Dolar 34,5055
Euro 36,4583
Altın 2.955,93
BİST 9.084,29
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 18 °C
Az Bulutlu

Önce Ekmekler Bozuldu | İbrahim Uysal

21.11.2023
203
A+
A-
Önce Ekmekler Bozuldu | İbrahim Uysal

Yaşamdan Öğrendiklerimiz.

Yaşam ile ilgili olarak birçok şey söylenir ama yaşamak için olmazsa olmaz.

Evet, doğrudur.

“Ekmek, hava ve su…”

“Ekmeği,” gıda olarak düşünün, doğada dilediğinizce var mı? Evet, bir zamanlar istemediğiniz kadar vardı.

Su; bir zamanlar gürül gürül akan derelerden, çaylardan, musluksuz çeşmelerden, pınarlardan istemediğin kadar çoktu.

Hava; bir zamanlar gökyüzünün hep hava ile dolu olduğunu düşünürdük. Onun da bizi yaşattığını.

Oktay Akbal’ın yıllar önce yazdığı “Önce Ekmekler Bozuldu” yapıtını okuduğum zaman bile anlamamıştım “bozulmanın” bir süreç olduğunu.

Meğer “bozulmak,” başlı başına bir çürümeymiş, başladı mı durmazmış.

Öğrenmenin yalnızca aile, okul ve çevre gibi etkenler ile olduğunu öğrenmiş; biliyordum.

Meğer ne çok öğrenme şekli ve yöntemi varmış.

Yenilen kazıklar; Bunlar da meğer “dost” sanılanlar ile başlayıp, bu iş seçtiğiniz iktidar ve yönetimlere kadar gidermiş.

   Bunu da insan yaşamı deneyimleyerek öğrenilmiş.

“Hak, hukuk, adalet” bize ailede öğretilmişti. “Elin malına elini bile dokundurma, başkasının hakkında gözün olmasın, bakma bile”!..

“Allah’ın bir adaleti vardır, ona güven”!..

Meğer sorun “Allah’ın adaleti” denilen şeyde değilmiş.

İlahi Yaşar Nuri Öztürk hocam, bak burada da imdadıma yetiştin, ilk ondan durmuş, okumuştuk.

   “Allah ile Aldatmak”!..

Allah, Tanrı, Yaradan bize hep iyiliğin ve güzelliğin sembolü olarak öğretilmişti. Aldatmak, kandırmak ise kimsenin aklının ucundan bile geçmezdi.

Bir de baktık ki bizler masum masum yaşarken, birileri hata bu hakları korumakla görevli birileri, bizim koşulsuz hak ve adaletine güvendiğimiz Tanrı ile kandırıyor, aldatıyormuş.

Yaşar Nuri Hoca; “Allah ile Aldatmak” tanımını doğru şekilde koymuş.

Ankara’da Atatürk Orman Çiftliği dolayından ne zaman geçsem hep için burkulur. Kahrolur, üzülürüm. Üzüntünün kaynağı hülle kararlar ile üstüne kocaman kocaman binaların yapılması değil, … ….!.

Geçen günlerde adı değiştirmiş olsa da halkın hala “Atatürk Kültür Merkezi”, AKM dediği yerde açılan bir sergiye gittim. Kocaman kocaman binalar ile o yem yeşil alanlar yok edilmiş. Ayrıca bu ülkenin kurucusuna herkesin saygı göstermek gerek…

Şimdi siz, sadece yediğiniz ekmeğin, içtiğiniz suyun ve soluduğunuz havanın bozulduğunu, kirlendiğini düşünüyorsunuz değil mi?

Elbette okuldan, kitaptan, aileden öğrenilenler az değil ama bazıları unutuluyormuş.

Ya da yaşamın bazı dönemlerinde yenilen darbeler, insanın beynine kazanıyormuş.

Düşündükçe beynim, ilk çağlar mağara duvarları gibi uyula oyunla, kazıla kazıla kızgınlıkla kırgınlar büyür.

James Thurber, kendi tanımını koyarken, “Deneyim / Tecrübe, yediğimiz kazıkların bileşkesi,” demiş.

Bir gün işe yarar mı sizce!

Yoksa bir mucize beklemeli mi?

Üzgünüm, ” …  yemeğe, devam!..”

 

 

 

ibrahim uysal
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.