Günün Kitapları | Değerlendirme: Gazeteci Özkan Saçkan
23 EKİM TARİHLİ GÜNÜN KİTAPLARI
Kitapçıların raflarında yer alan 6 kitabı sizler için yorumladım.
//YAĞMURDAN SONRA AVRUPA: Eser, 1967’de ilk yayımlandığında 20. yüzyılın “kolektif bilinçaltı”nı ortaya koyduğu öne sürülüyor.
//TASAVVUF SIRLARI 2- ARINMA: Bu kitap, sizi Allah’ın güzelliğini hissetmeye, anlamaya ve yaşamaya davet ediyor. İlahi aşkın ve sevginin derinliklerinde unutulmaz bir yolculuğa çıkacaksınız. Kalbinizin derinliklerinde Allah’ın güzelliğini keşfedin. Bu kitap, sizi O’nun nuruna, sevgisine ve rahmetine götürecek bir rehberdir. İlahi güzelliğin izini sürdükçe, ruhunuzun derinliklerinde huzuru ve mutluluğu bulacaksınız.
//YALNIZ EVLER SOĞUK OLUR: İçi boşalmış, bomboş deniz kabuklarından denizin sesi duyulur, sona sürükleyen amansız dalgaların sesi. Çok eski çağlardan çıkagelir. Uğultuyu bir an olsun dindiremezsiniz.
//OSMANLI MISIR’INDA DOĞA VE İMPARATORLUK: Çevre tarihi alanında öncü çalışmalardan biri sayılabilecek bu kitap iyi araştırılmış ve sunulmuş bir inceleme olmanın yanı sıra, Osmanlı tarihi araştırmalarındaki merkez-çevre paradigmasına, milliyetçi ve şehir merkezli tarih yazımlarına etkili bir eleştiri yöneltiyor.
//ÖMR-İ EDEBİ 2- MELANKOLİ VE AŞK: Kitabın üçüncü ve dördüncü ciltlerini bir araya getiren bu kitap, modernleşen Osmanlı toplumunun gündelik yaşamını detaylı bir şekilde ele alıyor.
//TÜTÜNLER ISLAK: Terziler Geldiler, Dikmediler ve Gitmediler. Terziler geldiler. Kırılmış büyük şeylere benzeyen şeylerle, daha çok koyu renklere ve daha çok ilişkilere, Bir kenti korkutan ve utandıran şeylerle.Kumaşlar bulundu ve uyuyan kediler okşandı. Sonra sonsuz çalgısı sevinçsizliğin… Çay içmeye gidenler vardı akşamüstü, parklara gidenler de Duruma uymak kısaltıyordu günlerini artamayan eksilmeyen bir hüzünle…Yorgun ve solgundular, kumaşları buldular, kenti doldurdular…
İşte o kitaplar;
//Bitmek bilmeyen bir işgalin, karmaşası
ALAN Burns’tan YAĞMURDAN SONRA AVRUPA. İsimsiz bir anlatıcının dolaştığı Avrupa toprakları harap haldedir; hem coğrafi hem de ahlaki açıdan çarpıklaşmış, biçimsizleşmiştir. Anlatıcı mesafeli bir ilgiyle, asla umutsuzluğa ya da sinizme kapılmadan korkunç sahnelere tanık olur. 1967’de ilk yayımlandığında 20. yüzyılın “kolektif bilinçaltı”nı ortaya koyduğu öne sürülen eserde, ilk bakışta İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa betimleniyormuş gibi görünse de aslında bitmek bilmeyen bir işgalin, sona ermemiş bir savaşın, bir türlü tam anlamıyla başlamayan bir yeniden inşa sürecinin karmaşası hüküm sürer. İsmini Max Ernst’in gerçeküstü tablosundan alan kitap Avrupa, insanın yalnızca yıkımı kabullenmeye çalışmakla kalmayıp ruhunun dayanma gücüyle zulme karşı geldiğini de gösteriyor. 120 SAYFA.
(CAN YAYINLARI)
//İnsan ruhundaki ilahi aşkı anlatıyor
FERHAT Atik’ten TASAVVUF SIRLARI 2- ARINMA. Kalbini temizle ki, hakikat seni aydınlatsın. İlahi Güzelliğin Yansıması. Tasavvuf, Allah’ın sonsuz güzelliğini anlamaya, hissetmeye ve yaşamaya yönelik bir yolculuktur. Bu kitap, yürekleri Allah’ın nuruyla aydınlatan, gönülleri O’nun sevgisiyle doldurup taşıran bir ilahi serüveni anlatıyor. Her sayfasında, Allah’ın güzelliğini yansıtan bir hikâye, bir öğreti saklı. Allah’ın güzelliği, evrenin her zerresinde, her nefeste, her anda mevcuttur. Bu güzellik, kalplerde sevgi, gözlerde yaş, sözlerde hikmet olarak belirir. Tasavvuf, bu ilahi güzelliği görmeyi, anlamayı ve yaşamayı öğretir. Bu kitapta, Allah’ın eşsiz sanatını, rahmetini ve aşkını derinlemesine keşfedeceksiniz. Bu eser, Allah’ın isim ve sıfatlarının tecellilerini, O’nun yaratılıştaki kusursuz düzenini ve insan ruhundaki ilahi aşkı anlatıyor. Her satırında, Allah’ın sonsuz sevgisinin ve merhametinin izlerini bulacaksınız. O’nun güzelliği, kalbinizde bir bahar gibi açacak, ruhunuzu aydınlatacak. Allah’ın güzelliği, gökyüzünün sonsuz maviliğinde, güneşin doğuşunda, bir çiçeğin zarafetinde saklıdır. Bu güzellik, insana kendini ve Rabb’ini tanıma yolunda rehberlik eder. Bu kitap, sizi Allah’ın güzelliğini hissetmeye, anlamaya ve yaşamaya davet ediyor. İlahi aşkın ve sevginin derinliklerinde unutulmaz bir yolculuğa çıkacaksınız. Kalbinizin derinliklerinde Allah’ın güzelliğini keşfedin. 384 SAYFA.
