Baki Kalır | Aylin Özgür
Fuzuli’nin “Mey biter saki kalır, her renk solar haki kalır, sözü ile genel manda “Baki kalır,” bir deyim ile cümleye son noktayı koyarız.
Günümüzde İyi olmak hep zor, kötü olmak ise çok kolay… Özür dilemek zor, kırmak ise kolay…
Sohbet edelim der otururuz, tek yaptığımız şey sorgulamak olur.
Eskidende böyle miydi ya?
Dert ya da her hangi bir olay anlatırken karşı tarafın sorularından, konunun sonuna gelemiyoruz belki? Peki, senin fikrin ne? Sormak ne mümkün…
Soru yağmurları dinmiyor da dertleri duvarlara mı anlatalım? Ortaya farklı bir fikir koyalım derken, özel sohbetlerimiz sorguya, kısır bir döngü olmuş durumda.
Anlamıyoruz, anlamak istemiyoruz. Arkadaş neydi, değer vermek neydi, dost neydi, vakit ayırmak sohbet etmek neydi, unuttuk, unutturulduk biz. Farklı bir evrende de yaşıyoruz sanki? Belki hayatın getirdikleri diyeceğiz de herkes, bir savaşım içinde kendi uğraşını veriyor.
Herkeste bir vurdumduymazlık… “Armut piş, ağzıma düş,” havasında bir hayat yaşadığını sanıyor. Sanmakla kalsa iyi… Çoğu kendinden emin, kayıtsız bir vurdumduymazlıkla yaşamdan bezgin… Peki, baki kalan ne?
Düşsüz, hayalsiz, samimiyetimiz, güvensiz insan toplulukları ile geriye ne kalır? Kimin hakkında olursa olsun, uydurduğumuz dedikodularımız mı? Bitmiyorlar… Kimi umursamaz, ilkesiz, sanatsız, yaşamdan soğumuş, kopmuşluğun döngüsünde devinip durur. Bazı insanlar, kendi ilkesizliğinin farkında değil. Doğruların doğrultusundan sapma gösterir.
Göreceli olan yapmacık kavramlarımız mı? Eleştiri yağmuruna tutup, takdire gelince kuraklık vaat eden yapmacık Mükemmelliyetçiliğimiz mi? Hangisi, baki kalsın?
Siz seçin!!!
…
Saygılarımla…