Yangın Oldu/ Marmaris’i Dolu Vurdu | Hatice Altunay
Temmuzdu yanmıştık. Öncesi Manavgat yanmıştı. Temmuz sonunda doğru İçmeler, Osmaniye, Bayır gitmişti köylerimizin içine kızıl alev….
Elinin köründen çıkmıştı her zaman ki gibi yangın. İki çocuk kitap yakmışlardı sözde sitelerin üstündeki ormanlık alanda. Rüzgâr ile savrulmuştu kıvılcımçat orada çat burada…Bir tek ağaç kalmamacasına kül olmuştu. Günlerce sürmüştü. Yeniden yeniden tutuşmuştu. Deliye dönmüştük.
YANGI DİLEĞİ
Güzel yurdum…
Marmarisimiz…
İlk anılar
içmeler…
ve o güzel köylerimiz …
yandı bitti kül oldu.
insanlığını yitirmiş kullar oldu.
vicdanını kilitlemiş ,afyon yutanlar
binlerce canın ahını aldıktan sonra…
nasıl yaşar insanım diye.
her türlü acıdan beslenenler
Rant kapılarını sonuna kadar açanlar
gözünüzü toprak doyursun
yatacak yeriniz olmasın dilerim.
1 Ağustos 2021
…
TÜKENİŞ
Kuşun kanadı yandı
Uçarken geldi ecel
Bunca alın teri
Bunca emekler
Kül oldu.
Ölüp ölüp dirildik.
Bir can pazarında
Son ağaç öksürüyordu
Tükendik
Tükendik…
Tükendi
Tüm canlar
…
3 Ağustos 2021
..
Tüm canların sesi yükselmişti göğe…Ahlar düşmüştü kül yerine toprağa. Sözde neden, sözde çözüm…Sözde gövde gösterisi, sözde konvoylar….
Yangın söndürme uçağımız yoktu. Lafların gırlası dövülüyordu ağızlarda. Yangın almış başını gidiyordu. Ne kadar yanarsa o kadar iyinin hesabı mı yapılıyordu.
Tüm canların sesi yükselmişti göğe…Ahlar düşmüştü kül yerine toprağa. Sözde neden, sözde çözüm…Sözde gövde gösterisi, sözde konvoylar….
Bir türlü gelemeyen uçak gelmişti. Güçbela söndürülmüştü derken, Köyceğiz, Muğla sürmüştü yangın…Bile isteye Muğla’mız yakılmıştı. Lafla peynir gemisi yürümüştü. Her kafadan bir ses çıkmıştı. Bakanlar ne güzel bakmıştı kuş başı bize. Gizli toplantılar yapılmış, çaylar atılmıştı. O gündür bugündür çay sıcağı yok bizde.
Çırılçıplak, kır kıraç dağlar sırıtıyordu bize. Turizm bitecek derdindeyken… İçmeler’i ilk göz ağrımız o güzel beldeye ayaklarım gitmemişti. İlk görev yerim Zara’nın dağları gibi duruyordu yeşilsiz dağlar sırası. Güz gelmişti savurmuştu son kalan yaprakları….
İçmeleri ağaçlandırma derdinde öğrencim, Yörük Ali Demirtaş ve gençlerimiz emek emek fidan dikiyorlar…Yeşillendirmeye çalışıyorlardı. Orman işletme ile, kendi emekleriyle…. Bahara can gelecek derken, kara kış geldi, Normalin dışında durmadan, dinlenmeden yağdı yağmur, dağlardan indi aşındı topraklar, evlerin içini doldurdu çamurlu topraklar. Son kalan humuslu topraklar denize indi….
Bizim sınavımız coğrafyadan…Yangın sonrası sel, erozyon derken, dahası da vardı Yeni aldık dersimizi doğadan. Ceviz büyüklüğünde yağdı dolu…Denizlerin üstünü, yolları, bahçeleri tuttu.
Bahçelerin, ağaçların tomurcuklarını, dallarını kırdı döktü. Patlıcan çiçeğimiz açacaktı tomurcuklu dallarını indirdi yapraksız dalları ağlamaklı….İki gün boyunca bahçedeki buzlar erimedi daha…Kar yağmış gibi.
Doğa tokatlamayı sürdürüyor daha ne sınavlardan geçeceğiz biz .Cevat Şakir KABAAĞAÇL’nın Gülen Ada öyküsündekinden beter ölüm sırıtışı olacak yaşantımız.
Doymayan boğazınızı ben sıkacağım der gibi doğa anlayana!
Bir yakamız yanar
Öbür yakamız sel
Suya hasret yananlar
Sudan canını zor kurtaranlar
Üzgündür yurdumuz
Neresinden baksak
Umutları sökük.
…
11 Ağustos 2021 | Hatice Altunay
“Kendimiz ettik kendimize.”
İklim krizi geldi dayandı kapımıza. Bir yanda virüs kıskacı…Ülkemde ne yazık dinmeyen sancı….
Hatice Altunay