Üşüyor Krizantem Vazoda | Selahattin Yetgin
Islanmış pusulalarla geçiyorum köpüklü denizleri
Sıkışmış gövdemin katmanında üzünçlü anlar
Mavi kendine sancı, karanlık gölgeyle dansta
Saçlarımda gün çizikleri, ellerimde deniz
Soluğumun küpeştesinde mor yangınlar
Martılar konar birazdan iyotlu gözlerime
Kaçak mihmanlar sığınır devrik düşlerime
Üşür krizantem çiçekleri kırık vazolarda
Suskularımın lodosu çarpar yüzüme
Tutuşur tenimdeki asi dokunuşların
Tırmanırım ıslak duvarımın tülbendine
Aşk karası gözlerine sığınmaya kaç var!
Hangi havayı içine çeker korsanlar!
Ruhum ellerinde küflenmiş bir zincir
Şaraplar döker bir kadın yanık tenime
Düşlerin arlı sularından boş çıkar ağlar
Ve aşk yüreğimin kamarasında sabahlar
Sokul göğsümün sarmaşıklı saçağına
Asi bir mermi gibi sekiver kucağımda
Mutluluğun resmini çizemediler yıllarca
İhanet artıkları gözlerimin tarlasında
Gövdemin musallasında öpüş yanıkları
Ruhumu sorguluyor yaşamadığım düşler
Tutkular kendi yağmurunda ıslanmış
Kehanet filmleri oynuyor sinemalarda
Bir resimde öpüş oluyor aşkın titrek elleri
Yorgun denizin dalgasında haylaz üzünç
Çürümüş dudaklarda hazin tebessüm
Kaldırım taşlarına döküyorum sesimi
Yaralı bir kuşun gagasında cılız dallar
Hicranın odasında hükümsüz ağlayışlar
Hangi kurşundan seker beklediğin son
Özlenen gelmez diyor kifayetsiz şarkılar
Söyle yar, söyle ne zaman biter bu korkular
Bilesin ki, asırlardır mutlu bitmez masallar
Ah yar! Islat suskularla uçuklanan dudağımı
Bu hazan vaktinde gelişine kaç mevsim var!
Selahattin Yetgin
…