Expo 2021 Hatay Kapsamında Hayatta ve Hatay’da Kadın Paneli Gerçekleştirildi
Hataylı Sanatçı Dostlar ile Antakya Sanat Derneği Hayatta ve Hatay’da Kadın Paneli…
Expo 2021 Hatay etkinlikleri kapsamında Antakya Sanat Derneği’nin organize ettiği Hayatta ve Hatay’da Kadın Paneli, erkek egemen toplumlarda yaşanan cinsiyet ayrımcılığı ve kadına şiddet ve istismar gibi sorunlar ve çözüm önerileri konuşuldu. Yazar kadınlar, kadınların daha çok okumalarını, farklı bir dil kullanıp, kadınların kendi haklarına sahip çıkmaları için mücadele etmelerini istedi.
Expo alanı yönetim binası konferans salonunda yapılan paneli Gönül Saygılı yönetti. Panelin konuşmacılarından Yazar Neslihan Kanuncu Seçkin, bir savaş içerisinde olan kadından söz ederken, Hatay’da iz bırakan kadınları da sıraladı. Mitolojik tarihten Daphne başta olmak üzere Cumhuriyet tarihinde Ayşe Fıtnat ve Vecihe Akdoğan’ı örnek gösterdi.
Sunumuna “Erkek olmak mı daha kolay kadın olmak mı?” sorularıyla başlayan Öykü ve Roman Yazarı Dursaliye Şahan ise, içinde yaşadığımız sistemin kadına bakış açışını, kadının toplumdaki yerini sorguladı.
“Toplumda, nerelisiniz diye başlayan sorulardan sonra ne iş yapıyorsunuz diye devam eder. Kimi öğretmen der, kimi esnafım der, kimi akademisyenim der, kırsal kesime gittiğinizde ise çiftçiyim der. Ama kadınların birçoğuna ne iş yapıyorsunuz dediğinizde ben çalışmıyorum, ev hanımıyım, der. Oysa çalışmıyorum diyen kadın, 7/24, 365 gün çalışan kadındır. Sistem bunu dayattığı için, kadının çalışmadığını doğru kabul eder. Oysa kadın; temizlik yapar, yemek yapar, ütü yapar, çocuklara bakar, tarlada çalışır, hayvanlara bakar ve bütün bu yaptıkları, harcadığı emek, üstü örtülen, görmezden gelinen ve sömürülen bir emektir. Herkesin hakkı varken, ev işçilerinin hiçbir hakları yok. Yuvayı dişi kuş yapar diyerek, her şey kadından bekleyen toplum, namus sorumluluğunu ve bekçiliğini de kadından bekler. Bu sömürünün zeminini oluşturan erkek egemen sistemin getirdiğidir” ifadesini kullandı.
Lacivert Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Fulya Bayraktar da kadın-erkek eşitsizliğinin her konuda dikkat çektiğini, sanat ve kültürde de gözlemlendiğini belirterek, kadının kültür ve sanatla da ilgilenmesi gerektiğini söyledi.
Bayraktar, “Biz kadınlar, aydınlık yaratma peşindeyiz. Şiir ve öyküde kullanılan eril dili, erkek dilini değiştirmek için çaba gösteriyoruz. Hakim olan eril dili değiştirdiğimiz ölçüde ayrımcılığı, eşitsizliği ortadan kaldırabiliriz. Ayrımcı dil, olduğu müddetçe kadın demek bulaşık demektir, kadın demek çamaşır demektir. Bu da beraberinde düşüncede ve yaşamda şiddeti ortaya çıkarıyor. Atasözlerinde bile kadın aşağılanıyorsa, buradan nasıl bir eşitlik çıkar?” diye konuştu.
Panelin son konuşmacısı şair ve Lacivert Dergisi Yayın Kurulu Üyesi Yonca Yaşar da kadın hakları konusunda “Yaralar çok ve derin. Çözüm zor gibi görünse de önce yaraların söylenmesi gerek ki çözüm ardından gelsin” dedi.
Kadınların yaşayacakları hayatı seçme hakkının elde edilmesi için her dönemde mücadele etmek durumunda kaldıklarını vurgulayan Yaşar, kadın hakları ile ilgili olarak; ilk günkü mağduriyet durumunda olunmasa da istenilen düzeye gelinemediğini ve bu konuda mücadeleye devam edilmesi gerektiğini ifade etti.
Kitap okuma oranının erkeklere oranla kadınlarda daha yüksek olduğuna, buna karşılık kitap yazma ve yayınlama konusunda da erkeklerin daha avantajlı olduğunu ifade eden Yaşar, kültür ve sanatta kadınların varlığını hissettirmeleri için farklı bir dil kullanmalarını önerip, kadınların suskun olmamasını sözlerine ekledi.
Kaynakça: hatayguneyruzgari.com