Dolar 34,5055
Euro 36,4583
Altın 2.955,93
BİST 9.084,29
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 18 °C
Az Bulutlu

Mısırlı Düşünür Prof. Dr. Samir Amin kimdir? | Nuri Kaymaz

31.01.2023
1.493
A+
A-
Mısırlı Düşünür Prof. Dr. Samir Amin kimdir? | Nuri Kaymaz

Prof. Dr. Samir Amin 1931 Mısır doğumlu Arap Marksist iktisatçı.

 Prof. Dr. Samir Amin yaşamını yitirdi. Vijay Prashad Twitter hesabından Amin’in hayatını kaybettiğini duyurdu.

Ortadoğu Arap dünyasını ve Afrika ülkelerindeki gelişmeleri yakından takip eden siyaset analizcisi olarak tanınan Samir Amin, Mısır Tahrir Meydanı’na ilişkin değerlendirmesi 25 Ağustos 2011’de Monthly Review dergisine yazdı.

Banu Avar, Tahrir Meydanı gösterilerinin arkasında küresel kapitalizmin simge ismi George Soros olduğunu iddia etmiş; Odatv’nin yaptığı haberleri bu nedenle renkli devrimlerin kervanına su taşıdığını iddia etmişti.

Samir Amin’e göre, Tahrir Meydanı’nın “öncüsü” vardı: “Yoksul ve orta direk işçilerin petrol üreten ülkelere kitlesel göçünün sağladığı güvenlik subabına sahip olduğu sürece, rejim halen ‘tolere edilebilir’ görünüyordu. Bu sistemin tükenişi (Asyalı göçmenlerin Arap ülkelerinden gelenlerin yerini alması), muhalefet hareketlerinin yeniden doğuşunu getirdi.

2007’deki işçi grevleri (Afrika kıtasının son on yılındaki en güçlü grevler) tarımsal sermaye tarafından el konulma tehdidi altındaki küçük köylülüğün inatçı direnişini ve orta sınıflar içinde demokratik protesto gruplarının (‘Ketaya’ ve ‘6 Nisan’ hareketleri gibi) ortaya çıkışı, Mısırlılar tarafından beklenen ancak ‘yabancı gözlemcilerin’ şaşırdığı- kaçınılmaz patlamanın habercisiydi. Şu anda hangi yönde ilerleyeceğini ve yarattığı fırsatları analiz etmeye çağrılı olduğumuz kurtuluş mücadeleleri dalgasının yeni bir aşaması böylece başladı.

Sürmekte olan ‘Mısır Devrimi’ her yönüyle (siyasal, ekonomik ve toplumsal) sarsılan neoliberal sistem için bir son öngörmenin mümkün olduğunu göstermektedir. Mısır halkının bu devasa hareketi, üç aktif bileşenle bağlantılıdır: Kendi iradeleri ile ve kendi buldukları ‘modern’ biçimlerde “yeniden politikleşen’ gençlik; radikal sol güçler ve demokratik orta sınıflardan güçler.

Gençlik( yaklaşık bir milyon aktivist) harekete öncülük etmiştir. Onlara hemen radikal sol ile demokratik ortasını katılmıştır. Gençlik ve radikal sol üç ortak hedef gütmüştür:

-Demokrasinin yeniden inşası( polis-ordu rejiminin sona ermesi).

-Halk kitlelerinin yararına yeni ekonomik ve sosyal politikaların belirlenmesi(Küresel kapitalizmin taleplerine boyun eğmekten vazgeçmek).

-Bağımsız bir dış politika(ABD hegemonyasının ihtiyaçlarına ve dünya üzerindeki ABD askeri denetimin uzantısı olmaya boyun eğmekten vazgeçmek).

Demokratik devrim dedikleri şey, demokratik, toplumcu ve anti-emperyalist bir devrimdir.

Gençlik hareketi, toplumsal bileşimi ve siyasal, ideolojik dışavurumları itibarıyla çeşitlilik arz etse de kendisini tam olarak ‘solda’ görmektedir. Radikal sola karşı beslediği güçlü ve kendiliğinden sempati, bunun kanıtıdır.

Orta sınıflar, ‘piyasa’ya ya da Mısır’ın uluslararası tercihlerine karşı çıkmaksızın, bir bütün olarak yalnızca demokrasi hedefi etrafında toplanmaktadır.

CIA tarafından organize edilmiş gibi görünen bir komplonun bilinçli veya bilinçsiz parçası olmuş bir grup Blog yazarının rolü de gözardı edilmemelidir. Liderleri, genellikle aşırı derecede ‘Amerikanlaşmış,’ ama buna rağmen kendilerini diktatörlere muhalif sunan zengin sınıflardan genç insanlardır. Ancak halk ayaklanmalarının arkasında bu komplonun olduğunu düşünmek hata olacaktır. CIA’nın istediği, hareketin yönünün değişmesi, aktivistlerin ilerici toplumsal dönüşüm hedeflerinden uzaklaşması ve onları farklı yollara yönlendirmektir(…)

Artık bir yarış sözkonusudur: Halen kafası karışık kitlelerle etkili ittifaklar oluşturmayı ve hatta onları disipline etmeyi kim başaracaktır: Müslüman Kardeşler ve onun (Selefi) İslami bağdaşıklar mı yoksa demokratik ittifak mı?

Tıpkı yükselen mücadelenin önceki dönemlerinde olduğu gibi Mısır’daki demokratik toplumcu ve anti-emperyalist hareket karşısında, bir kez daha güçlü bir gerici blok buluyor. Müslüman Kardeşler, tamamen dışa bağımlı, piyasaya dayanan bir ekonomik sisteme bağlılık ifade etmektedir.

Mısır’da işçilerin ve demokratik güçlerin birleşik cephesini inşa etmede bariz gelişmeler yaşanmaktadır. Nisan 2011’de beş sosyalist eğilimli parti, kendilerini mücadelelerini birlikte yürütmeye adadıkları Sosyalist Güçler ittifakı oluşturdular.

Buna paralel olarak hareketin tüm aktif siyasal ve toplumsal güçleri tarafından bir Ulusal Konsey (Meclis Vatanı) kuruldu. Konsey 150’ye yakın üyeye sahip, Müslüman Kardeşler ve sağ kanat partiler katılmayı reddediyorlar.(…)

’Arap Baharı’ bu realiteye bir katkıdır. Bu vaka, uzun vadede sosyalist bir perspektife geçebilecek somut alternatifler doğurma potansiyeline sahip toplumsal başkaldırıdan biridir. Arap halklarının ‘baharı’, Latin Amerika halklarının 20 yıldır yaşadığı sürece benzemektedir.”

Kaynakçalar: Cumhuriyet Gazetesi / 22 Mayıs 2005

Toplum ve Tarih Dergisi / 1999

 

….

Terzi Nuri Kaymaz
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.