Günün Kitabı | İçimde Ne Var Doktor? | Dr. Musa GÜVEN
Kitap Değerlendirme Yazarı | Mustafa Söylemez
Dr. Musa GÜVEN ve Edebiyat anlayışı hakkında.
Akıl Fikir yayınlarının Yayınlamış olduğu ‘’İÇİMDE NE VAR DOKTOR?-Haziran/2021’’ kitabı 160 sf. den oluşmaktadır. Yaşanmışlıkları özentisiz bir dille anlatırken imalar, yana tutmalardan daha çok hasta hakları, kadının ezilmişliği ideal Doktor tiplemesiyle kitap okuyucuyu sarmaktadır. Yazım dili oldukça akıcı, etkileyici ve bulaşıcıdır. Okulu henüz bitirmiş öğrencilerin ibretlik tatilleri Kıbrıs Barış Hareketi nedeniyle yarıda kalır. Üç saatte bir yol arama taramaları yolculuğu dayanılmaz kılmıştır.
‘’Yapraklar Dökülürken’’ adlı öyküsünde liseden sonra okumak istediği halde okutulmayan Kader ailesi ve yakınlarının dayatmasıyla ilk evliliğini yapar. Sorunsuz ve mutlu denilecek evlilik kocasının trafik kazasında ölümüyle sona erer.’’ Trafik canavarı sadece Kemal’imin bedenini çiğnemekle kalmadı, bizim bin defa bin defa canımız alıp, adeta diri diri mezara koydu.’’ Diyen Kader ailesinin yanında çocuğu ile yaşama tutunmaya çalışırsa da ikinci bir evlilik daha yapar. Oğlu Muratla boynu bükük çaresiz kalmıştır. Bir süre sonra iş düzeni bozulan baba kişilikçe değişir. Murat’ı ölesiye döver ve çocuk hastanede can verir. Olay gazetelere akseder. Üvey oğlunu öldüren babayı kendi öz oğlu, bıçakla sırtından vurur ve öldürür. Öykü kadının çalışma hayatına girmesinin ve iş eğitimini, tahsilini yapmasının gerekli kılmaktadır. Güncel ve evrensel bir konu içselleştirilmiştir.
Zarif insan Nemide Teyzeye giden Doktor ‘’Telefonla arayan eski dost, bu üzücü durumu bana haber veriyordu. Ben gitmeme gerekiyordu diye düşünürken, içimdeki ben: ‘O muhterem insana’ gitmemi emrediyordu. ‘Bu hasta günüde yanında olmalıyım,’ duygusu beni oraya sürüklüyordu.’’sh.49 Nemide teyzeye gitmek üzere yola çıkar. Nemide teyze oğlunun kokusunu ve özlemini giderdiğini şu sözlerle açıklar.’’Hoş geldin Musa oğlum! Bana oğlumun, Ender’imin kokusunu getirdin. Ben sende oğlumun Ender’imin kokusunu duyuyorum.’’ Derken özlemin ve anne sevgisinin evrensel derinliği şiirsel bir dille anlatılır. Aşkının deli divaneye çevirdiği Deli Fadime âşık olan her gence, yüreğinde sevgi taşıyan her insana, esen yele, öten kuşların sesine türkülerini azık eder. Bundan böyle onun sesinden yankılar duyulmaya başlanır.
Yazar otopside ve Deli Mehmet’in gözlerinde ölümden sonraki mutlu bakışları görür, bu onda lirik bir izlenim bırakır. Bu öyküler ölümü sıradanlaştırır.
Fatsa da bir köye atanan doktor lojmanda gaz lambası ve hiç çalışmayan bir sağlık ocağına yaşam kazandırır. İyi hazırlanmış bir doktorun işgücü ve sağlık üretimi için burada ne yapacağını kafası almaz. Karadeniz coğrafyasını betimlerken iç kısımların yoksulluğu, kıyıların ise oldukça refah içinde olduğunu anlatır. Tüm çelişkiler ve yoksulluklar şu haberle dramatize edilir.
‘’Bize güvenmeye devam edin, bakın görün nerden dereye geldik. Kişi başı milli gelir on bin dolara çıkardık. Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır.’’ TV den yapılan bu konuşmayı kalabalık alkışlamaktadır.
‘’O BENIM ANNEM’’ öyküsünde iki genç kapıyı çalar, birisi tabancayı doktorun kafasına dayar. Doktor ölüm korkusundan terlemeye başlar. Soğukkanlılığını korumakta zorlanmaktadır. Kırk santim kar üzerinden, uçurum kıyısında bir patikadan iki kilometre yürüyerek bir evin içine girerler. İçerideki hastanın iltihaptan kokmuş yarasını pansuman eden doktor. Gerekli ilaçları yapar ve hasta düzelmeye başlar.
Her şeyden sonra silahlı genç doktorun elini öpmeye sarılır. ‘’Affet ağabey, o benim annem!’’ der. Buzlar erir. İki insan gözyaşlarıyla birbirlerine sarılırlar. Bir başka öyküde Doktor mahkûmun kelepçesinin çözülmesini ve tüm sorumluğu üzerine aldığı söyler. Hasta haklarını savunur. ‘’Her hasta doktor önünde eşittir’’ der. Marjinal olmayan, dilini siyasileştirmeyen yazar edebi bir sanat oluşturmuştur. Sadedir, reklam ve satış peşinde değildir.
Mustafa Söylemez