1 Uçan Halı Antakya Atatürk İlköğretim Okulu Görme Engelliler Sınıfındaki...
Hatay 18 °C
Az Bulutlu
Düş'tük be Algos! Geceden zorla koparılmış bir karanlığın içinde kuyruğunu bırakıp kaçan kertenkeleler gibi avuçlarımızda küflenmiş kuş yemleriyle kendini Ekim'e saklamış bir kaç yaprak misali acemisi olduğumuz bu düşte siyah çiçekli nevresimin dallarından düştük. Şimdi her gece siyah çiçekli çarşafın arasında uzun uzun geziniyor düşürdüğün kokunu arıyorum Sahi nerede düşürmüştün Sevgili-m? Müstehcen bir hayalin gayrı meşru çocukları gibi çıplak kalıyor kelimelerim annesiz hırçın bir çocuk gibi hassas, öfkeli ve zamansız açan tomurcuklar misali solgun... Göğü yırtarcasına yırtıyor göğsümü sessizliğin söylemediklerini umursamazken dudağıma doğru süzülen tek bir damlaya saklıyorum seni... Kurumuş bir gölün diplerinde boğulurken suya söylüyorum adını ateşi söndürmek de hiç bir kitapta yazmıyordu üstelik. Yaslı bulutların gözyaşları toprağa kâr kurak bulutlar da sevapların kefareti olsun adın buruk bir şarap gibi dolanırken dilimin üzerinde. Oysa tek kişilik bir divana sığmıştık da bir kuş kafesini sığdıramadık iki göz odaya. Sessizliğimizin hacmi kadardı içimde çırpınan duyguları gagasında tutan kuşun heyecanı... Ölü kuşları özgür bırakma vakti Aşkım! Zamanın en ücra köşesinde ucu bucağı olmayan bir özlemle içimde kanımla boğsam seni ölümü alsam avuçlarından boğulur musun boğulur muyum dirilir mi acı sevişmelerimiz seni öldürdüğüm gün açılır mı gözlerim çözülür mü körlüğün? Kalbinin iltihabı patlamış parmak uçlarından öpsem sızar mıyım şah damarına? Algos, tuttuğum nefesimi bırakır mısın Sevgili-m?