(DESTEK YAYINLARI)
//Bir yaşamdan birçok yaşama
SELİM İleri’den YALNIZ EVLER SOĞUK OLUR. Yazarlar ikide birde bu uğultuyu yazmak isterler. Deniz kabuklarından birçok kez insan sesleri de işittim, kesik, boğuk; deniz uğultularına karışmış. Bugüne kadar yazamadım. Vaktiyle yaratmış olduğu kahramanlar, özellikle aşk romanları yazarı Süha Rikkat karşısına çıkıp ondan hesap sorduğunda, anlatıcı tıpkı yazarın da yapacağı gibi, elli yılı aşan bir yazı deneyimiyle onunla yüzleşiyor. Bir yaşamdan birçok yaşama, bir evden birçok eve dağılmış, hiç dinmeyen acılar, genç ölümler, darağaçları.216 SAYFA.
(EVEREST YAYINLARI)
//İmparatorluk içinde değişen güç ilişkileri
ALAN Mikhail’den OSMANLI MISIR’INDA DOĞA VE İMPARATORLUK- Bir Çevre Tarihi. Yazar, Osmanlı İmparatorluğu ile onun en kârlı eyaleti Mısır arasındaki ilişkileri incelediği bu çalışmasında Mısır kırsalındaki kanallardan İstanbul’daki Saraya, Anadolu ormanlarından Kızıldeniz kıyılarına ve veba piresinin ısırığından dünyanın en güçlü devletlerinden birinin servetine uzanan bağlantıların hikâyesini anlatıyor. 1675-1820 arası döneme, kendi deyimiyle “uzun 18. yüzyıla” odaklanan yazar, imparatorluk içinde değişen güç ilişkilerinin bölgeler arasındaki kaynak akışını nasıl etkilediğini anlatıyor ve bunun çevresel bozulmaya yol açtığını öne sürüyor. 19. yüzyılda Mısır’ın Osmanlı İmparatorluğu’nun bir vilayeti olmaktan çıkıp Mısır bürokrasisi tarafından kontrol edilen güçlü, merkezi ve otoriter bir yönetime dönüşmesinin sulamayı, emek gücünün yapısını, hastalıkları ve bayındırlık işlerini nasıl etkilediğini gösterirken yüzlerce mahkeme davasına ve resmi yazışmaya başvuruyor. 320 SAYFA.
(İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI)
//Modernleşen Osmanlı toplumunun gündelik yaşamı
AHMET Rasim’den ÖMR-İ EDEBİ 2- Melankoli ve Aşk. “Tamam haziranın on yedinci günü idi. Yaz, hararetini şehrimize yığdığı gibi letafetini de parça parça yaptığından vapura biner binmez yukarıya çıktım. Dört beş saatten beri beynimi yoran gazete sütunları yerine başka manzaralar seyretmeye karar verdim. Fakat kabil mi? Gazete müvezzinin (dağıtıcı) biri elime bir ‘Piti Jurnal’ sıkıştırdı. Resimlerine baktım, şu konuyu okuyayım derken Haydarpaşa önüne geldik. Artık elimden bıraktım. Köy, yığın yığın haneleri, rıhtımı ile manzur oluyordu. Takarrüp ettikçe (yaklaştıkça) seviniyordum.” On dokuzuncu yüzyıl Osmanlı matbuat dünyasının önde gelen isimlerinden biri olan yazarın eseri, Latin harfleriyle ilk kez okurla buluşuyor. 368 SAYFA.
(VAKIFBANK KÜLTÜR YAYINLARI)
//Kestiler, biçtiler, dikmediler ve gitmediler
TURGUT Uyar’dan TÜTÜNLER ISLAK. Terziler geldiler. Durgunluktu o dökük saçık giyindikleri Yarım kalmışlardı. Tamamlanmadılar. Toplu odalarını sevdiler.
Ölümü hüzünle geçmişlerdi, ateşe tapardılar.
Kent eşiklerindeydi, ağlayışını duydular.
Kestiler, biçtiler, dikmediler ve gitmediler,
iğnelerine iplik geçirip beklediler. 56 SAYFA.
(YAPI KREDİ YAYINLARI)
//