Acıya Saplanan | İbrahim Soyalar
Miğferinde kanım var sevgili düşman…
Sevgilini sarıyordu ihtirasla daha dün
Beni vuran, bedenimi hınçla parçalayan,
Başımı gövdemden ayıran ah o ellerin…
Oysa ellerin çocuklarını şefkatle okşardı,
Yürekten sevmelerinin derin sıcaklığında.
Alnından süzülüp inerek pıhtılaşan o kan
Yanıp kül olan yüreğinin sızısıdır aslında,
Biliyorum evet, ne desende görüyorum
İnsansın, tıpkı benim gibi, diğerleri gibi,
Seninde bir çift gözün, nasırlaşan ellerin
Aynı bende ki gibi çarpan tek yüreğin var…
Hasretlerine sığdıramadığın, unutamadığın
Avuçlarında erittiğin kor sevdaların var,
Boynuna sarılmayı bekleyen çocukların.
Biliyorum, aynı duygulara gebeyiz seninle,
Seni benim, beni de senin karşına çıkaran
Dengesi bozulmuş yeryüzünün iblislerine…
Hangi köhne duvarlarda bıraktın hayallerini
Hangi meyhanelerde tükettin umutlarını,
Biliyorum gözünün bebeğini oyarken ben
Farkındayım… Kararttığım kendi geleceğim,
Aslında kendi ruhumu satıyorum şeytana
Karanlık her gecesinde şu kirlenen zamanın…
Soluksuz bırakıp bedenimi en derininden
Kanlı ciğerimi yerinden çekip sökerken,
Yüzüme vurduğun her öldürücü darbede
Gözyaşlarını döküyorsun aynı benim gibi,
Yolunu gözleyenler aklının bir köşesinde
Eşin, çocukların, annen, baban ve kardeşin…
Anlayabilseydik, zaten bir anlayabilseydik
Her şey daha güzel olacaktı hayatımızda,
Bizi bize boğazlatan sömürüsü bu düzenin.
Oysa günbatımında, bir deniz kıyısında
Muhtemelen mavi renge çalan dalgalarda,
Dostça iki çift muhabbet eder olacaktık…
Bana zulmederken imkânsız işkencelerde
Başucumda vururken cansız bedenime,
Vicdanın ne kadar rahattır bilemiyorum
Basıp geçerken postallarınla cesedime,
Rahat uyuyabilecek misin ayaz gecelerde
Kâbusların yalnız bırakacak mı seni hiç.
Ama sen sabırlı ol, hiç merak etme sakın…
Az ötede durmakta birisi benim siluetimde,
Issızlığın içinde, hızlanan kör kurşun izinde
Üzerinden basıp geçecek bitmiş hayatının.
Hey sen düşman… Haydi durmak yok burada,
Gitme zamanıdır, hayallerini bıraktığın yere…
İbrahim Soyalar
..