Acılar | Habibe Dirican
Neleri nerde saklamaz ki insan!..
Kimisi kitap arasında kurumuş bir gül,
Kimisi sandıklardaki resim…
Tozlu raflarda kitaplar, takvimler yırtılır.
Saatler, zaman geçer ama sadece terk edildiği günü saklar.
Takvim yaprağında
Yıl 1998, aylardan kasım, günlerden pazartesi.
Hazanların döküldüğü, gönüllerin gazel tuttuğu mevsim…
Her şeyin anısı başkadır.
Gözler görmüştür, şahitliği yapar
Gönül ise unutmaz!..
Güzel yaşanmışlıklarda, acıları da,
Buruk anılar vardır, içinde mutlu yaşanmışlıklara da,
Acılara da,
Keşkeler o kadar çoktur ki…
Dağlara yüklesen taşımaz.
Teraziye koysan tartmaz.
Dalar gider mavi gözlerim tozlu rafların arasında.
Gözlerimde ufaktan damlar yılların birikmişleri.
Hatıralar canlanır.
Doğduğum ev, babama verilen “gözün aydın, kızın oldu” müjdesi…
Dedemin, “bir Habibe gelin gitti, bir Habibe doğdu” kulağıma ezan okuyup; “adın Habibe” demesi…
Habibe sevgiydi, aşktı gönüldü.
Habibe ismimle yaşadı sonrası “Sürgün Hicret” ve yıkılmışlıkları.
Sırın sahibine bakar
O da benim gibi içten içe yıkılmıştır.
Bir offf çeker kadere, gücü ona yetmiştir.
Neler saklamıştı çatısın altında.
Sırını anlatmamıştı kimselere.
Açmamıştı yaşanmışlıları,
Sadece kendinde gizlidir.
Bunca insanın yaşamı
Bazen gözyaşı, bazen kahkaha kokardı.
Her bir odasında
Kimisi doğdu, müjdeler oldu beşikler sallandı;
Ninilerle ev inledi.
Kimisi çeyizlerle evi süsledi,
Kimisi de hastalıkla inledi, ağıtlar yakıldı.
Müjdeler de gönüller de burada şenlendi.
Doğum da ölüm de burada yaşandı.
Yokluğu varlığı gördü,
Ne kadar güçlü çatısı vardı.
Bir o kadar da sır saklayan odası…
Sabrı ve sırı yaşadı.
Koca Çınar artık yoruldu, teslim etti kendini.
Tıpkı insanın Azrail’e teslimiyeti gibi…
Doğduğum ev.
Güldüğüm ev
Ağladığım, İsmail gibi teslimiyet verdiğim yer.
Kaderimin yazısı…
O da benim gibi hayata küstü.
İçindekini saklayıp yavaş yavaş öldü.
Tarih tozlu raflarda…
Acı ise kursakta,
Ne kadar feryat etse de,
İçimdeki deli deniz dalgaları vursa da ciğerime,
Kıyılara vuran suskunluğum,
Kimseler görmezsin, bilmesin,
Benim yıkılmışlığımı…
İçten içe erir giderim bu fani dünyadan.
Suskunluğu seçip yalnızlığımı katık ederim aşıma
Kadındım, anaydım;
Bir o kadar da çocuktum hâlâ.
Hiç büyümeyi sevmeyen…
Çatısı hala direnen ev, duvarları “yıkılmayacağım” diye direnen…
Sahipleri onu terk etse de,
Hala güçlü görünen çocukluğum!..
İyi ki varsın mazim,
Umudun da hoş acın da..
…
17.7.2021.
Habibe Dirican
https://www.facebook.com/emine.can.90834776/videos/341442484104517