış güneşidir
Usu çarpar düşüşün göğsüne
Uzağın esmer oyuklarına çarpar da susar.
Sessiz sedasız bir erik ağacı kurur içimizde
Ve her şeyimizi unutmalara düşüren zaman
Günler seneler geçer unutulur denizinde çırpınışın yorgunluğu
Hangi kabarıştı ânın kanında, sonumuza mı dokundu dalgaları?
xxx
Sahi biz neydik Nora, neydik?
Hangimiz ötekinden önce gittik, hangimiz yittik önce, ötekinden?
Al bedenli güvercin ölüleri zemheride sıcak
Uzak bir evdi kalbin
Sus ritminde basarak ilerliyordu anlam kırıklarına
Sahi kaç kere karşılaştık ırmağının kıyısında?
Suları kaç kere sildi yüzümüzü?
xxx
Söz vermiştin, kalpten kalbe ince bir arık bulacaktı yolunu
Bir kerecik olsun kuralları bozup destursuz girecektin avlularıma.
Yoksun ya, sert bir kış bekliyor beni
Kırağı vuruşları boyunca rüzgar ırağı bir ulaşılmazlığa soyar
Beyaz bir gölge yakarır yok oluşa doğru
Yakarır kök yalnızlığım.
Bir kimsesizler ülkesi gizlenir oyuklarıma
Un ufak olasıya kadar aynalarda sarsılır gölgelerim
Tutunamaz kırılışlarım, dağılışlarım.
xxx
Larvanın intihar eğilimlerini yazıyor matbuat
Bu şehrin karınca talanı bir kedi ölüsü olduğunu
Artık dünya sandığın yer değil Nora
Tarçın bitmiş, süt küflü
Fırıncılar en tuzsuz ekmekleri çıkarmaktadır
İri bir dalga işgal eder İstanbul’u
Parmak kalınlığındadır fanusun üstündeki toz
İçinde mavi bir balık ölüsü
Görmeyi sürdürür gözleri suyun sessizliğinde en yetkin körlüğe dokunup.
xxx
Ya ben hiç olmamışsam Nora, yokluğuma üzülür müydün?
Aralığımız nereden baksan koca bir yitiklik
Bu mesafeden çağırsa sesi yanar insanın.
xxx
Sığırcıkların bir şeye geç kalma telaşı tellerde bir telgraf olsam
Okudukça incinsen, kırılsan
Kirli köpükleri herkesin dudağında
Pıhtılaşsa kanamaları zaman denizinin
Silikleşse karanlık, kırıklarına vuran huzmenin rahmetiyle
Ay vazgeçse medden, acısa cezire
Kanatan an devrimden daha da büyülü
Ondan geçmesen, dursan gecelerimde
Gitmesen Nora, gitmesen.
xxx
Biz seninle serin ipeğin üstünde bir hoşça kal, bir dilin eksiği
Şu özel andan önce geleni zaten zar zor hatırlıyoruz
Bekle ve için(m)de kal
Yine de arama beni!