Ahh Kadın | Yılmaz Pirinççi
Göç kaçkını bir kuş çaresizliği gözlerin.
Bakışların şaşırıyor durmadan nereye konacağını
Yüreğinde taze bahar esintileri
Yüzünde tül buğusu bir keder…
Ahh kadın.
Seni kimler ağlattı böyle.
Her müziğe uyan bedenin hangi gecelerin ağırlığını taşıdı sabaha
O incecik parmaklar.
O uçlarına basa basa yürüdüğün ayaklar nasıl böyle ağır aksak
Nasıl böyle yorgun şimdi
Ahh kadın.
Seni kimler kanattı böyle.
Kuşlar konardı sesine sen konuşunca
Sen konuşunca sular durur akmazdı
Saçlarını öperdi bütün rüzgarlar
Nefesinde denizler, dağlar
Gülüşün
Ah o gülüşün benim öksüz saçlarımı babam gibi okşardı
Kadın.
Ahhh kadın.
Seni kimler susturdu böyle..
Mümkün olsa öpmek alnına düşen o kederli yazıyı.
O yüreğinin en incesine değen sızıyı öpmek mümkün olsa.
Sarılırdım en öncesinden
Kimseler değmeden gül goncalarına
Kimseler kanatmadan
Kırmadan dallarını.
Yaprak yaprak düşmeden yere
Sarılırdım hiç bırakmadan…
Kadın
Ahh kadın.
Yüreğinin güzelliği düşmeliydi yollarına
Taşa takılmamalıydı ayağın
Sen ilmek ilmek dokurken sevdayı
Ayrılık düşmemeliydi yıllarına
Kadın.
Ahh kadın.
Hangi mezada keş çekildi hayatın
Hangi kıymet bilmeze vuruldun da
Böyle kırık kaldı kanatların.
Ahhh kadın.
Yanlış zamanda doğru insandan daha acı veren bir şey yoktur bu dünyada.
Öylece bakakalırsın..
Yılmaz Pirinççi