Dolar 34,4910
Euro 36,3975
Altın 2.965,97
BİST 9.261,52
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 19 °C
Çok Bulutlu

Antalya’ya Antalyalı Gibi Bakmak | İbrahim Uysal

23.05.2023
272
A+
A-
Antalya’ya Antalyalı Gibi Bakmak | İbrahim Uysal

  Bürokrasiyi ilk bir devlet dairesine gidince, bana tebessüm ile biraz da dalga geçerek isteğimin olmayacağını anlattıklarında anladım.

    O gün bu gündür aynı soluk hep orada alınır, verilir oldu.

Bu yazımı gören, özellikle de üst düzey bürokraside görev yapanlar çok iyi bilirler; her bütçe yılı, birim/kurumlarca temmuz ayında başlayarak bir sonraki bütçe yılında yapılacak işler, teker teker birimlerden istenir ve en geç Eylül sonunda da bakanlıkların/ kurumların bütçe taslağı olarak da hazırlanıp, maliye bakanlığına gönderilir.

Sonrası malum.

Orada da görüşmeler ile bir orta yol bulunur ve TC Bütçesi olarak TBMM’nin onayına sunulur. Görüşmeleri siz görürsünüz ama asıl hikaye arkada döner.

Eğer, “bütçe ve plan Komisyonu Başkanı,” ilinizden ise size karada ölüm yoktur. Yok, komisyon üyeniz cevval birisi ise eh işte bir şeyler koparırsınız.

İktidar ve muhalefet yerelde çatışsa da bu görüşmeler sırasında “çok özel durumlar hariç,” genellikle bir orta yol bulunur.

    Milletvekillerince, o ilde neler neler yapılır.

Canım Antalyam, bu konuda çok “şanslıdır.” Herkes “çok sever” Antalya’yı. Özellikle sahilleri.

Önceleri her şeyi ile “turizm bölgeleri” idi. Şimdilerde dağları, ormanları, maden ve de dere yatakları ile sevilir oldu.

Antalyalılar mı? Onların bu işler ile pek ilgisi olmaz.

bir zamanlar onlar, bahçeli ve balkonlu evlerinde köyde, kasabada, şehirde yerler içerler hoş geçerlerdi. Hâlâ da değişen çok az şey vardır.  Nedeni, bizim Akdeniz (göller yöresi- Isparta, Burdur) ve Ege yöresi bu konuda pek rahattır. Devletten bir şey istemez. İç Anadolu, Günay Doğu, Karadeniz o kadar doğal şanssızlıklarına karşın, birliktelik ve dayanışmaları ile takdire şayandırlar.

Allahtan yöre iklimi, doğa hava koşulları olarak çok güzeldir. Herkesi tahrik ediyor ve öncelikleri kendilerine yönelik olsa da buralara da bir şeyler yapılıyor.

Bir Antalyalıya sorarsanız, Antalya- Budur kara yolunu kim yaptı, müteahhidi kimdi? Ya da tahsisi edilen turizm alanlarında kaç Antalyalı girişimci var? Diye. Pek de iç açıcı yanıtlar alamazsınız.

Ankara’da ki Antalyalı bürokratlar çırpınsa da maalesef siyasilerin iştahsızlığı ve ilgisizliği Antalya başta olmak üzere tüm Ege ve Ak Denizi bu günkü duruma getirdi.

Aralık ayının ilk haftasında Kumluca ve Finike’yi seller, sular bastı. Tarlalarda, seralarda onca emek, para ve umutlar boşa gitti.

Yerleşim yerinin içinde, dışında caddeler, sokaklar ve yollar darmadağın.

Ne var ki halk, kendi yarasını kendisi saracak.

   Yerel yönetimler (belediye) ise halktan topladıkları vergiler ile yaraları sarıp, yolları, kaldırımları yapacaklar.

     Sonra…

Evet sonrası, burada yaşayıp işinde gücünde olanlar, vergilerini verenler, yine tarlasına, serasına dönecekler. Baharın gelmesi ile birlikte temizlenen onarılan yolları, cadde ve sokakları yerli, yabancı ama buralarda sadece yediği, içtiğine para ödeyenler, buralar güzelleşsin, düzelsin diye vergi verenlerin onarttıkları yerlerde keyif çatacaklar.

Artık birçok turizmden gelir elde eden ülkede, turizm gelirlerinden, yerele de bir pay aktarılmaktadır.

Yerel halkın vergileri ile yapılanlardan yerelde yaşayanların hiç bir yararı yoktur. Bu adil değildir. Hele bir de buralardaki şirketlerin vergilerini ödedikleri, yurtiçi, yurtdışı adresler vardır, “ört ki ölem.”

Birileri, “Geçirmiyorum” diyen ahali duyarlar mı bilemem?

İşinde, gücünde kendi halinde olan insanlara, bu işler ile uğraşan, geçimini bu yoldan sağlayanların bir hayrı olsun.

Sanırım çoğu adamınızın adamını, madamınızın madamını dinler yine.

Ama olsun, ben söyleyeyim yine de…

 

 

 

ibrahim uysal
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.