DURSALİYE ŞAHAN İLE EDEBİYAT VE KİTAPLARI ÜZERİNE | YONCA YAŞAR
Yonca Yaşar: Lacivert okurları için Dursaliye Şahan’ın yazı serüveninden bahseder misiniz? Edebiyat ile ne zaman ve nasıl kesişti yolunuz?
Dursaliye Şahan: Bence her insan doğduğu anda edebiyatla tanışıyor. Çünkü edebiyat sadece yazılı metinlerden oluşmuyor. Annelerimizin söylediği ninniler dahil dilden dilen aktarılan halk masalları var. Okuma yazma bilmeyenlerbile bazen şiir okumaz mı? İçinden mısralar geçen cümleler kurmaz mı? Türkü dinlemezler mi?
Ben okuma yazma öğrendiğim günden beri karalıyorum. Çocukluğumda aklıma gelen her şeyi yazıyordum. Nedenini bilmiyorum ama seviyordum yazmayı. Yazdıklarımın hikâyelere dönüşmesi elbette yıllar aldı.
Aslında yazmak şarkı söylemek gibi. Bazen mutfakta yemek yaparken şarkı söylemez misiniz? Bunun bir nedeni var mı? Yok. Sadece içinizden gelmiştir. İşte benim için de yazmak böyle bir şey. Şarkı söylemek gibi. Sanatın bilinçli bir seçimden çok iç güdüsel bir eylem olduğunu düşünüyorum.
Yonca: Dört yaşında, doğduğunuz yer olan Sivas’tanİstanbul’a ailenizle göç ettiniz. İstanbul’daki on üç yıllık bankamemurluğunun ardından da Londra’da yeni bir yaşama başladınız. Derken Londra’da işçilik, öğretmenlik ve gazetecilik günleri geldi. Farklı coğrafyalarda, farklı meslekler deneyimlemişbir yazar olarak,göçmenlik ve onun edebiyatınıza etkileri hakkında neler söylemek istersiniz?
Dursaliye Şahan: Edebiyat çoğunlukla hayatı, insanı anlatıyor. Yazar için en kolayı da tanıklıklarını kaleme almak. Bir göçmen olarak tanıklıklarımı yazdım.
<|<|<|<