Şehirlerine sahip çıkanlar vefalıdırlar | İnci Gürbüzatik
Mehmet ve Nebihe Karasu’ya ithafen…
Bir şehir, ona sahip çıkan insanlarıyla korunup kollanır. Bütün zenginlikleri, değerleri, geçmişiyle, geleceğine onu, kendisine sahip çıkan insanlar bağlar.
Atalarının doğup büyüdüğü, çağlar öncesinin tarihini yazdığı, savaştığı topraklar, şehrin yaşayan bir parçası olan bu insanlar için bir başka değerdedir. Hemşehrilik ruhunu hissetmek de denir buna. Bu ruhu hisseden insan sayısı ne kadar çok ve güçlü ise, o şehir de o kadar sahiplidir, güçlüdür. Böyle insanlarda özveri, sadakat ve vefa duyguları gelişmiştir. Karşılık beklemeden çalıştıklarını söylemeye bile gerek yok. Şehrinin bir parçası olduğunu hisseden bu insanlar başkalarına da aynı ruhu aşılarlar. Örnektirler çünkü. Şehre dair heyecanı yansıtanlar, ayrım gözetmeden insanlar arasında kültür köprüleri, gönül bağları kurmak gerektiğini de bilirler. Onlar, eksilen güzellikleri çoğaltmak için çabalar, ellerinden geleni yaparlar. Bütün kültürel, sanatsal değerler,yapılar, inançlar,gelenekler, görenekler, doğal çevre,o insanların özverisiyle korunur, kaybolup yozlaşmaz.
Mehmet Karasu ile ilgili söyleyebileceklerime bir başlangıç yapmak için böyle bir giriş yaptım. Çünkü Mehmet Karasu, benim için ‘keşke her şehirde onun gibi insanlar olabilse’ diye düşündüğüm, kültürümün, kişiliğimin özü olan doğduğum bu rüya şehre, Antakya’ya bütün değerleriyle sahip çıkan, onu sanki biraz da duygusal olarak hem benim, hem de hasretiyle ölmüş babam için koruyan örnek bir insandır. Onu tanımış olmak benim için de zenginlik olmuştur. İlk kez geldiğim Antakya’ya dair pek çok şeyi ondan öğrendim. Annemin, babamın anlattığı anılarımdaki mekânları tek tek onlarla buldum, onlarla gezdim.
Peşinen söylemeliyim ki ben Mehmet Karasu ile ilgili ne yazarsam ne söylersem söyleyeyim onu yarım görürüm. Onun diğer yarısı Nebihe Karasu’dur. Donanımlı, bilgi birikimi zengin, örnek bir Cumhuriyet kadını, eşiyle aynı düşüncede, güçlü bir eştir o.Antakya’nın Cumhuriyet dönemlerinde yaşamış o ilerici örnek kadınların bu günkü temsilcisidir. Kale gibidir gözümde. Mehmet Karasu’yu hep telaşlı, sanki bir yere geç kalmış, sanki zaman ondan hızlı geçiyormuş da o yetişemiyormuş gibi koşuştururken gözümün önüne getirirken,Nebihe Karasu’yu da ortalarda yokken birdenbire karşımda buluveririm. O belki görünmez, yokmuş gibidir ama her yerdedir. Bir etkinliğin alt yapısında, kulisinde, ya da sonrasındaki toplantı düzeninin, salonun telaşında eksikleri tamamlamak için koşuştururken, konuşma metnini çalışırken, kuliste görüverirsiniz.
Edebiyatçılar derneğinin gerçekten dernek olduğu günlerde Antakya’da yaptığımız edebiyat etkinliklerinin tadı damağımdadır. Edebiyat Antakya’da her yerdedir. Edebi yönden zenginliği şehri hareketli kılar. Yazmak, okumaktır. Bilgidir, araştırmalar geleceğe belgedir. Antakya’nın edebi değerlerini koruduklarını, bilinmeyenleri araştırıp gün yüzüne çıkarttıklarını biliyorum. Antakya’nın güler yüzlü, misafirperver, özverili sanat elçileridir onlar. Antakya ile ilgili çok önemli çalışmalar yaptıklarını görüyor, duyuyoruz. Medeniyetleri birleştiren köprülerinden geçen çok insan olduğu biliniyor. Köprüler, Antakya’dan başka illere de uzanıp nice gönüllere bağlar kuruyor. İnsani değerlerin giderek yozlaştığı, aşındığı günümüzde bu bağa ne çok ihtiyacımız var üstelik. İnsani medeniyetler beşiği Antakya, binlerce yıldır çeşitli dinlerin kardeşliğini sürdüren çok önemli, örnek alınası, korunması gereken bir şehirdir gözümde. Ben Mehmet ve Nebihe Karasu’yu korumaya çalıştıkları Antakya’nın sanatı, kültürü, mimarisi, doğal güzelliklerinin bir parçası olarak görüyor, onlarsız bir Antakya düşünemiyorum.
Bilirim ki onlar Antakya’nın güzel insanlarıdır. Temsil ettikleri Antakya’da daha iyiye, daha güzele, daha yararlı olana, edebiyata, resme, mozaiğe, çevreye, korunması gereken evlere gözleri gibi bakarlar. Antakya adına, tüm şehir halkının konukseverliği, cömertliği adına konuklarını ağırlarken gururludurlar. Sohbetleri Antakya tadındadır, etkinlikleri, ele aldıkları tartışılan konular Antakya’ya dairdir. Öz ve söz Antakya’dır onlarla, geçmiştir, gelecektir, beklenen güzel günlerdir.
İnsan da kültürel sanatsal bir değerdir.
Mehmet ve Nebihe Karasu’yu Antakya’nın koruyup sahip çıkması gereken yaşayan sanat ve kültür değerlerinden, zenginlikleri arasında sayıyorum ben.
Çok önemliler gözümde. Daha çok çalışacaklar biliyorum.
Sevgiyle saygıyla, yolları açık olsun.
İNCİ GÜRBÜZATİK