Günün Kitabı | Din ve Özgürlük | Yazarlar: Arlin M.Adams-Charles J.Emmerich
Kitap değerlendirme Yazarı: Ali İhsan Dilmen
Kızıl Elma Yayınları…
Modern devletlerin oluşması, Batıda yaşanan Aydınlanma, Kilise-Devlet/Kral arasında yaşanan iktidar kavgası, pozitif bilimlerin Batı’da etkinliğini artırması Kilisenin pozitif bilimlere karşı aldığı pozisyon, engizisyon mahkemeleri, Aforoz müessesesinin dine karşı duyulan şüpheleri artması vb.etkilerin artmasının dindarlar üzerinde oluşturduğu olumsuzluklar toplumları en tepeden alta kadar etkiledi..
Kitapta yazarlar kuruluşundan günümüze ABD’nin kurucularındandır, sonra gelen yöneticilerine kadar din devlet ilişkilerinde korunması gereken bireyin, kilisenin ve seküler insanların özgürlük alanlarını koruma altına almak, sınırlarını belirlemek için verilen mücadeleyi, devletin eğitim zorunlu eğitim sürecinde eğitim alan gençlerin dine dair taleplerini karşılamanın boyutlarını ve sınırlarını, yöneticiler eliyle ortaya çıkan kurumsal tutum, yorumların oluşturduğu sorunları özgürlükçü hukuk içinde çözme çabalarını, ortaya çıkan tartışmaları masaya yatırmış.
Daha fazla uzatmadan bana göre önemli bulduğun bir bölümü sizinle paylaşmak istiyorum.
Kitaptan Alıntı
“Ulusun dini grupları,çoğunlukla,hükümetin hizmetçisi oldukları şeklindeki Aydınlanma görüşünü reddeden geleneklerden gelirler.Bu gruplar kilise ve devleti daha ziyade toplumsal refahı sağlama göreviyle tanrı tarafından tayin edilen kurumlar olarak görürler.Devletin dini kurumlar ve bireyin vicdanı üzerinde mutlak hakimiyeti bulunduğunu iddia etmek totaliterliğe doğru bir adım atmaktır.Vahşi barbarlıklara şahit olmuş bir asırda kiliseler oynamaları gereken peygamberi rolün bilincindeydiler. 1945 Nisan’ında Naziler tarafından öldürülen Pastor Dietrich Bonhoeffer’i anan Amerikalı İlahiyatçı Reinhold Niebuhr onun örneğinin ‘Halka Alman protestanlığının felaket getirici hatasıyla -dinin alanından tamamen dışlanması- başa çıkmayı öğreteceğini’ ifade ediyordu. Dini grupların kamusal meselelerde konuşma hakkını,esasen sorumluluğunu kabul ettikten kişinin sadece konuşma hakkına sahip olduğu için konuşmasının her zaman doğru olduğu anlamına gelmediği vurgulanmalıdır.Dini liderler siyasi alanda mücadeleye girince,kendilerini muhalif görüşlere ve sık sık da sert konuşmalara kaptırırlar ve ruhani mesajlarının nüfuzunu kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar.”
Sahife-67/ilkeler bahsi
…