Günün Kitabı/ Montreal’de Yaz Tatili /Sibel Unur Özdemir
“Montreal’de Yaz Tatili” edebiyat dünyasına yeni attı adımını.
Sevda Müjgan Yüksel’in ilk gençlik çağı okurları için kaleme aldığı bir eser. Roman kurgusu içinde treal’in gezilecek görülecek yerleri, coğrafyası, kültürü, yiyeceği içeceği, yerli halkın çektiği sıkıntılar yazarın gözlem gücünün büyüklüğü sayesinde okura aktarılmış.
Montreal’de Yaz Tatili’nin bir özelliği de kitabın yazarının hayata geçirdiği Bizim Çağ Kitaplığı’nın ilk kitabı olması. Eminim ki Bizim Çağ Kitaplığı yeni kitaplarını hızla bizimle buluşturacak. Sevda Müjgan Yüksel ile söyleştiğimizde “Yola “iyi yazarlar, kitaplar, okurlar ve iyi bir dünya” diye çıktık. Bu “iyi”nin içini doldurabilmeyi, edebiyatımıza yeni bir soluk olabilmeyi diliyoruz. Çabamız bu.” demişti. Bizim Çağ Kitaplığı’nın yolu açık olsun, diyerek Montreal’de Yaz Tatili’ne dönmek istiyorum.
Bir yetişkin olarak romanı bir solukta okudum. Sevda Müjgan her ne kadar gençler için kaleme almış olsa da bu kitabı, bence Montreal’de Yaz Tatili yaşsız bir kitap. Yediden yetmişe herkesin zevkle okuyacağını ve kendine ait olanı çekip çıkaracağına inanıyorum satırlar arasından.
Kitabı okurken ben de kitabın kahramanları -Candan, Defne, Burcu- ile birlikte dolaştım Montreal’in sokaklarında. İşte edebiyatın böyle de bir gücü var. Gitmediğiniz görmediğiniz şehirleri, ülkeleri size anlatır, merak uyandırır, araştırma duygunuzu pekiştirir, gitme görme arzusu uyandırır. Gidip gördüyseniz anlatılan yeri anılarınız canlanır gözünüzün önünde.
Montreal’de Yaz Tatili 192 sayfa. Okurunu yormuyor. Dili sade ve anlaşılır. Cümleleri yalın. Üstü kapalı ifadeler yok. İlk bakışta gezi ağırlıklı bir kitap olarak görülse de değindiği konular, verdiği mesajlar, kurgu ve gerçeğin içiçe geçişi, masalsı tat, savaş ve barış kavramları, haksızlık karşısında halkın tavrı, değişik kıyafetler/kıyafetlere yüklenen anlam, kentin tarihi vb. fark ediliyor.
Öte yandan egsoz dumanlarının yarattığı hava kirliliğinden, küresel ısınmadan şikâyet eden Dünya’nın sesini kimsenin duymadığından, yere atılan bir maskenin iplerinin küçük bir martının ayaklarına dolanmasından, parklarda bulunan yabani hayvanlara yasak olduğu halde yiyecek verilmesinden, gölün temiz olmamasından bahsediyor, insanların doğaya zarar vermemesi gerektiği konusunda güzel mesajlar veriyor okuruna Montreal’de Yaz Tatili. Nice okur da ben gibi duyacaktır Dünya’nın haklı haykırışını.
Romanda bahsi geçen Asyalı çocuk, siyahi küçük kız, ataları Fransa’dan gelen Patrick, Burcu karakterleri Kanada’nın göç alan bir üke olduğuna vurgu yapıyor. Yerli halkın topraklarını korumak uğruna verdikleri mücadele de gözler önüne seriliyor.
Grafiti sanatçıları, sokak müzisyenleri, hokey öğretmeni, festivaller, çeşitli yiyecek isimleri, meydanlar, heykeller, göller, dağlar, müzeler, yığılmış taşlardan yapılmış insan figürleri (Inuksuk), totem direkleri, parklar, kütüphaneler, kanallar, köprüler, sirk, BİXİ istasyonları gibi romanda yer alan öğeler Montreal’in her yönü ile incelenip bir kilim gibi ilmek ilmek dokunduğu duygusunu veriyor.
Konukseverlik Türk kültürünün önemli örf, adet ve geleneklerindendir. Romanda da “konukseverlik” kavramı birkaç yerde geçiyor. Burcu da misafirlerini en güzel şekilde ağırlıyor. Öte yandan sosyal ve duygusal, sevgi ve anlayışa dayalı bir bağ olan “arkadaşlık” gibi bir tema Burcu ve Candan / Burcu ve Patrick üzerinden veriliyor okura
Kitapla yolculuğumuz bıyunca Burcu’nun arkadaşı Patrick’in mesleğini (buz hokeyi öğretmeni), atalarının Fransa’dan göçtüklerini, iyi niyetli ve esprili bir kişiliği olduğunu öğreniyoruz ancak Patrick’i ve onun da içinde olacağı bir bölümü okumayı işin özü Patrick’i biraz daha tanımayı isterdim.
Romanda sayfa 119’da “Women are persons.” / “Kadınlar kişidir.” Sayfa 160’da “Every child matters.” / Her çocuk önemlidir.” sloganlarına rastlıyor ve protestolar olduğunu görüyoruz. Çocuğa ve kadına karşı olumsuz davranışların dünyanın öncelikli sorunu olduğunu görmek beni oldukça üzüyor.
Defne’nin gezerken rastladığı bir martıyla, gördüğü bir heykelle, çiçeklerle konuşması kitaba masalsı bir lezzet katıyor. Burada Defne’nin düş gücü ile de tanışıyoruz. Defne bir süre önce babasını kaybetmiş. Annesi de kendisi de bu acıyı henüz atlamamış ki anne ile kızın ilişkisi çok sıcak duygulara dayanmıyor. Sevgilerini anlatmakta zorlanıyorlar belki de. Candan (anne) eşinin fotoğraf makinesi ile gezip gördüğü, ilgisini çeken her şeyi görüntülerken Defne (kızı) yalnız kalıyor. Candan acısını bu şekilde sağaltırken kızının duygu durumunu fark edemiyor olsa gerek. Defne’nin annesi ile inatlaşması, konuştuğu canlı cansız varlıklarla zıtlaşması, yerine göre agresif davranışları bu yüzden olsa gerek. Romanın sonunda bu gezinin, Montreal’in anne kıza iyi geldiğini, aralarındaki buzların eridiğini görmek okuru mutlu ediyor.
Montreal’de Yaz Tatili hakkında söylenecek çok şey var ama burada yazdıklarıma nokta koyup kitabı okumayı, Montreal’de dolaşmayı, yerli hakla tanışmayı, Candan’la sohbet etmeyi, Defne ile tanışmayı, Burcu’ya konuk olmayı, Kaju’nun muzurluklarına eşlik etmeyi size bırakıyorum.
ANKARA/ 26.10.2024